Tarihçiler, sosyologlar 11 Eylül 2001 tarihini nasıl bir yere oturtacaklar bilemiyorum ama, bir mihenk taşı olarak anılacağı kesin. Uluslararası politikaya ve küresel hegemonyaya yeni boyutlar kazandırmada güçlü bir araç olduğu şüphesiz. Eskiden krallar niyetlerini tam açığa vuramadığı durumlarda "Hışşt! Osmanlı geliyor" diyerek kitleleri susturur, hükümlerini yürütürmüş. Şimdi ise "yeni güçler" çevrelerine "Hışşt! Teröristler geliyor. Terör yayılıyor" diyerek toplumu suspus edip, işlerini yürütüyorlar... Bugünlerde İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini öne çıkarıp, "asıl niyetleri atom bombası yapmak" diye yırtınanlar var ya, onları korku tüccarlarına benzetiyorum. Mademki "barış için" dünyayı ayağa kaldırmak istiyorlar, onlara daha güçlü bir destek vermek istiyorum: Gelin "nükleer silâhların yayılmasını önlemek" için değil, "nükleer silâhları tamamen ortadan kaldırmak için" kampanya açalım! Nükleer oligarşi (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) küresel korkuyu gidermekte samimi iseler önce kendi depolarındaki nükleer bombaları imha etmeliler. En azından uluslararası gözlemciler nezaretinde bu silahları azaltmalılar. Böylece daha inandırıcı olurlar. Hem de nükleer silâhların yıllık bakım masrafından kaçınmış olurlar (3 Mart tarihli Le Monde sadece Fransa'nın yıllık nükleer silâh bakım masrafının 4 milyar euro olduğunu yazıyordu...) Ardından Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nı (NPT) imzalamayarak atom silâhını elde eden İsrail'e, Hindistan'a, Pakistan'a. Sonra bu anlaşmayı imzalayıp ihlâl eden Kuzey Kore'ye seslenip "biz bir adım attık, iki adım da siz atın bakalım" demeli. Nihayet İran'a dönüp "Bre Mahmud Ahmedinecat! Bak biz imha ettik, sen de bu sevdadan vazgeç" demeliler. İnat ederse o zaman sade ABD değil, hep beraber vurmalılar. Kimsenin bir söyleyeceği kalmaz. Ama İran'ı köşeye sıkıştırmaya çalışırken önce Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, bir hafta sonra da ABD Başkanı Bush Delhi'ye uçtular. Hindistan'a nükleer teknoloji desteği vaat ettiler. İran'a dayatırken, Hindistan'a göz kırpmak, Pakistan'ın ağzına "stratejik müttefik" parmağı çalıp, nükleer desteğin dışında tutmak anlaşılır gibi değil! Hindistan 30 tane nükleer santral siparişi vermek üzere. Olay ihale kapma çabasından başka bir şey değil. "Hindistan demokratik bir ülke, atomu kötüye kullanmaz. İran ve Pakistan ise otokratik. Onlara güven olmaz" diyorlar. Öyleyse yukarıda kalın harflerle yaptığımız çağrı tam yerini buluyor: Hodri meydan! Ama yapmazlar. Onlar hem suçlayacak, hem infaz edecek! BM Güvenlik Konseyi nasıl olsa Nükleer aristokrasinin elinde. Bir çimdik de bizim sığırtmaçlara: Çevre bozulur, sığır güdemeyiz diye nükleer santral yapımına karşı çıkıyorsunuz. Nükleer işlerle uğraşmanın "ne kötü şey" olduğunu bize anlatan ve ondan uzak durmamızı öğütleyen ülkeler 400 tane nükleer santral işletiyorlar. Siz bunda bir samimiyetsizlik görmüyor musunuz? Siz dünyanın dördüncü petrol ülkesi İran'ın hiç enerji sıkıntısı çekmezken, nükleer teknolojiye asılmasından da mı hiçbir şey anlamıyorsunuz? Ülkemizin sittinsene enerji bağımlısı kalması sizce daha mı iyi?