Kıyafete teftiş mi geliyor?

A -
A +

Orta ve lisede okuduğumuz zamanlar okul yönetimi öğrenciler arasından "disiplin komiserleri" görevlendirirdi. Hafta içi veya sonları sokaklarda "kasketsiz gezen" örgencileri fişler, idareye bildirirlerdi. Israr edenler okkalı cezalar alırdı. Aradan elli yıl geçti, bu baskı şimdi okullara da çocuklara da kabul ettirilemez. Acaba öyle mi? Aşağıdaki yazıyı okuduktan sonra bir daha düşünün! Başörtüsü yasağı ile kızlarımız eğitim ve inanç arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılmıştı. Danıştay'ın son kararı ile şimdi kamusal görev ile din arasında da tercih yapmak zorunda bırakılmışlardır. Sâdece bununla kalmıyor, kararla sokaklar kamusal alana alınmış bulunuyor. Yarın apartmanların ortak mahallerine, dairelerimizin eşiğine dayanmayacağını kim iddia edebilir? Nitekim eski Yargıtay başkanı şuur altını televizyonda açığa vurmuş bulunuyor: "Başını örtenler dua etsinler. Bu kıyafet hepten yasaklanmasın!"... Gülay Göktürk hanım yedi yıl önce başörtüsü zulmüne isyan edip şöyle yazmıştı: "Eğer başörtüsü bu kadar büyük bir tehlikeyse, bir numaralı irtica belirtisiyse, neden okullarla yetiniyorsunuz? İrticanın çarşılarda, pazarlarda, köylerde ve kasabalarda kol gezmesine neden seyirci kalıyorsunuz? Kurun anti-irtica milislerinizi, salın topluma. Başörtülü avına çıkarın!" Bu sözlerin hiçbir zaman gerçek olmayacağını sanıyordu. Ama Danıştay'ın bu kararı ile gerçek oldu! Gülay hanım şimdi kahrından soruyor:[*] "Ne biçim ülke burası? Akıl, mantık, sağduyu nereye gitti? Nasıl oldu da vicdanlar böyle nasır tuttu; hakkaniyet duygusundan eser kalmadı? Aydınlarımıza sesleniyorum Şu gerekçeye bakın: "Öğretmenlerin davranışları kadar görünümleri de öğrenciler üzerinde etki edeceğinden, anaokulundaki öğrencilerin yaşlarının küçüklüğü itibariyle mantıksal değerlendirme yapamayacakları göz önüne alındığında..." öğretmenlerin sâdece okulda değil, sokakta da başı örtülü olması yasaklanabilirmiş! Çocuklar sokakta sadece başı örtülü öğretmen mi görüyor? Öğretmenlerinin okul dışında sigara içtiğini, içki içtiğini de görmüyorlar mı? Neden içkiyi sigarayı okul dışında da yasaklamıyorsunuz? Ayrıca, başı örtülü olmanın çocuklar için iyi mi yoksa kötü örnek mi olduğuna karar verme yetkisini nasıl kendinizde buluyorsunuz? Ülkenin kadın nüfusunun yarısını "çocuklara kötü örnek olan kadınlar" diye damgalama hakkını nereden alıyorsunuz? Bu karardan şu iki sonuçtan biri çıkar: Ya başı örtülülerin anne olmalarını yasaklarsınız, ya da evlerin içini de türban yasağı kapsamına alırsınız. Çünkü eğer anaokulu öğrencileri öğretmenlerini sokakta başörtüsüyle görünce kötü etkileniyorlarsa, en başta annelerinin başını örtmelerinin yasaklanması gerekir. Çünkü çocuk gözünü açtığı andan itibaren annesini görür karşısında, hayatta en çok ondan etkilenir. Ama benim asıl sözüm ne Danıştay'a, ne hükümete, ne de siyasetçilere... Sözüm, gittikçe gemi azıya alan bu korkunç ayrımcılığın karşısında hâlâ susan aydın kamuoyuna... Demokrasi dışı her olayda anında tepki veren; Kürtler için, Ermeni Konferansı için bildiriler yayınlayan, imzalar toplayan aydınlarımıza sesleniyorum: Yasak sokaklara taştı. Türkiye tarihinin en haksız, en insafsız, en yaygın ayrımcılığı azgınlaşarak devam ediyor. Hâlâ susacak mısınız?" ................... [*]Gülay Göktürk-Bugün-10/02/2006

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.