Temel meselemiz: Anayasal demokrasi olamamak -V-

A -
A +

Kasım 2002 seçimlerinden sonra hükümet yetkililerinin ifadesiyle ülkede bir "sessiz devrim" yaşandığı doğrudur. Siyaseti, özgürlükleri AB kriterlerine oturtan, ekonomiyi IMF temelli programla zapturapt altına alan uygulama meyvesini vermeye başlamış ve toplumdan büyük destek görmüştü. Bu uygulamanın ayrıntılarına girmeyeceğiz. Kamuoyu yoklamalarının olumlu ve istikrarlı seyrine bakıldığında, milletin aradığını bulduğunu, AB projesi ile istikbali için sevindiğini söyleyebiliriz. Her şeye rağmen bu inanç halk temelinde devam etmektedir. Ama önceki bir yazımızda temas ettiğimiz üzere; "Beyaz Türkler" lâkabını benimseyip kendilerini ana toplumdan soyutlayanlar sevmediler bu gidişatı. Bir "karşı devrim" hareketi başlattılar. Murat Yılmaz'ın güzel ifadesiyle(*) "Eski rejimin yeni rejimde rol alamayacak aktörleri ve eski rejimden ideolojik olarak kopamayan aktörler, kendi tarzlarında muhalefete yöneldiler." Şemdinli olayları için "Türkiye'nin kırılma noktası" diyenlere hak vermeye başladım. Hepsini ve ayrıntılarını sayıp dökmem imkânsız. Ama bir değer yargısına varabilmek için birkaç ayı hatırınızdan geçirin. Milletinin yücelmesini, ülkesinin itibarını düşünen bir vatandaş olarak hareket edin. Elinize bir süzgeç alıp; bizi eskiden yönetmiş ve şimdi yönetmekte olanların, ana muhalefet liderinin son aylarda medyada yer alan nutuk ve demeçlerine, vurgularına bir bakın. Sonra Yargı, YÖK, TSK kaynaklı veya bu kurumlara yönelik yazı ve eleştirileri süzün. Paralellikleri görün, zıtlıkları bulun, yoğunlaşmaları tespit edin. Bir resim, uçuk bile olsa bir görüntü çıkarabilirsiniz. Bu filmi daha önce de görmüştük Bulduklarınız eskiden seyrettiklerimize ne kadar benziyor değil mi? * Şemdinli olayları ve sonrası yaşananlar, * Rejim ve Laiklik tartışmaları, * Başını örterek okuyacaklar Suudî Arabistan'a lâfları, * Cumhuriyet gazetesine "Allahüekber(!) nidalarıyla" bomba atanlar, * Hemen arkasından Danıştay'a "türban" temelli saldırı, * Bunlar "Laik Cumhuriyet'e, çağdaşlığa ve Atatürk devrimlerine yönelik" demeçleri, sine-i millete dönme lâfları, * Anıtkabir'e cübbeli yürüyüş, alkışlı cenaze töreninde hükümet erkânına sataşmalar. * ....... Mehmet Altan kendi süzgecini kullanarak bir görüntü yakalamış olmalı ki "Artık Aczimendileri bekliyorum" diyor(**). 60 yıllık demokrasimiz hep böyle yaralı bereli. Böyle ilânihaye gitmez, gitmemeli. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Kendilerini "seçkin ve beyaz", milleti ise "zenci ve parya" görerek demokrasi olmaz. Medenî toplumların benimsediği gerçek, anayasal bir demokrasiden yana olanlar için itidal ve el birliğiyle çözüm vaktidir. ....... (*)Murat Yılmaz; Medya, AK Parti için düğmeye mi bastı? Zaman, 17 Mayıs 2006 (**) mehmetaltan@gazetem.net; Artık Aczimendileri bekliyorum, 19 Mayıs 2006.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.