Yolsuzluklar ve kleptokrasi

A -
A +

Bugünlerde yolsuzlukların araştırılması, eski bakanların soruşturulması, şeffaf devlet tartışılıyor ya, bu bize bir "kleptokrasi" hikayesini hatırlattı. Kleptomaniyi duymuşsunuzdur. Hırsızlık hastalığına verilen ad. Bir de bürokrasi var. Kamu kurumlarında karşılaştığımız statükocu ve işleri yokuşa sürücü davranışın adı. İşte bu ikisi birleştirildiğinde ortaya çıkan eylem türüne kleptokrasi deniyor. Kleptokraside devletin kilit fonksiyonları öylesine yolsuzluğa bulaşmıştır ki, dürüst çalışmak istisna hâline gelmiştir. Her seviyedeki görevliler vatandaştan olabildiğince para kapmak için mevkiini kullanır. Yatırımcılar tek çıkış yolunun birilerine rüşvet vermek olduğunu düşünürler. Kleptokrasinin derecesi devletten devlete değişir. Bir uçta tam olgunlaşmış kleptokrasiler vardır. Devlet hırsızlık etrafında örgütlenmiştir. Nijerya buna örnek gösterilir. Diğer uçta yolsuzluğun beklendiği, hoş görüldüğü, ama bazen dürüst işlerin de yapıldığı tomurcuk kleptokrasiler. Buna da Hindistan örnek verilir. Dünya Bankası'ndan iki fıkra! Olgun kleptokrasiler ile tomurcuk kleptokrasiler arasındaki farkı ortaya koymak için Dünya Bankası çevrelerinde anlatılan bir fıkra vardır. Fıkra karşılıklı ziyaretlerde bulunan Asyalı ve Afrikalı iki bayındırlık bakanıyla ilgilidir. Önce Afrikalı bakan Asyalı bakanı ülkesinde ziyaret eder; akşam olduğunda Asyalı bakan meslektaşını evine yemeğe götürür. Asyalı bakan öyle bir mâlikânede yaşamaktadır ki, Afrikalı sorar: "Vay canına, bu evi maaşınla nasıl edindin?" Asyalı bakan Afrikalıyı denize nâzır büyük pencerenin önüne çağırır ve uzaktaki köprüyü işaret ederek, "Şuradaki köprüyü görüyor musun?" diye sorar. "Evet, görüyorum" der Afrikalı. Bunun üzerine Asyalı sesini alçaltarak "yüzde 10" der. Yani köprü maliyetinin %10'unu cebine indirdiğini fısıldar. Ertesi yıl Asyalı bakan Afrikalıyı ziyarete gider. Meslektaşının çok daha görkemli bir evde yaşamakta olduğunu görünce şaşırır "Vay canına, bu sarayı maaşınla nasıl alabildin?" der. Afrikalı bakan gülerek, meslektaşını terasa çıkarır, eliyle takımadaları işaret ederek: "Adalar arasındaki köprüleri görüyor musun?" diye sorar. "Hayır, orada köprü möprü yok" der Asyalı. "Haklısın" der Afrikalı sonra misafirinin kulağına eğilip "yüzde yüz!" diye ekler. Bu misallere bakarak ülkemizdeki kleptokrasinin tam olgunlaşmamışsa da, tomurcuğu çoktan çatlattığını söyleyebilir miyiz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.