NATO'nun geleceği -II-

A -
A +

Sovyet tehdidinin ortadan kalkmasından sonra NATO'nun görevinin bittiğini düşünenler vardı. Yugoslavya dağılırken çıkan iç savaş sırasında NATO cephesinde yaşanan karmaşa ve beceriksizlikler, Irak konusunda NATO'nun kurucu devletleri arasında yaşanan görüş ayrılıkları bu kuruluşun artık işe yarayıp yaramayacağı sorusunu gündeme getirmişti. NATO'ya ihtiyaç olmadığına göre Türkiye'nin de öneminin kalmadığı konuşuluyordu. NATO'nun yaşaması kendini yenileyip, bir dönüşüm yapmasına bağlıydı. Bunu başarabilecek miydi? Gerçi ABD 11 Eylül saldırılarının ardından terör kaynaklarını kurutmak adına Afganistan ve Irak'a müdahale etmişti. Kuzey Kore, İran ve Suriye adlarını da telaffuz etmeye başlamıştı. Ama bunları ABD kendi namına yapıyor, milletlerarası camiada yalnız kalıyordu. NATO terörle mücadelede küresel bir güç olarak kullanılamaz mı idi? Bu konuda bazı Avrupalı dostları özellikle de Fransa farklı bakıyordu. Hele Irak'ta NATO bayrağı dalgalanırsa bunun Arap ülkeleri tarafından topraklarına yönelmiş Haçlı Seferi ve dinler arası savaş gibi anlaşılacağını düşünüyordu. Geçtiğimiz aylarda ortaya atılan ve önce Tunus'ta Arap Birliği toplantısında, sonra G8 zirvesinde tartışılan BOP, görüş ayrılıklarını giderecek bir çözüm olabilecek miydi? Marakeş'ten Bangladeş'e NATO Liderler İstanbul zirvesine bu sorularla, pek de ümit beklemeden geldiler. Ama Çırağan sarayının ihtişamı ve Boğaz'ın büyüleyici iklimi yaramışa benziyor. Liderler zirvesinden önce ABD ve AB kimlikli 150 kadar uzman, diplomat, entelektüel arama toplantılarıyla yeni açılımları konuştular. Varılan görüşler zirve öncesinde hazırdı ve liderlere sâdece nokta, virgül hatalarını konuşmak kalmıştı. Üstelik ABD Irak'ta yönetimi iki gün önceden devretmişti, Irak yönetiminin başı Allavi 1546 sayılı BM kararına göre NATO'dan destek istemişti. Genel Sekreter Scheffer'in ifadesiyle; NATO'ya Afrika'dan, Arap Emirliklerinden, Asya'dan, Karadeniz'i çevreleyen ülkelerden "demokratikleşme ve kalkınma" isteği yağıyordu! Bunlara cevap vermemek yakışmazdı. Eğer bir konuda ABD şahinlerinden Rumsfeld, Alman Yeşillerinden Fischer aynı düşünüyorlarsa onu yapmak lâzımdı. Nitekim Afganistan'daki NATO askerinin sayısının artırılmasına, Irak güvenlik güçlerine eğitim yardımı yapılmasına karar verildi. Artık NATO ABD ve AB ile sınırlı değil. Nasıl Dünya Bankası ve IMF ülkelerin malî işlerinde yardımcı oluyor ve ekonomilerini düzenliyorsa, NATO da küresel bir güvenlik aktörü olarak Marakeş'ten Bangladeş'e istikrarı sağlamak, insan haklarını korumak ve demokrasiyi yerleştirmek için görev üstlenebilecek. Soğuk savaş 1945 Yalta Konferansıyla başlamış, dünya Amerikan ve Sovyet nüfuz bölgelerine ayrılmıştı. O dönem 1989 Malta buluşmasıyla bitti. İstanbul toplantısıyla yeni bir sayfa açılıyor. Bu sayfada BOP, demokrasi, petrol, NATO bulunacak. Suyu bulandırdığına hükmedilen ülkelere gözdağı verilecek. Uslanmazlarsa NATO köteği vurulacak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.