42 yıl önce AET ile ortaklık imzaladık. 36 yıl aday olmaya çalıştık. Adaylığımız tescil edildi, Kopenhag kriterlerini geçmeye çalıştık. Geçen yıl o da aşıldı. Son bir engel kalmıştı: Gümrük Birliği antlaşmasını 2004 yılında AB'ye dahil olan on yeni üyeye (bu arada Kıbrıs Rum kesimine de) teşmil etmek. Kıbrıs Rum kesimini içine alacak şekilde ek protokolü imzalamak bizi epey yordu. Mesele şuydu: İmzalayınca Güneydeki Kıbrıs Rum kesimini devlet olarak tanımış olur muyduk, olmaz mıydık? İnce elendi, sık dokundu, müzakereler yapıldı ve formülü bulundu ve ek protokolü imzaladık, ama şu şartlarla: * Türkiye Kıbrıs'ta siyasî çözüm için kararlılığını sürdürmektedir, * Bu protokoldeki Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960'taki ortak devlet değildir, * Türkiye için Rum tarafı Kıbrıs Türk tarafını temsil etmemektedir, * Türkiye bu protokolle Kıbrıs Cumhuriyeti'ni herhangi bir şekilde tanımış olmayacaktır, * Türkiye KKTC ile ilişkilerini değiştirmeyecektir, * Kapsamlı çözümle birlikte Türkiye yeni oluşacak devlet ile ilişkiler tesis etmeye hazırdır. Türkiye, deklarasyonun ilk ve sonuncu maddeleri ile çözüme yönelik mesajlar verirken, aradaki noktalarda nihaî çözüme varıncaya kadar tavrımızı değiştirmeyeceğimizi vurgulamıştır. Şimdi geriye şu sorunun cevabını bulmak kalıyor: Ortaklık müzakerelerini 25 devletle yapacağımı (bu arada Rum kesimini de) kabul ediyorum, ama Rum kesimini devlet olarak tanımıyorum. Varlığını "kabul" etmekle "tanımak" arasındaki fark bir süre daha tartışılacaktır. Özellikle Eylül başında toplanacak olan Avrupa Konseyinde Fransa, Rum ve Yunan kaynaklı itiraz ve zorlamalar olacağını beklemeliyiz. Bu arada Annan Planına bir ivme kazandırarak, AB Konseyinde bu yönde bir atıf yapılmasını sağlayabilirsek, bize avantaj sağlar. Ama her halükarda müzakerelere başlamak için engel kalmamıştır. Ama lodosa dikkat Biliyorsunuz, zemheririn donduran, bitki böcek ne varsa hareketsiz bırakan soğukları cemrelerle kalkar. Lodos eser canlanma başlar. Lodos yumuşaktır, fakat yorar. Fırtınaya dönüşürse hayatı felç eder, romatizmaları azdırır. Yukarıda saydık: Gümrük birliği, adaylık, Kopenhag kriterleri, müzakere tarihi cemrelerini aşmak tam 42 yılımızı aldı. Bundan sonra, muhtemelen on yıl süreyle tam üyeliği sağlayacak uzmanlık konularını tartışacağız. Artık Avrupa'yla aramızda kara kış bitti, lodos esiyor diyebilir miyiz? Hayır. Sırada Angela Merkel, Nicolas Sarkozy ve Avusturya ayazları var. Bir de bizim bezdiren, bıktıran lodoslarımız! "Rum Kıbrıs'ı tanıdılar!", "vatanı sattılar", "papaz okulunu açacaklar", "üniterliğimizi bozacaklar" diye bas bas bağıracak dostlarımız! Varsın olsun. Onlar bağıracak, özgürlük ve demokrasi sevdalıları, Sakarya'yı ayağa kaldırmak isteyenler yollarına devam edecekler.