Daha Cavit Ağabey (Ölçer)'i kaybetmenin acısı yüreğimi yakmaya devam ederken, üst üste 3 büyük acı ile yeniden sarsıldım; Hasan Polat , Ahmet Kurşun ve Kemal Moralı!.. 55 yılı aşkın bir süredir, gazeteci-spor yazarı olarak sporun içindeyim; bana deseler ki; "Spor yazarlığı sürecin içinde seni en çok etkileyen beş spor adamımızı say"; hiç düşünmeden "bu beşin içine koyacağım üç isim" vardır; Ulvi Yenal - Orhan Şeref Apak - Hasan Polat!.. İlk ikisi çok yıllar önce aramızdan ayrılmıştı, şimdi de Hasan Polat'ı kaybettik!.. Onunla konuşurken, kulüp başkanlarının, milletvekillerinin, hatta bakanların ceketlerinin düğmelerini iliklediğini çok gördüm; öylesine "saygı" telkin eden bir kişiliği vardı. Futbolculuk ve yöneticilikteki "unutulmaz" kariyeri ve karizması, Futbol Federasyonu Başkanlıkları döneminde "yıpranmadan" sürdü gitti. Gençlerbirliği ile özdeşleşmiş bir futbolcu ve yönetici idi; Federasyon Başkanlığı sırasında "takım düşme potasının içine girince" Gençlerbirlikli dostları ve yönetici arkadaşları, "yardım etsin" diye ona gitmişlerdi; onlara verdiği cevap, çok ünlüdür: "Ben Gençlerbirlikliyim ama bu görevde iken ayrım yapamam, takımım maç kaybeder, küme düşer, bu koltukta otururken yapacak bir şeyim yoktur... Ama akşam evime gidince, 'Çocuğum öldü' diye ağlarım!.." Türk futbolunun "alt yapı" ve "kurumsallaşma" sürecine büyük katkılarda bulunan bir başkandı. Bizlerle yaptığı bir sohbette özetle "şöyle" bir mesajı verdiğini hatırlıyorum; "Biz çok büyük futbolcular, çok büyük sporcular yetiştirebiliriz, yetiştirdik de, ama bunlar tesadüfen ortaya çıkmış değerlerdi, alt yapı olmadan, sporumuzu müeseseleştirmeden sporda ileri giden ülkelere yetişmemiz, onlarla rekabet etmemiz mümkün değil, futbolda bunu yapmaya çalışıyoruz, geç kaldığımızı da görmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerek." Bu mesajın üzerinden onca yıl geçti, elbette "çok ileri adımlar atıldı" ama hâlâ "sporumuzun, futbolumuzun alt yapı ve kurumsallaşma sorunlarını çözmede" Avrupa'ya göre gerilerdeyiz ve yetişemiyoruz!.. Sevgili kardeşim Hıncal Uluç'a Sabah Gazetesi'ndeki, sevgili Tanıl Bora'ya, Radikal Gazetesi'ndeki "Hasan Polat" yazıları için, Rahmetli'nin dostu olarak teşekkür ederim; "spor basınımızın bu büyük spor adamına gösterdiği vefasızlığı" biraz olsun unutturan yazılardı. *** Ahmet Kurşun, iyi bir gazeteci, candan bir dost ve "örnek" bir Fenerbahçeli idi. "Manisa Fenerbahçeliler Derneği Başkanlığı" onun Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar tarafından da "en az Fenerbahçelilerin sevdiği kadar" sevilmesine mani olamamıştı. Manisa Galatasaraylılar Derneği'nin kuruluş gecesinde, "nasıl öğrendiğini" bilemediğimiz bir sihirbazlıkla, gelip "Fenerbahçeli eşimin göğsüne, yakasından çıkardığı Fenerbahçe rozetini takışını" ailecek nasıl unutabiliriz; o rozet evimizde sakladığımız en değerli hatıralardan biri olarak hep kalacaktır!.. Hiç beklenmedik anda aramızdan ayrılışının acısı yüreklerimizi yaktı, ailesinin de, dostlarının da, Manisa'nın da, mesleğimizin de kaybı büyük; yerinin dolması çok ama çok zor!.. *** 62 yıllık bir gazeteciyi, İstanbul'da gazeteciliğe başlayıp, İzmir'de noktalayan bir ustayı, Kemal Moralı'yı da kaybettik, geçen hafta. Gazeteciliğin her görevinde çalışmış bir ağabeyimizdi, dostumuzdu. İzmir Radyosunda "kültür ve sanat üzerine uzun yıllar yaptığı programları" unutmamız mümkün değil. Sevilen, sayılan, örnek alınan bir gazeteci, bir sanat ve kültür adamı olarak, genç meslektaşlarına çok şey öğretti, iz bıraktı. *** Her üç kaybımız için de, ailelerine, dostlarına, camialarına sabır ve başsağlığı diliyorum; nur içinde yatsınlar!.. Ve de, ne olur büyük Allahım; ardı ardına bu kadar acı yeter, biraz nefes alalım!..