Referandumlara alışmak

A -
A +

Demokrasilerde meclise gönderilen temsilcilerin (milletvekillerinin) halkın iradesini yansıtmaya yetmediği, yasama işlerini çözemediği veya daha güçlü bir karara ihtiyaç duyduğu zamanlarda doğrudan halkın kendine sorarak karar belirlenir. Gelişmiş demokrasilerde sıkça başvurulan bir çözüm yoludur. Ülkemizde şimdiye kadar dört defa uygulanabildi. İlk referandum, 1960 askeri darbesinin ardından hazırlanan 1961 Anayasası için yapıldı. İkinci referandum, 1980 askeri darbesinin ardından hazırlanan 1982 Anayasası için yapıldı. Üçüncü halkoylaması, 1982 Anayasasıyla getirilen siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda 1987'de düzenlendi. Siyaset yasağı konmuş liderler siyasete geri döndüler. Dördüncü halkoylaması ise mahallî seçimlerin bir yıl erkene alınıp alınmaması için 1988'de yapıldı. Mahallî seçimlerin erkene alınması halkımız tarafından kabul edilmedi. Önümüzdeki pazar günü beşinci defa referandum için sandığa gideceğiz. Bundan sonra cumhurbaşkanlarının halkoyu ile seçilmesini, genel seçimlerin dört yılda bir yapılmasını ve 1982 Anayasasının bazı maddelerini değiştirip değiştirmemeye karar vereceğiz. "Şimdi yeni bir anayasa yapmanın hazırlığındayız. En geniş şekilde tartışıldıktan ve Meclisin kabulünden sonra zaten halkoyuna sunulacak. Öyle ise bu referanduma ne gerek var? Üstelik azımsanmayacak bir de masraf açacakken..." diyenler var. Merak etmeyin efendim. Bu işin faydası ürküttüğümüz kurbağaya değecek. Referandumlara alışmış olacağız. Başbakanın bu yöndeki konuşması millî dar boğazları açmak için sıkça referanduma başvurulacağının habercisi olabilir. Meselâ; * Çevre konularında, 2B gibi, nükleer enerjiye geçmek gibi kafamızın karışık olduğu konularda, * Tek tip eğitim, başörtüsü, vicdanî ret gibi netameli mevzularda, * Dış politika, güvenlik, Avrupa Birliğine uyum gibi köklü değişiklik gerektiren durumlarda, * Tabularla siyasete yön veren "üstünler hukukundan", insan temelli "hukukun üstünlüğüne" geçmek için, * Yeni teknolojiler, tıpta keşifler, bebeklerin genetik şifreleri üzerinde oynamak gibi yepyeni hukûkî çerçevelere ihtiyaç doğarsa halkın oyuna başvurmak gerekir. Geçilmez sınırlarla bölünmüş, aşılmaz dağlarla çevrili bir dünyada yaşamıyoruz. "Çepeçevre düşmanlarla kuşatılmış bir ülke" olmayı kimse istemiyor artık. Dünya küreselleştikçe düzleşti, düzleştikçe insanlar eski ölçüleri, korkuları ve değerleriyle yüzleşti. Yüzleşmeye de devam ediyor. Birbirleriyle iletişim kurdukça aslında düşman olmadıklarını anlıyorlar. Yeni iş birliği ve ortak yaşama tarzları geliştiriyorlar. Devletin fonksiyonları bir bir sivil inisiyatife devrediliyor. Yeni bir sosyoloji doğuyor... Hayatın her safhası değişim içindeyken "değiştirilemez!" mantığıyla yazılmış yasalar da, anayasalar da dayanamaz. Sürekli güncellemek gerekir. Halk oylaması bu bakımdan çok önemli. Ona alışmamız lâzım. Bugün bilmem kaç milyon YTL'ye çıksa da, yarın halk oylamaları elektronik ortamlarda çok ucuza ve güvenli şekilde yapılır olacak. Oylamaya katılma şartlarını taşıyan her vatandaş T.C. kimlik numarasını ve şifresini girerek bilgisayarından veya cep telefonundan hükümetin bir eylemine evet veya hayır diyebilecek... Tadını kaçırmamak şartıyla halk oylaması, hükümetlerin kamuoyuyla aynı çizgide kalmasını temin eden, halka yasama ve yürütmeyi denetleme fırsatı veren güçlü bir araç. Halkımız bu aracı sıkça kullanmalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.