"Niyet okuyucular" oldukça!..

A -
A +

Yıl sonlarına ekonominin performansını tartışarak girmek gibi bir geleneğimiz vardı. Yıllık veya üç yıllık ekonomik veriler inkâra mahal bırakmayacak derecede müspet gittiğinden olsa gerek, bazıları o âdeti bozdular. "Beyaz" ve "seçkin" yaftasını pek sevmiş görünen lümpenlerimiz "hükümetin toplumu İslâmî bir hayat tarzına çekmeye çalıştığını" gurulduyorlar, günlerdir. Bu cici niyet okuyucularımız her taşın altında, her teşebbüsün ardında, her refleksin önünde bir "şeriat kokusu" almakta o kadar mahirler ki, burnu daha gelişmiş başka mahluk var mıdır? Bilmiyorum. Rahmetli Özal yıllık dış ticaret hacmimizin 5 milyar dolar olduğu (şimdi 185) dönemde ihracatı artırmak için adeta kan terliyordu. Suriye, Irak, Ürdün ve İran'a satacak çok şeyimiz vardı. Ama ne Arapça bilen ihracatçımız, ne de farsça evrak düzecek elemanımız yoktu. Üniversitelerimizin kapısını çaldı "Arapça, farsça kurslar açın, dersler verin, ticaret adamlarımıza öğretin" diye. Ünlü bir üniversitemizde toplantılara katılan akademisyen dostum anlatmıştı: "Yöneticilerimiz kursun ihracata yönelik önemini çok iyi kavradılar. Ama Arapça Farsça derken altından şeriat çıkarsa diye de epey telâşlandılar!" Özal'dan bu yana onca yıl geçti bazı kafalarda hâlâ o çoraklık ve saplantı devam ediyor... Yüzde 99'u Müslüman olan ve çoğu kadınların asırlardır, nesillerdir başörtülü yaşadığı bir toplumda, isteyenin başını örtmesi onlara verilmiş bir imtiyaz mıdır? Yoksa örtüneni horlamak, onların inanç ve ifade özgürlüğüne vurulmuş açık bir darbe midir? Alkollü içkilerin içilebileceği yerleri, dünyadaki örneklerine uygun olarak tanzim etmek sarhoşluk hakkına saldırı ise; sokakta ayyaş kusmuğu görmeye, metroda, otobüste körkütük sarhoş nefesleri koklamaya mecbur bırakılanların durumu ne ola? Efendim, aslında içmiyorlarmış bizim lümpenler. Sırf özgürlüğü savunmak için alkolden yana tavır koyuyorlarmış. Dekolte sever örtü savar kalemşorlarımız bir defacık da tesettürden yana tavır koysalar ya! Yapamaz bizim niyet okuyucularımız. Yaparlarsa koku alma duyuları mahvolur, seçkinlikleri azalır, "beyaz adam"lıktan atılırlar! Gıda ürünleri ihracatımızı artırmak için bazı tedbirlerin alınması lâzım. Avrupalılar Müslüman ülkelere ihraç edecekleri ürünlerin üzerine "içinde domuz eti ve yağı yoktur" ibaresini koyar. Onların böyle yapması ticaret ahlâkına uygundur. Ama sanayicimiz ihraç malları üzerine Müslüman ülkelerin müşterek lisanıyla "helâl gıda" ibaresi koyarsa, bizim niyet okuyucularımıza göre o etikette dinî çağrışım vardır, "şeriat özlemi" dile getiriliyordur, rejim için büyük tehdittir! Siz kanmayın hükümetin bölünmüş (duble) yol hikâyelerine. Onları siz bilmezsiniz, niyetleri yol yapmak falan değil. Bir gece ansızın geliverecek şeriat ordusuna güzergâh hazırlamak!.. Her gün bu kâbusla uyanıyorlar. Kendilerine de ediyorlar, millete de... Ama umutsuz değiliz: Biraz liberalizm, az da demokrasi açığımız var. O kadar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.