"İrtica var, lâiklik tehlikede" korkusu bizim neslin çocukluktan beri maruz kaldığı beyin yıkamanın adı. Öyle bir toz duman ki körpecik zihinler düşünmeye, iki olay arasında ilişki kurmaya fırsat bulamaz. Bu endoktrinasyona maruz kalan yavrucakların bir kuytuya sinmekten, önüne konanla yetinmekten, sistemin gözlüğüyle dünyaya bakmaktan başka yapacağı şey yoktur. Ampul ve çay almak için kuyruklarda can veriyorduk. Emekli maaşı için banka önünde birbirimizi eziyorduk. İlâç yazdırmak için gecenin köründe hastanelerde kuyruk tutuyorduk. Ama onları düşünmeye, neden böyle diye sormaya kimsede ne mecal, ne cesaret vardı... Endoktrinasyon dönemlerinin özelliği budur. Koalisyon hükümetlerinin "irtica birinci tehlike" gündemli toplantılarını hatırlayın. Mürteci andıçlaması yapıldığı yılları.... O yıllarda toz dumanın sakladığı gerçeği görmek, karton kuleleri yıkmak için şu sorucukları bir bir sorun: Ekonomi nasıldı? Faiz, döviz, işsizlik, büyüme, hırsızlık, rüşvet, iflaslar nasıldı? Dışarıyla ilişkilerimiz nasıldı, ne alıp ne satıyorduk? Millet engin basireti ile bunları kavradı da, yaygaracıları geçtiğimiz dönemde sandığa tıktı. AK Parti kısa zamanda kuruldu, örgütlendi, seçime girdi, kalabalık bir grupla iktidar oldu. Zaman darlığından imtizaçsız, gevşek unsurların da bünyesine girmesinden kendini koruyamadı ise de ekonomide çok başarılı oldu. AB ile sağlam ilişkiler kurdu, toplumun kendisinde bulunmayan 'dayatma' konuları gündemden çıkardı. Ötekileştirilmiş kitlelere toplumda yer açtı, varoşlara kapanmışlara merkeze gelme fırsatı tanıdı. Anadolu KOBİ'lerini küresel piyasalarla tanıştırdı... Toplumda daha fazla özgürlük ve tam demokrasi özlemlerini uyandırdı... AK Parti'nin yaptığı "Sessiz devrim" buydu. Statüko için olmak ya da olmamak Böylesi bir dönüşüm statükonun bir daha gelmemek, gelememek üzere sonu demekti. Onlar da bunu anladılar ve her zamanki oyunlarını sahneye sürdüler... Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları, Danıştay'a yapılan kanlı saldırıyı, malum medyanın cumhuriyeti ve laikliği tehlikede imiş göstermek için aylardır süren yayınlarını, provokasyonlarını, miting sloganlarını hatırlayınız. 367 senaryosunu ve Cumhurbaşkanını seçememe / seçtirmeme başarısını... Halkaların tümünü, tek tek zincirleme birbirine ekleyin. Hepsinin statükoyla zıt anlama gelen AK Parti'yi yok etmek, yok edilemezse bile halkın gözünden düşürmeye yönelik çabalar olduğunu anlamak için deha gerekmiyor. En sağından en soluna ulusalcılarımızın şimdi tek hedefi bu.. Laikçilik tutmadı madem, şimdi yeni tarz yapıştırmalar, yakıştırmalar peşindeler... Birleşiyorlar, dayanışıyorlar, paslaşıyorlar.. Şimdi PKK terörünü ve şehit cenazelerini kullanma yarışındalar. Konuyu işlemeye devam edeceğiz.