Bilim adamı olma keyfiyeti ile kendileri, ilim merkezi olma yönüyle kurumları dünya klasmanına giremeyen üniversitelerimizin rektörleri döktürüyorlar yine. Cüppelerinden sıyrıldıklarında ilim ve eser namına esamisi okunmayacak zevat, başörtülü kızların eğitim ve öğrenim hakkına karşı, siperlerinde amansız bir "savaşım" içindeler. Adları korkarım bu şecâatleriyle kalıcı olacak... Mikro kozmostan makro kozmosa tefekkür ufkumuzu açmasını beklediklerimiz, Sanayinin, iktisadın, teknolojinin sırlarına erip ülkemize ışık tutacaklar diye bildiklerimiz değer ve fayda üretmek yerine, Ortaçağ papazlarına taş çıkartan aymazlık içindeler... Halktan kopuk, vicdandan yoksun firavunlar piramitlerin altında kaldı, 'Kanun benim' diyen diktatörlerin sonu geldi sanırdık. Kampüslerin dokunulmazlığında ne kabadayılar türemiş meğer... Neron Roma'yı yakıp, sadistçe seyretmişti, Bunlar koca ülkenin huzurunu ateşe veriyorlar, farkında değiller... Bre rektörler! Siz rakamdan, istatistikten anlar mısınız? Halkın yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğunu, Bu ülkede kadınların yüzde yetmişinin başını örttüğünü, Halkın yüzde doksanının baş örtüsünün serbest olmasını istediğini, Anayasa değişikliğinin halkın seçtiği Meclisten 411 oyla geçtiğini bilir misiniz? Ve siz kaç kişisiniz? Bilim yapmadığınıza, değer üretmediğinize, özgürlük istemediğinize, akademik camiayı temsil etmediğinize göre siz neye yararsınız ve neyin inadındasınız? YÖK Başkanı Özcan, "Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikten sonra kimsenin kılık kıyafetinden dolayı öğrenim hakkından mahrum bırakılamayacağını ve başkaca bir kanunî düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını" söyleyedursun. ''Cumhuriyetin nitelikleri, hürriyetleri sınırlandırma gerekçesi olamaz. Eğitim-öğretim hakkının engellenmesi suçtur'' desin. Türk Ceza kanununun "eğitim ve öğretim hakkını engellemeyi müstakil bir suç saydığını" defalarca hatırlatsın.. Bizim rektörlere vız geliyor... Belli. Onlar "sakın ha uygulamayı değiştirmeyin, bir adım geri gitmeyin" diyen eski akıl hocalarını dinliyor.. YÖK Başkanı Özcan'a karşı çıkan yasakçılar Anayasanın 6. maddesindeki "Hiç kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz' hükmüne sarılmışlar: "Yapılanların hukukta karşılığı yokluktur. Böyle bir işlem yoktur" buyurmuşlar. Cevap bekliyoruz o zaman: Yıllardır on binlerce genci kılık kıyafet özgürlüğü ve okumak temel haklarından mahrum bırakırken gücünüzü hangi anayasa maddesinden veya kanundan alıyordunuz? Anayasa ve kanunlarda baş örtüsüyle ilgili yasak yokken, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kararlarında yasağınıza dayanak aradınız. Bu hukuku katletmek değil midir? TBMM şimdi yaptığı değişiklikle Anayasa hükmü getirmişken siz yasağınızı hâlâ neye dayanarak sürdürüyorsunuz? Sürdürdüğünüz yasakla Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ile alâkalı 11'inci maddesini ihlâl etmiş olmuyor musunuz? Anayasanın yeni hükmüne rağmen, Yüksek Mahkemenin eski yorumunda ısrar ederek, yasama yetkisinin halkın seçtiği meclise değil, kendi kendini atayan yargı bürokrasisine ait olduğunu mu ileri sürüyorsunuz? Bu sorulara cevabınız yoksa yasaklarınızın da hukukta karşılığı yok! Daha elîmi, siz yasakçıların halkın gönlünde zerre yeriniz yok. Değerinizi cüppelerinizden sıyrıldığınızda, kampüslerinizden ayrıldığınızda anlayacaksınız...