Kutlu Doğum Haftası ve ölçüleri düzeltmek

A -
A +

Gece Mevlid Kandili idi. Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirmelerinin yıl dönümü ülkemizde ve Müslümanların bulunduğu bütün coğrafyada kutlandı. Bu hafta ülkemizde 1989 yılından beri sürdürülen geleneğe uygun şekilde "Kutlu doğum haftası" olarak çeşitli etkinliklerle değerlendirilecek. Müftülükler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları konferanslar planlamış. MÜSİAD 500 bin kitap dağıtmayı hedef almış. Tebrik ederiz, maddî manevî bütün hedefleri tutar inşallah. Her gün terör konuşmaktan bıktık. Merhametsizliklerden yıldık. Gasp, fuhuş, kumar, dayak, haksızlık, yolsuzluk haberlerinden yorulduk. Sâde bizler değil; Müslüman, gayrimüslim tüm insanlık yoruldu. Yorgunluk bıkkınlığı, bıkkınlık aldırmazlığı, aldırmazlık yeni musibetleri davet ediyor. İnsanlık kan bulaşmış eğeyi yalayan kedi misali; yaladıkça dili kanıyor, kan kokusu vurdukça hırslanıp daha hızlı yalıyor... Firavunlar, Nemrutlar, diktatörler, tarih boyu tür tür zalimler, her toplumda bolca bulunan hovardalar referansları boza geldiler, ölçüleri şaşırttılar. Şaşkınlığa sevk ettikleri kitleleri istismar ettiler... "Modernite" adına insanlığın kuyusu kazılıyor. Sanıyorlar ki 21. asırda dinin görevi kalmayacak. Modern insan evrensel kuralı yazıp, kendi düzenini kuracak. Ama bataklığa çevirdikleri yeryüzünün, solunmaz atmosferin, açlığın, obezliğin, sârî saldırganlığın kabahatini yükleyecek sorumlular arıyor! Bütün ölçüler bozulmuş. Tüm göstergeler sınırlarından taşmış. Tabelâları ve okları yer değiştirmiş bir şehirde dönüp duran, şaşkın ve bitkin seyyahlar gibi âlem. Kime soracağını bilemiyor, sorduğuna güvenemiyor. Referansları altüst olmuş dünyada küresel vurgunlar kurgulanıyor: "Barış" diye, "ittifak" diye, "yardım" diye, "dostluk" diye... Böylesine şaşırtılmış, aldatılmış, ölçüleri bozulmuş ve sevgisiz kalmış toplumların bir referansa ihtiyacı var. İnsanlığa Kutup Yıldızını tekrar göstermeli, mihenk taşını ellerine verip ölçülerini ayarlamalarına yardım etmeli. Kutlu Doğum Haftası işte bu fırsatı veriyor. Bu gece Türk, Kürt, Arap, Acem, kuzeyli güneyli, zengin fakir, siyah beyaz, eşraf avam ayırımı yoktu. Saf tutmuş tek yöne dönmüştük. Mevlit dinlerken ve dua ederken tek kalp, tek vücut biliyorduk kendimizi. Dualarımız sadece anaya, ataya, akrabaya olmadı. Sınır ötesi Müslümanlara, oradan insanlığa uzandı. Şefkatimiz dünyayı kucakladı. "Sen olmasaydın, sen olmasaydın eğer, âlemleri yaratmazdım" hitâbına mahzar O Yüce Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) sevgisinde erimişti her şey. Bizi ayıran, bölen, parçalayan ve "öteki" yapan tüm sahteler elenmişti aradan. Bugünlerde birlik ve beraberlik istiyoruz. Nasıl tutunsak diye soruyoruz. Kime sarılsak diye bakınıyoruz, bir yapıştırıcı arıyoruz. İşte birleştirici çimento, işte harç, işte sevgi. Hem de namütenahî! Peygamber Efendimizin örnek şahsiyetini ve güzel ahlâkını tanımaya, getirdiği evrensel çağrıyı anlamaya ve bütün bunların özünde barındırdığı rûhu çağımıza taşımaya ihtiyacımız var. Kin ve nefretin, farklılıklar arasında çatışmanın alevlendirildiği çağımızda âlemlere rahmet olarak gönderilen Yüce Peygamberimizi anlamaya, ahlâkıyla ahlâklanmaya, kimseye bir şey demeden nefsimizde uygulamaya ihtiyacımız var. O zaman ne dayatma, ne istihzâ olur, ne de "karikatür" çizilir. Olursa da vicdanların volkanında boğulur... Ölçüleri doğrultmak için âlemşümul bir niyet ve bir adım atmak duâsıyla...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.