Ulusalcı kodlar

A -
A +

Cumhurbaşkanı seçim sürecinde partilerin tavırlarını gördük. Meclis dışında oluşan, oluşturulmaya çalışılan hareketleri ve bazı şehirlerimizde yapılan mitingleri de.. Ne kadar sivil inisiyatif gibi gösterilse de, arkalarındaki derin desteği fark etmek zor değil. Bayrak, milliyetçilik sembolü olarak ellerde. Lâiklik, lâikçilik malzemesi olarak dillerde... Böylece bir taşla iki kuş vurmak çabasındalar: Önce milliyetçilik, lâikçi- ulusalcı eksene transfer edilecek. Ardından dinî değerlere saygılı muhafazakâr kesimle milliyetçilerin arası açılacak. İlk defa, bayrakla, mâbedin bağı koparılacak. Ne yaman oyun! Demokrasi mi? Demoklesin kılıcı mı? Komünist manifestosundaki "Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!" sözünü andıran; "birleşin, birleşin!" diyen ulusalcı çabalar meyvelerini vermişe benziyor. Sağda, solda flörtler bitti. Şimdi birleşme dönemi. Herkes birbiriyle birlik olabilir. Yeter ki AK Parti'ye karşı dursun... Bir de en altta; solcu, sağcı, liberal görüntülü devşirmelerden oluşan bir yedek hareket. Eğer DP, CHP eksenli oluşumlar seçimlerde başarı sağlayamazlarsa, sahneye sürülmek üzere beklemede tutuluyor. Hem demokrasiden bahsedeceksiniz, hem meclise gelmeyerek cumhurbaşkanı seçimini mahkemelik edeceksiniz. Yetinmeyip "karar benim istediğim gibi çıkmazsa ülke karışır" diyeceksiniz. 367 şartını, demoklesin kılıcı olarak meclise dayatacaksınız. Ardından da halka gidilmesini engelleye çalışacaksınız. Bütün bunları cumhuriyet adına, lâiklik adına, devlet ve rejim adına yaptığınızı söyleyeceksiniz... Cumhurbaşkanını halk seçerse seçilen "padişah" olurmuş! Cumhur, cumhurbaşkanını seçerse bu bir sistem değişikliği anlamına gelirmiş! Kelimeler, kavramlar her şey mihverinden kopmuş, uçuşuyor. Zihinler allak bullak. "Yalıdaki beyaz adamlar"ın kurguladığı bu oluşumun şifrelerini çözmek gerekiyor. Bendeniz buldum. Onların terminolojisinde kelimeler şu anlamlara geliyor: - Egemenlik; tersiz, zahmetsiz kaymak yiyenlerin imtiyazlarını sürdürmesi, - Rejimi korumak: bürokrat x seçkinler koalisyonunu yaşatmak, - Demokrasi; kendi haline bırakılan halkın (irtica ve özgürlük talepleri gibi) sinsi düşmanlar üretmesi. - Cumhuriyet; kurumların iktidarını korumak. Cumhuriyet, demokrasiye bırakılamayacak kadar önemli bir kazanım. Kendini demokrasiye karşı koruma ve kollama hakkı var. - Devlet; cumhuriyeti korumakla yükümlü örgüt. - Özgürlük; insanlar kişiliğinden ne derece arınır, kutsal devletin emirlerine ne denli bağımlı olursa, o kadar özgür ve makbuldür. - Tam bağımsızlık; içine kapanmak, dünyayı yok saymak. AB karşıtlığı. - Halk; cahil insan yığınları. Bunlar içinde bulunduğu cahillik ve ilkellikten devlet eliyle kurtarılmalı. - Eğitim; her an kandırılmaya hazır aptal halk yığınlarını devletin yüce değerlerine göre şekillendirmek. - Uzlaşma; halk yığınlarından kontrol dışı bir talep gelirse, egemenlerden izin / icazet almak. - Din istismarı; insanların hür tercihleriyle değerlerini bulması, değerlerini günlük yaşamın parçası hâline getirmesi. - Kamusal alan; endoktrinasyonun işlemediği halk kesiminin giremeyeceği, söz sahibi olamayacağı alanlar.. Diğerlerini de varın siz sökün.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.