Frank Rijkaard, Galatasaray Futbol Takımı'na karşı, "saha içinde işlerin kötüye gitmeye başladığı" geçen sezonun son 10-12 maçından beri, "asimetrik psikolojik harekat" yapıyor; "Kalitesizler.. Yetersizler" sözünü ağzından düşürmüyor!.. Bir hoca, hem de "durup dinlenmeden" ve de ayrım bile yapmadan "kaptanı da dahil" bütün bir takımı hedefe koyar ve durmadan "çok ağır söz ve suçlamalar" ile döver ve herkese de dövdürüp, üstelik tribünlerin "avı" hâline getirirse, o futbolcularda, özgüven kalır mı, moral kalır mı, o futbolcular "bir takım" olabilir ve "bir takım gibi" oynayabilir mi?.. "Rijkaardperver" bazı "büyük(!)" yorumcularımız, hâlâ "bu açık, acı ve çirkin" tabloyu görmemekte inat ve ısrar edip, "Efendim Rijkaard ne yapsın" demeye getirirlerken, Hollandalı'nın, "Galatasaray'ı tamamen bitirecek" asimetrik psikolojik savaşına destek verdiklerinin farkında bile de ğiller!.. Diyorlar ki; "Efendim, Keita gitti, Mehmet Topal gitti, Giovanni Santos gitti, yerlerine çürük falanca, sakat filanca ile genç ve ucuz futbolcular alındı, Galatasaray işte bu yüzden bu hâle geldi", eh, Galatasaray geçen sezon "başarıdan başarıya koşsa", bu görüşlere saygı duyacağım; bu hoca değil mi, "gönderilen futbolcuların hepsinin de içinde bulunduğu" futbol tarihimizin en pahalı kadrosunu kupalarda da da, ligde de perişan eden, Fenerbahçe'den de, Bursaspor'dan da 6-7 puan önde iken, son 12-13 maçta, lig ikincisi olan Fenerbahçe'nin 10 puan gerisine düşüren ve de lig üçüncülüğü için "hiç sıkılmadan" çıkıp "Geçen sezon 5'inci olmuştunuz, üçüncülük başarıdır" diyen?!. Söyleyin bana, Galatasaray'ın, "böyle bir hocayı savunmak için" insafsızca "yerden yere vurduğunuz" bu kadrosu, "bu yıl yeniden oradan buradan toplanarak sahaya sürülen" Sivasspor kadrosundan, o adını sanını aklımda tutamadığım Ukrayna takımından da mı "kalitesiz ve yetersiz?.." Hadi, Liverpool'la oynarsın da yenilir ve elenirsin, o zaman "takımımızın gücü bu kadar" diyebilirsin, Avrupa Kupalarından elenmişsin, geriye lig ve kupa kalmış, "Bu kulvarlarda savaşmak için kalıyorum" diyorsun, el insaf, bütün bir sezon savaşa süreceğin futbolcularına karşı tam bir "asimetrik psikolojik harekat ustası" gibi, durmadan "kalitesizler, yetersizler" dersen, ben sana nasıl inanacağım?.. "Moral bozukluğu içindeki, futbolculara moral vermek yerine", onların "dibe vurdurduğun morallerini, dipsiz bir kuyuya gömmek midir" amacın; "böyle" hocalık olur mu?.. Bu asimetrik psikolojik harekatın meyvelerini verdiği de ortada; Arda gibi bir futbolcu, hakemin hem de gol bölgelerine çok uzak bir yerdeki "taç kararına" karşılık "küçük bir Kinkong gibi böğürüyorsa", Ufuk gibi bir kaleci "top tutarken titriyorsa" ve "bu durumdayken", o "Neill" adındaki sözüm ona "lider ve ağabey olması gereken" futbolcu, "kendi yaptığı onca hatayı unutarak", herkesin gözleri önünde "bu genç kaleciyi bağıra çağıra ve el kol hareketleri ile" fırçalıyorsa, Rijkaard nasıl bir hocadır ki, bu takımı nasıl bir "perişan" haleti ruhiyenin girdabına ittiğinin hâlâ farkında olamaz?.. Ona herkesin sorması gerekmez mi; "Bu çocuklar, artık her fırsatta kendilerini satan bir teknik adama nasıl güvenecekler, nasıl inanacaklar ve şampiyonluğa oynayacaklar?.." Senin umurunda değil, her hâlükârda "paranı alıp" gideceksin, ama bu çocuklar "burada kalacaklar" ve dahası bir çoğu birkaç gün sonra "milli maç oynayacaklar!.." Bak, sen her kötü sonuçta takımındaki futbolcuların birini, birkaçını, hatta bazen hepsini suçlayıp, taraftarın önüne atarken, Şenol Güneş Hoca, "kendi kalesine gol atarak, Trabzonspor'un Liverpool'u eleme çabasına son veren" Giray'a "Bu maç senin yüzünden gitmedi" diyerek, nasıl moral veriyor; hocalık "işte budur", senin yaptığın "kepaze gösteri" değil!.. İşte "bu kalitesiz ve yetersiz" dediğin çocuklar, Eskişehir önünde "onur savaşı" verdiler; "bittiler" denildiği bir anda, "Biz varız ve var olmaya da devam edeceğiz" dediler; onlarda "bu cevher, bu inanç" var; ama sende yok ve "yok olduğu" için de "onları da yok etmek için" elinden geleni ardına koymuyorsun!.. Aslında çok açık olarak görülüyor ki, "hoca olarak yetersiz olan" sensin ve hadi mazine olan saygımdan dolayı "kovulma" demeyeyim, "gönderilmeyi" çoktan hak ettin!.. Yanına da "bonusun olarak", bunca zamandır "ne yaptığı" ortada olan ve "kaleci antrenörü" denilen arkadaşı da almayı unutma!.. İşte "bunca borç - harç içindeki" Galatasaray, "artık itiraz dahi edemeyeceğin" yeni transferler yaptı, "güçlenen, pahalı ve derinliği olan" bir kadroyu "gene" eline veriyor; aklını başına topla, işini ciddiye al, "komplekslerini ve kaprislerini azalt", kendini de, takımını da toparla; bilmem başarabilecek misin?..Ben, tahmin etmiyorum, edemiyorum; beni yanıltmanı dilerim!..