İşte "asıl" sebep!..

A -
A +

Galatasaray Başkanı Adnan Polat, "Sadece futbola bakarak bizi eleştirmek haksızlık" anlamına gelen sözler söylüyor; acaba gerçek hakikaten bu mu?.. Gazetelerde, Galatasaray Başkanı Adnan Polat'ın döneminde, "ülkemizde en popüler sporlar olan" futbol, basketbol, voleybol branşlarında Fenerbahçe - Galatasaray karşılaşmalarının "Galatasaray aleyhine hazin tabloları" içinde bulunduğumuz haftanın hemen her günü bir başka gazetede rakamlarla ve "türlü çeşitli şekiller verilerek" yayınlandı. "Elbette" bu tabloların "tek sorumlusu" Adnan Polat değil, "sorumlu arayacaksak" işe Alp Yalman'dan sonra gelen başkanlarla ve yönetimlerle başlamak gerek; Faruk Süren'lerle, Özhan Canaydın'larla ve yönetimleriyle. Polat'ın sorumluluğu "Fenerbahçe ile ara açılırken", gereken ciddi müdahaleleri yapamaması ve "pansumanlar" ile işi idare etmeye çalışması!.. Aslında "asıl sorun" sahada alınan sonuçlardan çok daha başka bir yerde; Alp Yalman'dan sonra gelen Galatasaray başkanları, görev sürelerinde "Fenerbahçe'ye başkanlık eden" Ali Şen'lerin, Aziz Yıldırım'ların karşısında "ezik ve sönük" kaldılar; "Fenerbahçe Başkanları'nın liderliğini" kabul eden bir görüntü verdiler; "alternatif önderlik" portreleri çizemediler, üretemediler!.. Yaptıkları, yapabildikleri, en büyük rakiplerinin futboluyla, voleyboluyla, basketboluyla "farklı kazandıkları maçlarda" galipleri alkışlamak ve Fenerbahçe başkanlarını tebrik etmek oldu; Adnan Polat'ın da basketboldaki play-off finalinin son maçında ve de "kendi salonunda" yapabildiği buydu!.. İşte, Galatasaray başkanlığının çözmesi gereken asıl problem bu; bu problemi çözemedikçe, Fenerbahçe'nin gerisinde kalmaya devam edecektir!.. "Ben Fenerbahçe'ye yapılan haksızlıklara karşı çıkamıyorum, onun için istifa ediyorum" diyerek ve "Futbol Federasyonu'nu, Merkez Hakem Kurulu'nu topa tutarak" Kulüpler Birliği Başkanlığı'nı bırakan Aziz Yıldırım'ın, "5 - 10 gün sonra" hem de gazetelerde ve TV'lerde "Yalvar yakar geri döndürdüler" haberleri verilerek, gelip Kulüpler Birliği Başkanlığı koltuğuna oturmasının resim ve görüntülerinde Galatasaray Başkanı'nın "kuzu gibi" oturduğunun görülmesinin "Galatasaray camiasında oluşturduğu psikolojik ezikliğin, Fenerbahçe camiasındaki psikolojik üstünlüğü nasıl takviye ettiğini anlayamayan" başkanlarla ve yönetimlerle işin nereye varacağı belli değil mi?.. Galatasaraylılara soruyorum; bilmem ki, itirazı olanınız var mı?..  Hakan Şükür "neden" büyük?.. Müthişti, müthiş!.. Hakan Şükür'ün geçen hafta içinde "gazetelerde çıkan" açıklamaları vardı; her gazetede "birkaç paragraf" hâlinde "orasından burasından alınmış" bölümleri yayınlanan açıklamaları!.. Ben tamamını okudum; keşke bu sütunlarda yerim olsaydı da, sevgili Hakan'ın "açıklamalarının tamamını" okuyucularıma, Galatasaraylılara ve kamuoyuna yansıtabilseydim. Bir "kaptan", bir "ağabey", bir "yorumcu" Galatasaray'ın yakın zamanını, olanı biteni, dününü, bugününü, yarınını nasıl tam bir "bilge gibi" bu kadar "güzel" anlatır, bu kadar "isabetli" teşhisler koyar ve bu kadar "candan, samimi, gönül dolu, tecrübe dolu" mesajlar verir; inanın, defalarca ve defalarca okudum; müthiş kere müthiş!.. Açıklamalarının tamamını "bir yerde buldum" ve arşivime aldım; şimdi "hangi gazetede" ya da "hangi internet sitesinde" idi hatırlamıyorum; ama bende var; okumamış olanlara, merak edenlere "mail ile" gönderebilirim!.. Hele hele açıklamaların "kaptanlık nedir, ağabeylik nedir, yıldız futbolcunun sorunları nedir" ve de bu sorumlulukları yüklenenler "neler yapmalıdır" bölümleri yok mu, tam derslik!.. Okumayanlar "bulsun" okusun; kaptanlar, ağabeyler, yıldız futbolcular, yöneticiler, başkanlar ders alsın!.. Kutlarım sevgili Hakan, hem de bin defa!..  Hababam Sınıfı'nın helvacıları!.. Gülüyorum, hem de kahkahalarla gülüyorum; neymiş "Galatasaray'da doğru dürüst helva yapılacak malzeme yokmuş"; yani "futbolcular" yokmuş. Onun için Rijkaard başarılı olamıyormuş. Vay canına arkadaşlar, vay canına. Guus Hiddink'in "Amerika'ya götüreceği" milli takım kadrosuna seçilecek olan Galatasaraylı futbolculara ve futbolcu sayısına bir bakın!.. Bunlar yerliler; ben, Avrupa ilk dördüne giren milli takımdaki Galatasaraylıları bir yana bıraktım, "Galatasaray'ın bu çok başarısız sezonuna rağmen", bugün kadroya gireceklere bakıyorum. Onları sayın. Sonra da Galatasaray'daki yabancıların "hangi ülkelerin milli takımlarında oynadıklarına" bir bakın!.. Dahası, Güney Afrika'daki Dünya Şampiyonası finallerinde "kaç Galatasaraylı futbolcu forma giyecek, kaçı o finallere gidecek milli takımlara çağrıldı" alt alta yazıp toplayın. Buna "yaş grupları" ve "diğer" milli takımlarımızda forma giyenleri de ilâve edin. Ortaya çıkan tablo şudur; Galatasaray Futbol Takımı kadrosu, "Uluslararası milli oyuncular karmasıdır" adeta. İşte "bu sezon nerede ise yok edilmek istenen" bir Mehmet Topal bile, "kaç para ödenerek, hangi ülkeye ve hangi takıma gitmiştir"; ortadadır!.. Galatasaray'ın bu kadrosuna karşılık, "haftalardır nefes kesen bir şampiyonluk yarışı yapan ve Türkiye Kupası'nı alan" Fenerbahçe'nin, Bursaspor'un ve de Trabzonspor'un kadrolarına ışık tutup "milli takımlara çağrılan oyuncularına bakın ve sayın" ve Galatasaraylılarla sayısal olarak da, kalite olarak da karşılaştırın. Sonra da gelin, Rijkaard'ın "Kalite sorunumuz vardı" saçmalığına hak verin ve "Buna hak veren" yazar - çizerlerimizin ve yorumcularımıza yazdıklarına, söylediklerine kahkahalarla gülmeyin!.. Ben, Galatasaray'ın "bu" kadrosunun, "kendisinden daha az kaliteli ve daha az güçlü kadrolar önünde" ligde de, Kupa'da da "nasıl ezildiğini" bir yana bırakıyorum, "asıl derdim" o değil; asıl derdim; Galatasaray Futbol Takımı'nın "yarım sezonda" tam bir "Hababam Sınıfı'na dönüştürülmesi" ve bunun sebebinin de "saha içi ve saha dışında sıfır disiplin" olmasıdır!.. Peki, "bunun sorumlusu kimdir"; okulun müdürü, okulun müdür yardımcıları, okulun öğretmenleri ve de "sınıf öğretmeni" değil midir?.. "Bu takımın ruhu bitmiş" diyor, Adnan Polat!.. "Bu takımın ruhunu öldürenler", onları Arena'da aslanların önüne atar gibi, "yönlendirilmiş" tribünlerin önüne atanlar değil midir; asıl "sorumluları göstermemek için", tam bir hedef saptırma ile "futbolcuları satanlar" değil midir?.. Bu kadro değil miydi, hem de bugün yerden yere vurulan "Elano'larıyla, Jo'larıyla, Giovanni Santos'larıyla beraber" bir ara ligde Fenerbahçe'nin de, Bursaspor'unda 5 - 6 puan önüne geçen; bu kadro değil miydi, UEFA Ligi'nde "eğer kale çizgisi hakemi yüzde yüz penaltılık pozisyonu değerlendirse", UEFA Ligi Kupası'nı kazanan Atletico Madrid'i "eleyecek" ve yoluna devam edecek olan?.. Evet, "işte bunun için" kahkahalarla gülüyorum; "Galatasaray'da iyi helva yapacak malzeme, yani un - yağ - şeker yok" yorumları yapanlara!.. "Bugünkü tabloya bakınca" çok açık görünüyor ki, aslında Galatasaray kadrosunda, en azından Fenerbahçe'de, Bursaspor'da, Trabzonspor'da yapılan helva kadar, hatta onlardan da daha iyi helva yapılacak malzeme var, yani "un da var, şeker de var, yağ da var" ve "vardı" ama, "iyi helva yapacak helvacı yoktu", işte bütün mesele!.. Bıraktım "iyi helvacı yöneticileri", sadece "iyi helvacı" bir teknik adam, yooo "ünü dünyayı, Avrupa'yı tutmuşları" bile değil, Türkiye'nin "mütevazı" hocalarından biri, bir Abdullah Avcı Galatasaray'ın bu kadrosunun başında olsaydı; Galatasaraylılar "anlı ve de şanlı" Hollandalı hocalarının "Geçen yıl beşinci olunmuş, bu yıl üçüncülük başarı" gibi "kapkara" saçmalığını dinleyerek sezonu kapatırlar mıydı?.. Çok konuşma hastalığı!.. Eskiler "ishal-i kelâm" derlerdi, "çok konuşmak" hastalığına!.. Hele hele TV Türkiye'ye geleli beri, her alanda "çok ünlü - orta ünlü - az ünlü" insanlarımız "bu hastalığa yakalanır" oldu!.. Önüne uzatılan her mikrofona, karşısına çıkan her kameraya "konuşmak zorunlulukmuş gibi" kabul edildi ve konuşuldu, konuştukça konuşuldu; hazırlıksız konuşuldu, gaflar yapıldı, çamlar devrildi, ama ders alınmadı; TV ekranlarına, gazete manşetlerine çıkmak "çok tatlı" geldi!.. İşte Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in de başına "Trabzonspor'un kupayı almasından beri gelenlerin" sebebi bu hastalıktır; temenni edelim ki, "çabuk geçsin!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.