Sloganları, müziği, klakson sesleri ve her tür gürültüsü ile mahallî seçimlerimizi yaptık. Seçim sonuçlarının ne anlama geldiği hakkında önümüzdeki günlerde yorumlar yaparız. Şimdi çok daha önemli gördüğümüz Kıbrıs görüşmelerinin son perdesine dikkat çekmek istiyoruz. Başbakan Erdoğan şu anda İsviçre'de Yunan başbakanı ve Annan ile Kıbrıs'ın geleceğini müzakere ediyor. Bu müzakereyi Türkiye ve Yunanistan arasındaki müzmin bir anlaşmazlığa çözüm arayışı olarak görmek, meseleyi küçültmek olur. Evet 40 yıldır birçok gerilimin ve acı günlerin yaşanmasına sebep olan bir yara temizlenip, tedavi edilmeye çalışılacaktır. Ama doğuracağı sonuçları itibariyle Türkiye'nin stratejik kördüğümüne neşter vurulacağını söylemek daha doğrudur. Orta yolda buluşulursa Yarım asırlık ihtilâfı çözmek için tarafların siperlerinden çıkıp, bir orta yolda buluşması lâzım. Günümüzde çözümler karşı tarafı yok etmek üzerine değil, işbirliği ederek birlikte kazanmak üzerine kurulmaktadır. Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya birbirleriyle tarihin en kanlı savaşlarını yaptılar. Ders alıp Avrupa Birliği'ni kurdular. Biz İstiklal Harbi'mizi o ülkelerle yaptık. Sakarya Meydan Muharebesi'ni de Yunanistan'la. Tarih öyle cilvelerle dolu ki, eski gerçekler aynen sürüp gitmiyor. Bu bakımdan İsviçre müzakereleri, soğuk savaş döneminin kafa yapısıyla, işbirliği ederek yeni dünya düzeninde yerini bulma fikrinde olanların bir ayırım noktasını işaret etmektedir. Kıbrıs'ta çözüm, Ege meselesinin çözümünü de sağlayacaktır. Böylece Türkiye yepyeni bir deniz ve enerji stratejisi kurmakla kalmayacak, dış ekonomik ilişkilerini yeni bir yörüngeye oturtabilecektir. AB giriş müzakerelerine başlanması ile demokrasi, laiklik, insan hakları gibi temel hak ve hürriyetlerde sıkça yapa geldiğimiz "bize özgü" yorumlardan ve keyfilikten kurtulup çağdaş dünyanın kabul ettiği standartları kullanabileceğiz. Türkiye'nin AB'ye girişi, "Medeniyetler çatışması kaçınılmaz" tezini değil, medeniyetler bir arada çatışmadan yaşar tezini güçlendirecektir. Dünya bu arayışın içindedir. Avrupa Birliği'ne girdiğimizde sınırlarımız daha güvenli olacak, askerî harcamaları azaltıp, kaynaklarımızı refah artırıcı yatırımlara yönlendirme imkânı doğacaktır. İsviçre zirvesi sâdece Kıbrıs meselesinin çözülmesiyle sınırlı değil. Milletin istikbali için tarihî tercih yapılacağından da önemlidir. Günümüzün gerçekleri Türkiye ve Yunanistan'ın aynı ligde ve aynı takımda oynamasını kaçınılmaz kılıyor. Bu da küresel lig ve AB takımıdır.