Sabırla, azimle, büyük bakarak

A -
A +

Yol uzun, merkep topal, yük şişe" diye bir deyim var. Hassas, kırılgan bir misyonun uzun süre arızasız götürülmesindeki zorluğu anlatmak için kullanılır. Hele imkânlar zayıf, yol kesiciler çok ise! Bizler gençlik yıllarımızdan beri (bir iki istisna dışında) yolun sonuna kırılmadan taşınmış bir şişe göremedik. Ya beceriksizler yolda düşürdü, kırdı. Ya da bir punduna getirip haramîler kervanı soydu! Olumsuzluklara böylesine şartlanmış, bir ömür şaşkın şavalak bakınmış neslin kolay anlayamayacağı bir durumla karşı karşıyayız. Dört yıldan bu yana uygulanan politikalar meyvesini veriyor. Ekonominin meyveleri iri, olgun, her yerde. 35 yıl sonra tek haneli enflasyonla buluşmak az şey değil. Türk parası uluslararası piyasada "değer" olarak dolaşıyor. Faiz ilk defa %13 seviyesine indi. "Peşin fiyatına 36 ay taksit" yarışına şahit oluyoruz. İhracat üç yılda iki misline, yirmi beş yıl öncesine göre 30 misline ulaştı. Dış ticaret hacmi 190 milyar dolar. Turizmden bu yıl 20 milyar dolar bekliyoruz. Hazinenin döviz rezervi 50 milyar doları aştı... Bunlar ne demek? Ekonomimiz iyi yolda ve dünyanın ihmal edemeyeceği bir çapa erişti demek, Taraf olduğu kefeyi ağır bastıran bir cesamete ulaştı demek. Uluslararası itibarın yarısı insan hakları, demokrasi, askerî güç ve teknolojiden oluşuyorsa, diğer yarısı yukarıda saydığımız ekonomik verilerden oluşuyor. Ekonomimizin büyüklüğü 2005 yılı verilerine göre 200 devlet arasında 16. (bazılarına göre 20. olması fark etmez). Uluslararası danışmanlık kuruluşlarının "Türk ekonomisi 2023 yılında 10. ekonomi olacak" değerlendirmesi dünkü gazetelerde haber olarak geçiyordu. Bunun anlamı üzerinde durmak lâzım. Onlar potansiyeli görerek ve düzenin rayına oturduğuna kanaat getirerek torunlarımızın Türkiye'sine atıf yapıyorlar. Dışardan görünüşümüz böyle. Carî açık ve işsizlik illetlerine de kafa yorarak, ekonomik başarıyı taçlandırmak lâzım. Liberal toplum ve demokratik devlet gelişme ağrıları çekiyor, meyveleri kekre. Tatlanması zaman alacak. Türkiye'nin ağır tonajlı bir vasıta gibi gidişi hem umut veriyor, hem de tedirginlik... Yük şişe olduğu için, viraja, sapaklara, serpintilere dikkat etmeli, Taş düşebilir! Hayvanlar çıkabilir! Levhalarını atlamamalı, Ani fren ve direksiyon kırmaktan sakınmalı. Hele hiç uyumamalı! Demokratik devlet olgunluğu için zaman gerekiyor dedik. Önce toplumu tepeden dizayn etme hastalığından, kısır çekişmelerden, başörtüsü, kıyafet, meslek liseleri üzerine oturtulmuş rejim tehdidi algılamasından zihinleri arındırmak gerekiyor. Bu arındırmayı yapması gereken aslında küçük bir kesim. Kamuoyu yoklamaları halkın %93'ünün yukarıdaki sebeplere dayalı bir zihnî takıntı içinde olmadığını gösteriyor. Yani şurada %7'lik bir kesimin kendilerini "rejim fobisinden" kurtarmaları kâfi. Onlara bu yönde yardım etmeliyiz. O zaman medeniyet iklimi ülkeyi saracak. Başkalarının yaptıklarına göre yön bulan "pasif" ülke olmaktan kurtulup, kendi iradesi ve öngörüsüyle hat çizen, diğerlerini takipçi kılan "proaktif" ülke olacağız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.