Aptalca bir soru" değil, "çok zekice ve çok akıllıca bir soru"; dahası, asıl, bu soruya verilen cevap "aptalca" ve üstelik soruya verilen "aptalca" cevaptan sonra "yapılan hareket" daha da aptalca!.. Kim bu "aptalca cevabı veren" ve de "üstüne üstlük aptalca bir hareket yapan" adam? İnter Teknik Direktörü Jose Mourinho'nun "Guardiyola'ya bir şey demem, ama beni 'onla' karıştırmayın. Onun uluslar arası alanda kazandığı tek kupa var. Benim kazandığım kupalar onun boyunu aşar" dediği adam, işte "o adam"; Frank Rijkaard!.. "Geçen yıl Galatasaray 5'inci olmuş, bu yıl 3'üncü oluyor, bu başarıdır" diyen Rijkaard!.. "Kadrom yetersiz" diyerek, "eline 140 milyon dolarlık yabancı - yerli yıldızlarla dolu ve de Avrupa ilk dördüne giren Türk Milli Takımı'nın iskeletini teşkil eden Türk oyuncularla dolu bir kadroyu veren" bir başkanı ve yönetimini suçlayan Frank Rijkaard!.. "Sezon başında Elano'yu, Leo Franco'yu, Keita'yı, sezon ortasında da Jo'yu, Neill'i, Giovanni Dos Santos'u aldıran", Nonda'dan, Alpaslan'a kadar "istemediklerini gönderten" ama "bu transferlerin ve gönderilenlerin çoğu için Haldun Üstünel'ler, Adnan Polat'lar yerden yere vurulurken", çıkıp da "Sorumlu benim, ben istedim onlar aldılar, ben istedim onlar gönderdiler" demeyen, diyemeyen Frank Rijkaard!.. Basın toplantısında biraz sıkıştırılınca, "Aptalca yaptığımız hatalardan maçlar kaybettik" diyerek "takımını suçlayan" Frank Rijkaard!.. Ve geliyoruz, yazımın girişinde anlattığım "hazin" tabloya; sevgili Bahri Bahadır'ın, elindeki "böyle bir kadroyla ligi ancak üçüncü olarak bitireceği anlaşılan", ünü "uluslararası" seviyeye ulaşmış "üst düzey" bir teknik direktöre, "dünyanın her yerinde" her gazetecinin, her spor yazarının sorması gereken sorusuna ve Frank Rijkaard'ın "o soruya" verdiği cevaba: " - Bir sorumlu gösterilmek gerekse, kimi gösterirsiniz?" " - Aptalca bir soru!.." Ve daha da acısı, bu cevaptan sonra gelen "zavallı" bir final; Frank Rijkaard, sandalyesinden kalkarak, basın toplantısını terk eder!.. Şimdi, Galatasaray Başkanı Adnan Polat'a sorularım var: 1 - "Devrim" dediğiniz şey bu mu?.. 2 - Bu "devrim" mi, yoksa Türkiye'yi, Galatasaray yönetimini, takımını, Türk gazetecileri küçük gören bir "çam devirme" mi?.. 3 - Galatasaray'ın "böyle" bir kadro ile "saha içinde de, saha dışında da düşürüldüğü acı durumun asıl sorumlusunun" kim olduğunu hâlâ ve hâlâ göremediniz ve anlayamadıysanız, "bugüne kadar olanları" bir yana bıraktım, "bundan sonra olacakların sorumlusu" sizden başka kim olabilir?.. 4 - "Kendine en ufak bir toz kondurmayan" ama neferlerinden, yani "futbolcularından", başkomutanına, yani "size" kadar başarısızlığın bütün sorumluluğunu "başkaları arasında paylaştıran" bir komutanın "birliğinde arkadaşlık, saygı, sevgi, inanç, güven bırakmayacağını", geriye, adeta "görevini tam yapmış bir beşinci kolun tahribatı ile yarışacak" bir tablo kalacağını, "bunca yılın tecrübesi ile" hâlâ anlamadıysanız ve hâlâ göremiyorsanız, gelecek yıl da karşılaşacağımız her Galatasaraylı, Fenerbahçeli okuyucumuzun, dostumuzun, tanıdıklarımızın, tanımadıklarımızın "şu sorusu" ile karşılaşmayacak mıyız; "Ne olacak bu Galatasaray'ın hâli?.." Ve de "bu çok haklı soru" karşısında Frank Rijkaard gibi mi cevap vereceksiniz; "Ne aptalca bir soru!.." 5 - Geldiği günden beri "Türkiye'yi, Türk Futbolu'nu, Galatasaray'ı küçümseyen", eline verdiğiniz 140 milyon dolarlık yıldızlarla dolu kadroyla "oyuncak gibi oynayan" ve de JosÈ Mourinho'nun "üç cümle ile özetlediği" böyle bir teknik adamın, "Galatasaray'a verdiği bunca zararın karşılığında ne var" ki, "onu kurtarmak için", Arda başta "bütün Galatasaraylı futbolcuları", Galatasaray Tarihi'nde görülmemiş bir "çirkinlik arenasında" yönlendirilmiş binlerce "sözüm ona" taraftarın önüne attınız?.. Daha sorulacak "çok soru var" ama, "bugünlük" burada keselim ve tabloyu özetleyelim: Bunca borç içindeyken, her fedakârlığı yapıp kurduğunuz bu "Türkiye standartlarının çok üstündeki" kadroya ve başına getirdiğiniz "çok ünlü ve pahalı" teknik kadroya güvenip, sezona "5 Kupa'ya da talibiz" diyerek giren sizsiniz; ama bıraktım "5 kupayı", tam bir "başarısızlık şahikası" olarak "5.5'uncu" kupayı bile, yani "Süper Lig'de ikinci olarak Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını dahi alamayan" bir Frank Rijkaard var karşımızda!.. Bunun hesabını "ona sormaz" ve de "gerekeni yapmazsanız", bilesiniz ki, "Galatasaray Kulübü'ndeki başkanlığınız" giderek artan bir yoğunlukta ve sertlikte sorgulanacaktır!.. Siz siz olun, "aptalca" cevapların sahibinin, Galatasaray'ı da vurmasına izin vermeyin!..