Köşke Sayın Erdoğan çıkmalı

A -
A +

AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu bugün toplanarak cumhurbaşkanlığı için kimi aday göstereceğini belirleyecek. Sonucu akşama açıklayacaklar veya son âna bırakacaklar. Bendeniz adayımı şimdiden açıklıyorum; Köşke Sayın Recep Tayyip Erdoğan çıkmalı... Nedenine geçmeden önce kısa bir tur yapıp, bu güne dönmek istiyorum. İsmet İnönü cumhurbaşkanı iken çocuktum. Rahmetli Menderes'e muhalefetini, 27 Mayıs darbesinden sonraki başbakanlığını biliyorum. Celal Bayar'ı, Cevdet Sunay'ı, Kenan Evren'i, Turgut Özal'ı ve Demirel'i cumhurbaşkanlıkları dönemlerinde gördüm. Fahri Korutürk'ü görmedim. Onu saatler süren radyo konuşmalarıyla hatırlıyorum... Ahmet Necdet Sezer'i halkımızın pek çoğu gibi, ben de görmedim. Zaten yedi yıldır köşk resepsiyonları, YÖK amfileri veya Harbiye salonları dışında, onu pek gören olmadı. Belki vatandaşla göz göze gelmekten sıkılıyordu. Halkıyla kucaklaşıp, duasını alamadan gidiyor, garibim.... Hepsini gözümün önüne getiriyorum. Recep Tayip Erdoğan ile yan yana koyuyorum. Onu en çok bugün rahmetle andığımız Turgut Özal'a yakın buluyorum. Özal'ın yenilikçi, kalkınmacı çizgisini daha ileri götürecek birisi olarak görüyorum. Sadece Sn Erdoğan'ın değil, cumhurbaşkanlığı için adları geçen Sn Gül'ün, Gönül'ün, Arınç'ın, hepsinin öncekilerden bir eksiği yok. Belki üstünlükleri var. Hepsi de o makama lâyıklar. AK Parti kurumsallaştı ise... AK Parti teşkilatı Sn Erdoğan'ı köşkte görmek istiyormuş. Bendenizin duası da öyle. AK Parti'nin Sayın Erdoğan'ı köşkte görmek istemesinin iki anlamı var: Birincisi "siz oraya lâyıksınız. Siz cumhursuz değil, cumhurlu bir başkan olursunuz. Milletin içinde, arasında durursunuz. Hükümet etmenin zorluklarını yaşadınız, önünüz kesildiğinde ta yürekten yandınız. Onun için köşke çıkın, milletin önünü açın" demek. İkincisi, "geriye bakıp endişelenmeyin, AK Parti kurumsallaştı. Lider değişti diye parti sarsılıp, çökmez. Bizler misyona sahip çıkar, meşaleyi şerefle taşırız" demek. Bu ikincisine çok önem veriyorum. Çünkü ülkemizde kurumsallaşmış, değerleri, organları ve ilkeleriyle üçüncü, beşinci nesle ulaşmış yapı pek azdır. Kurucu baba alır topu, son nefesine kadar sürer. Nefessiz kalınca da sürü dağılır. Zira takımın başına geçecek ne adam yetişmiştir, ne de kurumu var edecek ilkeler oturmuştur. Lider değişince zayıflıyor ve dağılıyorsa kurum değil, menfaat konglomerası demek daha doğrudur. Özal'ın ANAP'ı, Demirel'in DYP'si bu yüzden dağıldı. İkinci adamları neden yoktu? Yetişmemiş miydi, yetiştirilmemiş miydi? Vardı da köreltilmiş miydi? Neyse... Onlar cumhurbaşkanı olunca partileri dağıldı, daha toparlanamadılar... AK Parti bence bugün bu sualin cevabını tartışmalı. "Biz kurumsallaştık, kişiye endeksli değiliz. Değerlerimiz, organlarımız, kurallarımız ve yöntemlerimizle varız, var oluruz" diyebiliyorlarsa, Sayın Erdoğan beklemeyip, bu akşam köşke çıkacağını açıklamalı. Yok, diyemiyorlarsa köşke bir başkası çıkmalı. Sonra, hiç durmayıp kurumsallaşmaya bakmalılar. Kurumsallaşmış partilerde liderlik süresi kısa, ama partinin ömrü uzundur. Kurusallaşamamış ise, partinin ömrü liderin takatiyle sınırlıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.