Liderler ve çevresindekiler

A -
A +

Pazartesi yazımızı okumamış olanlar için kısaca hatırlatalım. Ülkemizin en büyük özel kuruluşunda yıllarını geçirmiş bir dostuma sormuştum: Bunca şirket iyi beklentilerle kuruluyor. Ama %90'ı ilk beş yılda kapanıyor. İkinci nesle ulaşanı %3'ü geçmiyor. Bu şirketler neden batıyor? Diye. Bana tek cümleyle şu özeti yapmıştı: "Şirketlerin yaptığı en büyük yanlış, başkalarının parasını kendi parası zannederek harcamaktır..." Fırsatı yakalamışken bir soru daha yönelttim. Ağabey dedim, 40 yılda imbikten çektiğiniz ikinci cümleyi de söyleyebilir misiniz? Bu sefer bakın ne dedi: "Patronların, üst yöneticilerin en büyük yanlışı çevrelerinde gerçekleri dosdoğru söyleyecek yardımcıları olmaması veya bunları barındırmamalarıdır..." İfadeyi birazcık açalım: Patronların çoğu mal sahipliğinden gelen güçle şirketlerinde lider konumundadır. Liderlerin etrafında bir câzibe oluşur. Öyle bir câzibe ki misyona kendini adamış yeteneklerden tutun, o güçten yararlanmak isteyen istismarcılara kadar her tipi çevresinde döndürür. Tıpkı kasırganın dayanılmaz çekim gücüne kapılan her cismin dönerken seçilmesi gibi; ağırlar ve dolular uzağa savrulurken, koflar ve gazeller mihvere sarılıp yükselirler... Başkanların en yükseğe taşıdığı kimselerin çoğunun yalaka çıkmasının sırrı bu! Ağırlar misyon ve inisiyatif adamlarıdır. Eğriye doğru demezler. Dokuz köyden kovulurlar, yine demezler. Ama hafif meşrepler öyle değil. Güç emmek için, yarasalar gibi emsalsiz takla atma, çark etme, yapışma refleksleri geliştirmişlerdir. Gülücükler dağıtırlar, pohpohlarlar, makama giren ve çıkan bilgileri filtre ederler, loşluk ve gizlilik ortamında emerler, emerler... Patronlar emilirken aldıkları iksirle sermest yönetirken, bir de görürler ki işler dibe vurmuş. Borçlar ödenemiyor, verim düşüyor, itibarları kayıyor... Tedbir almak isterler. Ama çoğu zaman iş işten geçmiş olur! Yarasalar mı? Onlar canlı ve kanlı yeni birine yapışmak için çoktan uçup gitmişlerdir... Bundan kendini koruyabilmiş başlar, başkanlar yok gibidir. Tüm başkanlar: Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, patronlar, mevki sahipleri böylesi kuşatılma ve kullanılma riskine mâruzdur. Nasıl olmasın ki, peygamberler bile münâfıkların tatlı dillerine aldanmıştı. Fakat onlara vahiy gelerek, kötü niyetlilerin yüz karası ortaya çıkarılmıştı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.