Kaç asırlık tecrübemiz var. Osmanlı ceddimiz ne zaman "Batı"ya yönelse, İran doğuda bir gaile açar, ayak bağı olurdu. Çeyrek asırdır bu işi PKK'ya yaptırıyorlar. 22 Temmuz tarihî eşiğini aştık. Artık geri dönmemecesine "muasır medeniyet"e koşacaktık. Bakın nelerle meşgulüz!... Kasım ayında Avrupa Komisyonu 2007 yılına ait Türkiye İlerleme raporunu açıklayacak. Bu raporlar ülkemizin AB ile üyelik yolunda gidişatını tescil eden ve yolda yaşanan zorlukları, beklentileri ifade eden temel dokümandır. Dışişleri bakanımız ve Baş müzakereci Babacan Lizbon'da ve Brüksel'de temaslarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanımız geçen hafta Avrupa Konseyinde konuştu, iyi bir esinti oldu. Ardından Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn "Türkiye hakkındaki ilerleme raporunun adil ve dengeli olacağını" belirtti. Yıllardır hilâfsız bir dost olarak desteğini gördüğümüz Avrupa Parlamentosu (AP) Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit AB'nin Türkiye'ye diğer aday ülkelerden farklı davrandığını çünkü Türkiye'nin büyüklüğünü hazmetmekte zorlandıklarını belirtti. Acı şeyler de söyledi: ''Türkiye'deki lâiklik demokratik laiklik değil, biraz otoriter, biraz diktatörce" dedi. Ardından Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk "Laikliğin mevcut tanımı sorun oluşturuyor. Fransa Türkiye'den daha az mı laik? Orada başörtüsüyle üniversiteye giriyorlar. Türkiye'deki laiklik tanımının değişmesi gerekiyor. Ben AK Parti'nin laikliği kaldıracağı korkusunu paylaşmıyorum" dedi. Özetle: şu lâikçilik oyununa bir son vermemizi bekliyorlar.. Bu arada Avrupa parlamentosu(AP) Oomen-Ruijten tarafından hazırlanan ve genelde olumlu yorumların yer aldığı, Ülkemizin Avrasya'daki konumuna ve oynadığı role vurgu yapılan "Türkiye dosyası"nı[*] görüştü. İlerleme raporunda yer verilmesi gereken hususları sıraladılar. Bunlar bildik "müzmin baş ağrılarımız"! Birkaçı satırbaşı verelim: Md 7- TSK'nın siyasî hayata sıkça karışıyor olmasından rahatsızlık duyuyorlar. Silâhlı kuvvetlerin sivil iradeye tabi kılınması gereğini, Millî Güvenlik Stratejisinin tarif ve uygulanmasının sivil yönetimlerce yapılmasını, Bütün savunma ve askerî harcamaların parlamento denetimine alınması gereğine işaret ediyorlar, Md 9- İlerleme Raporunda Yargı bağımsızlığı, mahkemelerin işleyişi, kişi hak ve özgürlüklerine saygı, kadın hakları, azınlık hakları, kültürel haklar ve işkenceye sıfır tolerans konularında ne ilerleme kaydedildiğinin öncelikle yer almasını istiyorlar, Md 11- TCK 301. maddesinin bu hâlinden rahatsız olduklarını, şiddet içermeyen her türlü düşünceyi ifadeye ve yaymaya imkân tanıyan yeni bir şekil verilmesini bekliyorlar. Gelelim doğudaki çelmeye: "Sukût ikrardan gelir"... Beytüşşebap'ta, Şırnak'ta şehit edilen kardeşlerimiz dolayısıyla acımız büyük. Bayrama yanık yüreğimizle gireceğiz. Şehitlerimize rahmet niyaz ediyoruz. Acılı ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz. Açıkça sormanın zamanı. Demokratik Toplum Partisi (DTP)'nin seçmen iradesiyle TBMM'ye girmesi ülkemizde çoğulcu demokratik yapının inşası ve geliştirilmesi için bir fırsat aslında. Türklerin de, Kürtlerin de duasını alabilirler. Ne var ki DTP şimdiye kadar bu fırsatı iyi kullanmadı. PKK terörünü kınayamadılar. Terörist başından ve terör örgütünden icazetli edayla dolaşırlarsa millet onları nasıl kucaklar? Nasıl hoş görebilir? Hâlen vakit geçmiş değildir. Daha fazla beklemeden PKK karşısında tavırlarını ortaya koymalılar. Hiç yan çizmeden, kıvırtmadan ve lâfı gevelemeden "PKK'nın terör örgütü olduğunu ..." açıklamalı ve kınamalılar. Değilse sukûtları, ikrarlarına yorulacak!... ................... [*]PARLEMENT EUROPEEN 2004 - 2009 Document de seance 11.9.2007 B6-0000/2007 PROPOSITION DE RESOLUTION deposee par Ria Oomen-Ruijten