Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için para politikalarını belirleme yetkisi bulunan ana otoritedir… En büyük silahı faizdir. Son 1 yıl içinde ekonomi aşırı ısındığı için yüksek enflasyon ortamı oluştuğundan dolayı faiz oranları mecburen %50 ile tarihin en yüksek seviyesine çıkarıldı. Bu durumda, ticari bankaların da faizleri arttı. Borçlanma maliyeti yükseldi. Tüketim talebi ile üretim azaldı. Türk lirası değer kazandığı için dövizden kaçış hızlandı, Merkez Bankası, piyasa alıcı konuma geçti, rezervler tarihî zirvesine ulaştı. Ama işletmeler ve tüketiciler, yüksek faiz nedeniyle yatırım ve harcamalarını azalttı. Sonuçta, enflasyon %70’lerden %48’e geriledi. Ama Türkiye’nin büyüme hızı yavaşladı. İmalat sektör endeksi eşik değer olan 50’nin altına inerek 45,8’e düştü. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın 2024’te %3 artması bekleniyor -ki bu rakam her yıl ortalama %4,5 olan seviyenin çok gerisinde...
Merkez Bankası, ekim toplantısında faizi sabit tuttu ancak “üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını ima ediyor” değerlendirmesini yaptı. Geçen hafta yapılan Merkez Bankası piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası TÜFE beklentisi %27,20 düzeyine gerilediği için 21 Kasım Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında, aralık ayında faiz indirimine gidileceği mesajı verilecek. 2025'in ilk çeyrek sonuna kadar operasyon devam edecek. Politika faizi düşünce, harcama daha cazip hâle gelecek. Piyasadaki taleple birlikte üretim artacak. İşsizlik azalacak. Ekonomi canlanacak. Faiz indirimi döviz kurlarını etkilemeyecek, zira piyasada en güçlü alıcı konumunda olan ve rekor düzeyde rezerve sahip merkez bankası buna izin vermez. Ayrıca yabancı yatırımcıların Borsa İstanbul’da banka hisselerinde yüksek pozisyon açmasıyla fon girişindeki artış, TL’yi güçlü tutacak.
Hazine düşük faizle borçlanacak, bütçedeki faiz yükü azalacak. Sonuçta hükûmetin iş yapmak için kullanacağı para miktarı artacak. Bankalardaki konut kredi faizleri de düşecek, mesken satışlarında büyük artış yaşanacak. Asgari ücret aşırı yükselmeyecek. Faiz inerse Türkiye’deki sıcak para çıkar yerine doğrudan yatırım girer. Yabancı yatırımcı tahvil satıp hisseye döner. Hazinenin borç yükü azalır. Büyüyen ülkemize kalıcı yatırım yağar...
Bakın Avrupa ve Çin’de büyüme hızında aşırı zayıflama yaşandığı için şirketler kapanıyor, sermaye kaçıyor. Biz kasırgadan kurtulmak için istemeyerek faiz arttırdık. Ama şimdi ortalık sütliman, artık sığınakta kalmaya gerek yok. İş dünyasının, piyasaların ve vatandaşın tek isteği var: Düğmeye basın, bizi rahatlatın, tam zamanı!
Hırvatistanla berabere kalabilirsek, Fransa Bosnayı yenerse, Macaristan kendi sahasında Hollandaya mağlup olursa,Tacikistan gülümserken Almanya somurtursa, Nijerya "N'aber?" deyip de Litvanya "Hadi oradan be!" derse bir üst tura çıkarız:))
Hocam Ocak,şubat önce bekleme. Faiz indirimlerini. Buradaki işletmeler bankasız yaşamayı öz sermaye ile büyüyüp gelişmeyi bir öğrensin.