Âdettir. Her yılın sonunda hükümetin programında öngördüğü iktisadî, sosyal, siyasî hedeflere ne ölçüde vardığı TBMM'de ve kamuoyunda tartışılır. Aynı şekilde şirketler de üretim, kâr, ihracat hedeflerini ne ölçüde tutturduklarını, kaç yeni müşteri kazandıklarını tartışırlar, sektörlerindeki başarılı örneklerle kıyaslamalar yaparlar. Yanlışlardan dersler çıkarıp, doğrulardan kurallar, ilkeler oluştururlar. Ülke ve şirketlerin gelişmesi için bunların yapılması şart. Ama yetmez. Bir şey daha yapmalıyız diye düşünüyorum: Her birimiz kişisel muhasebemizi yapmalıyız, kendimizle mertçe yüzleşmeliyiz. Meselâ 2004 yılı için hesabımız, erişmek istediğimiz hedeflerimiz neydi? Ne gibi maddî kazançlar elde etmek, hangi manevî tatminlere kavuşmak, hangi alışkanlıklarımızı terk etmek, kimliğimize ne gibi yeni kaliteler eklemek istiyorduk? Hangi işlerimizde başarılı olduk? Nerede yanlışlar işledik? Bunları yaparken ilke ve inançlarımızla ne kadar tutarlı yaşadık? Değerleriyle yüzleşmek Sorular şahsa, yaşa, çağa, cinsiyete, tahsile, bulunulan konuma ve ortama göre değişir. Her insan farklı olduğuna göre soru ve cevaplar da farklı olacaktır, farklı olmalıdır. Ama mutlaka bir kişisel muhasebe yapmalı, değerlerimizle yüzleşmeliyiz. Kimseyle değil, bunu kendimizle yapmalıyız. Yapmamak hayatı reflekslere, içgüdülere bırakmak olur ki, hayvanlar da öyle yaşıyor. İnsan refleks ve içgüdü alanından çıkıp, irade ve sorumluluk alanına girdiği ölçüde hayvandan uzaklaşır, insanlık kalitesi artar. Geçen yıl hepimiz her biri 86400 saniye süren 365 gün yaşadık. Ama her birimiz farklı sonuçlar aldık. Aynı sınıf öğrencilerinden bazıları başardı, bazıları başaramadı. Televizyon karşısında yığılıp uyuyanla azmedip okuyan, sigaraya devam edenle terk eden, dürüst davrananla sahtecilik yapan, dövenle öpen, sövenle öven hep 365 gün tükettiler. Ne bir fazla ne tek saniye az. Ama kazançları ve mutlulukları aynı olmadı, insanlık kaliteleri de. Geçen geçti, betonlaştı. 2004'ün hiçbir çizgisini değiştiremeyiz. Dövünmenin de faydası yok. Ama bugünün harcı henüz dökülmedi, onu istediğimiz gibi karıp şekillendirebiliriz. 2005'in ardından pişmanlık duymamak, artılarımızı çoğaltmak elimizde. Gelin her birimiz üçer, beşer hedef koyalım. Meselâ diyelim; her gün on sayfa kitap okuyacağım, günaşırı birer saat spor yapacağım, işyerinde dakik çalışacağım ama işkolik olmayacağım. Akşamları bir saatimi çocuklarıma ayıracağım. Her hafta bir dostu ziyaret edeceğim. Ayda bir müzeye gideceğim. Kendimle herkesle barışık yaşayacağım, doğruluktan taviz vermeyeceğim... Herkes kendince, gönlünce yazsın. Ama ardına düşsün, sadakatle sürdürsün. Bugün kalan ömrümüzün ilk günü. Gelecek ise elimizde, irademizde...