Korku tüccarları fırsat kolluyor

A -
A +

Son günlerde hortlatılmaya çalışılan rejim fobisine değinmek istiyorum. Ne oldu? Kimin damarına basıldı? Henüz anlayamadık ama, bir anda "başörtülülerin çoğaldığı", "türban takanların dört misli arttığı" dehşetengiz salvolarıyla toplantılar yapılmaya, televizyon oturumları düzenlenmeye, rejime yönelik tehditler pompalayan yazılar uçurulmaya başlandı... Daha iki hafta öncesi "Mahalle baskısı geliyor!", "Eyvah! Malezya oluyoruz" diye bağırıyorlardı... Millet işitmekten tiksinti duyar oldu, onlar uydurmaktan bıkmadı... Mırıldananların ağzında bir bakla var. Tam söyleyemiyorlar, söylemeye getiriyorlar: Neymiş efendim; "2003'ten 2007'ye başını örten kadınlar çoğalmış. Eskiden dağda odun toplayan kadınlar gibi örtünürlerdi. Şimdi türban bağlamaya başlamışlar! Hımmm... Türban bir "simge" olduğuna göre, rejim tehlikede demektir! Nerdesiniz ey rejim bekçileri? Daha ne bekliyorsunuz? Birkaç brifing yapın, bizleri davet edin. Cüppelerimizle, özgür(!) kalemlerimizle gelmeye hazırız!" Demek istiyorlar... Yaşayacağını yaşamış, yapacağını yapıp köşelerine çekilmiş "emeklilerimiz" seksen yıldır boşuna korktuğumuzu yavaştan kabullenmeye, yanlış eğitildiğimizi suskun mahcup itiraf etmeye başladılar ya... Anti devrim olacak sandılar. Yeni bir korku dalgası pompalamaya çalışılıyorlar. 28 Şubat, 27 Nisan bin yıl sürsün istiyorlar... Hazırda 11 Eylül gibi Amerikanvari bir bahane de varken! "Ah nerde o irticâlı günler. Gelseler, bir daha hiç gitmeseler" demeye getiriyorlar... Yalanı kaç türlü bilirsiniz? Yalan dolanın dört türlüsü varmış: Adi yalan, katmerli yalan, kuyruklu yalan, bir de istatistik! Korku tüccarlarımız bu sonuncusunu kullanıyorlar. "Bilimsel" kılıfa sokulmuş dolanlar peşindeler... Önceki araştırmalar başörtülü hanımların sayısında artış olmadığını, Türkiye'nin sekülerleşme(modernleşme ve gelişme olunca toplumun dinden uzaklaşacağı tezi) yolunda emin adımlarla ilerlediğini gösteriyordu. Türk toplumunu ancak yalıdan görebildikleri kadar tanıyanlar, e-muhtıralı Cumhuriyet mitinglerinin de desteğiyle 22 Temmuzda kesin zafer bekliyorlardı. Tam bir hüsrana uğradılar... Şimdi tersine çeviremeseler bile bir çentik atarak, toplumu gergin tutmaya bakıyorlar. "Hayır" diyorlar "Başörtüsünü bırakıp türbanı seçiyorlar. Rejime karşı çıkıyorlar!"... Tam bir istatistik yalanı uyduruyorlar... Lâikliği tarif etmeyerek, başörtüsünü tarif etmeyerek, türbanı tarif etmeyerek, farklı zamanlardaki araştırmaları keyiflerince yorumlayıp kapsamlarını oynayarak.... En vahimi de başını örten o kadınların yaşantısıyla hiç arakesiti olmayan, onların iç dünyalarıyla zerre ilişkisi bulunmayan kimselerle anket yapıp, lâiklik ve rejim tehlikede sonucunu bulmaya kalkışarak... Ama her şeye rağmen onlara kızamıyorum. Acıyorum sadece. Bazıları tarafından çok kötü kullanılmalarına üzülüyorum. Anlamaya çalışıyorum onları: Bir ömür din korkusuyla, islâm fobisiyle yetiştirildiler. Aslında rejimin katıksız mağdurları onlar... "Kubilây" senaryoları beyinlere kazındı, Hafızalar sarık ve başörtüsü nefretiyle yüklendi, Yıllarca tespihli, çember sakallı karikatürleri çizildi... Dinden ve onu hatırlatan her şeyden ürker, korkar oldular. Öte yanda bir kesimimiz şapka giymediği için asılan, Osmanlıca kitap okuduğu için süründürülen dedelerimizin hikâyesini dinleyerek korkutulduk. Devlet deyince ödümüz patladı, köşelere sindik... Sonunda anasının, nenesinin başörtüsünden korkan sizler, Devletin hışmından korkan, sokağa çıkınca kimlik değiştiren bizler olduk... Başı örtülü olduğu için "in aşşaa!" diye ödül almaktan men edilen Kozanlı kızcağızın görüntüleri ertesi gün YouTube'da dünyayı dolaşıyordu. Sizin saatleriniz ise bir asır geride takılmış duruyor! Bu yaygaraları YÖK'e yeni başkan, anayasaya yeni şekil verme günlerine rast getirmenizi anlıyoruz. Ama siz, var olmayan bir korkuyla yaşadığınızı neden anlamıyorsunuz? Bugüne gelin artık. Korkularınızı atın, dayatmaları bırakın. Çağın bireyi öne çıkaran, özgürlükçü ortamından yararlanalım. Hafızası silinmiş, zihni formatlanmış mankurtlar olmanın kime ne faydası var?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.