Orta Doğu'lu ABD

A -
A +

Yollara, manşetlere ve sütunlara yansıyan yüzlerce kıpırtı ve kırpıntı dikkatlerimizi çelmesin. Ülkemizin gündeminde iki önemli konu var. İkisi de yıllar boyu siyasetimize yön verecek, toplumumuzu derinden etkileyecek. İlki 17 Aralık'ta tam üyelik için müzakere tarihi alacağımız AB ile ilişkilerimiz ise, diğeri Amerika'nın yanı başımızdaki varlığıdır. Daha doğrusu Rabat'tan İslamabat'a uzanan Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika (GODKA) projesi. Birbirinden bağımsız olaylar gibi görünseler de, arakesitte bulunan Türkiye ikisinden de bağımsız değil. AB'yi Aralık ortasına bırakarak, ikinci konuyu biraz açalım. Osmanlı'nın yıkılışına uzanan hikâye 20. asrın başlarına kadar ABD kendi bahçesinden fazla çıkmamış. İç işleriyle ve komşularına demokrasi getirmekle meşgul olmuş. Ama 1917'de Almanya'ya karşı İngiltere ve Fransa'nın safında yer alınca kalıcı olarak Atlantik'in beri yakasına yerleşmiş. Malum 1. Cihan Harbi 28 Haziran 1919'da Versailles Sarayının aynalı salonunda imzalanan anlaşmayla sona erdi. Bizi ilgilendiren kısmı Versailles müzakerelerinde resmî tercüman olarak bulunan Paul Mantoux'un notları. Mantoux (Mantu)'un anlattığına göre Osmanlı'nın İngiltere ve Fransa tarafından parçalanışına göz yuman ABD başkanı Wilson'a minnettar kalan İngiliz başbakanı Lloyd George şu teklifi yapar: "Anadolu'yu amerikan mandasına alın. Siz Amerikalılar hürriyet taraflısı bilindiğiniz ve geçmişte müslümanlarla savaşmadığınız için, Anadolu'ya yapacağınız müdahale müslüman ülkeleri rahatsız etmez" der. Fransız başbakanı Clemenceau ise İstanbul'un Amerikalılara bırakılması fikrindedir. Wilson ABD kongresinden geçirmek kadıyla bu teklifi kabul edince, Clemenceau "İstanbul'u sâdece işgal etmekle mi yetineceklerini" sorar. Zira Clemenceau Türklerin tamamen İstanbul dışına çıkartılması taraftarıdır. Wilson "hayır" der. "Boğazı tutmak için iki yakasını çepeçevre bir güvenlik bandıyla tahkim edeceğim. Kimse saldıramayacak!" Lloyd George ve Clemenceau'nun ABD'ye teşekkür hediyesi olarak düşündükleri bu teklif Versailles anlaşma metnine girmez. Dolayısıyla ABD kongresinden de geçmezÖ Bazen silahla, bazen barışla Amerika geçen asrın başlarında Orta Doğuya öyle girmemişti ama şirketleri, vakıfları ve okullarıyla girmişti. Günü gelince Amerika'ya kapıları açacak alt yapı sivil kuruluşlarıyla oluşturulmuştu! On beş yıl önce Sovyetler Birliği çökertildikten sonra, dünyada ABD menfaatlerini tehdit edebilecek hiçbir güce ve oluşuma müsaade etmemek üzere stratejisini yenibaştan çizdi. Artık tek süper güç olarak kalmak ve bütün ülke ve piyasalara hükmetmek istiyordu. O günlerin ABD Ulusal Güvenlik danışmanı Brezinski küreselleşme denilen "yeni dünya düzeni"ni açıklıyor ve "eğer Amerika küresel rolünü aksatırsa dünya anarşi girdabına düşer" diyordu. Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi bu düşünceyle, daha o yıllarda geliştirilmişti. Ama dünyaya 2004 başlarında çıtlatıldı. Hazırlıksız yakalandık! Konuya devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.