Küresel patronların ardından

A -
A +

Geçen hafta 20 CEO bir günlüğüne İstanbul'a geldi. CEO, son yıllarda meşhur olan bir Amerikan deyimi. Şirketlerini geliştirmek ve yeni ufuklara taşımakla sorumlu radikal yöneticilere veriler ad. Bu CEO'lar başbakanımıza ve ekonomiyle ilgili bakanlarımıza, yabancı sermayenin ülkemize gelmesi için neler yapılması gerektiği hakkında fikirlerini söyleyip gittiler. Bu olay küreselleşmeyi ve etkilerini anlama bakımından küçük bir örnektir. Başbakan ve bakanlarımızın misafir ettiği kimseler devletlerin resmî sıfat taşıyan yöneticileri değildi. Farklı ülkelerin, farklı sektörlerinde çalışan bu adamların ortak yanı, yönettikleri parayı yatırıp çoğaltacak uygun yerler aramalarıdır. Bunu yaparken ülkelerine danışmadılar, talimat da almadılar. Bu şirketlerin belli bir vatanı yoktur, uluslar aşırı veya küresel şirket demek doğru olur. Global şirketler kendilerini ideoloji, coğrafya, din, dil, ırk ile bağlamazlar. Nerde serpilecekleri ortamı bulurlarsa, oraya yatırım yaparlar. Bizim için anlaşılması henüz zor bir kültürün insanlarıdır. Biz küreselleşmeye onu görme ve kendimizi eğitme fırsatı bulamadan yakalandık. Ülkece zihnimizin karışık olmasının sebebi tek değil. Çok perdeli bir tiyatroda, sahne değiştiği hâlde önceki dekor ve oyunculara takılıp kalan ve oynanmakta olan yeni bölümü kaçıran seyirciler gibiyiz... Çağı sonradan yakalamak marifet değil, zamana takaddüm edebilmektir esas olan. Küreselleşme ve şirketler Şirketlerin ülkelerinden daha büyük olacağı (her kıtaya yayılıp, her tür insanla aynı amaç için çalışacağı) bir döneme doğru gidiyoruz. Toyota bildik bir örnek; Amerika, Avrupa ve Asya'da Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 30 ülkede yatırımlar yapmış üretiminin çoğunu ihraç ediyor. Çeşitli ülkelerdeki tesislerini birbirini bütünleyecek şekilde kurmuş, birinden motor, diğerinden transmisyon ve bir başkasından diğer aksamı alarak, ülkeler arasında büyük bir mal giriş çıkışını organize ediyor. Bindiğimiz Toyota'nın hangi ülkeye ait olduğunu kimse söyleyemez. Toyota CEO'su sermayenin, malların, teknolojilerin küresel akışını yönlendiren stratejik kararı veriyor. Bu küresel şirketlerin tercihlerinde üç şeyin öne çıktığını görüyoruz. Liberal zihniyet ve piyasa ekonomisinin bulunduğu yerlere gidiyorlar. Yatırımları sanayileşmiş ülkelerden kalkınmakta olan ülkelere kaydırmış bulunuyorlar. Küresel bir şirket yatırım yapınca oraya başka rakipler de geliyor. Kıyasıya bir yarış başlıyor ve maliyeti azaltma, kaliteyi artırmak için ileri teknolojilere yöneliyorlar. Küreselleşme hızlanırken, müşteri memnuniyeti de artıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.