Polat, seçime kendi listesi ile girmelidir!..

A -
A +

Adnan Polat ve arkadaşları, "başladıkları işleri bitirmek şansını" elde etmelidirler; Galatasaray Genel Kurulu, onlara "bu şansı" verecektir!.. Ne var ki, "bazı" çevreler ve "bazı" kişiler, "yolun dörtte üçünü kat etmiş" Polat'ın önünü kesme niyetindedirler ve bunu da "suret - i haktan görünerek" yapma gayretine girmişlerdir!.. "Efendim, güçlü bir yönetim için tek liste ile seçime girilsin, biri başkan olsun, öteki başkan yardımcısı, sonra değişsinler" gibi "saçma sapan" önerilerle, işi bulandırmaya ve sulandırmaya çalışanlar vardır!.. Hayat görüşleri, yönetim anlayışları nerede ise taban tabana zıt iki kişinin "aynı yönetime, nerede ise eşit ağırlıkta yetki ve sorumluluklarla girmesi", beraberinde "güçlenmeyi değil, zafiyeti getirir" ve o yönetim kısa sürede iş yapamaz hâle gelir; belki de, "bu formülü ortaya atanların da niyeti" budur!.. Galatasaray gibi bir kulüpte "iki başkan adayının çıkması, seçime iki listenin girmesi", iktidara gelenin karşısında "ciddi bir muhalefetin bulunması", kulübü zafiyetini değil, gücünü gösterir; iktidara gelenin de daha ciddi ve gayretli çalışmasının, işe dört elle sarılmasının önünü açar!.. Duayenlerin "bazıları", yıllardan beri "kulüp üzerinde etkili olmak ve etkilerini sürdürmek için", zayıf iktidarları sevmektedirler; "bunun için de yönetimi daha ilk günlerinden itibaren çekişme ve kavga ortamına sürükleyecek, uyumu yok edecek yukarıdaki saçma sapan formülün gerçekleşmesini dört gözle beklemekte olduklarını" gösterebilirler; dikkat!.. Hâlâ gözleri "arpa ambarında olan" bazı eski başkanların da, "fırsat bu fırsat" diyerek, ortada bol bol boy göstermeleri, çevrelerindeki bazı arkadaşlarına ve medyadaki dostlarına "Birinin başkanlığında tek liste olacaksa, o ne güne duruyor" işareti verdirmeleri, "İstemem ama yan cebime koyun" anlamına gelen "manalı ve imalı" sözler etmeleri de gözlerden kaçmıyor!.. Daha ileri giderlerse, isim isim, bu "değerli" kişilerin görev sürelerinde "neler yaptıklarını", Galatasaray'ı "ne hâllere düşürdüklerini" de yazarız; dileriz ki, o günler gelmesin!.. Adnan Polat, genel kurula "kendi listesi ile girmeli" ve kararı da genel kurul üyelerine bırakmalıdır!.. Zira Polat yönetimi, "kendisi tamam da, yönetimi zayıf" diyenleri utandıracak bir "başarılar zincirine imza atmış", yıllardan beri yönetimlerin çözemediği "Riva arsası, stat ve iki şirketin birleştirilmesi" problemlerini "olumlu bir sonuca bağlayacak" noktaya gelmiştir; hem de yönetimdeki "zayıf" denilen arkadaşlarına "inisiyatif kullanma" yetki ve sorumluluklarını da vererek ve onların başarılı çalışmalarının arkasında durarak!.. "Bu sarp ve kayalık dağlar", yıllardır Galatasaray'ın önünü kapıyordu; üstelik bu dağların oluşmasında, "bugün kahraman ve birleştirici edası ile ortada dolaşan" zat - ı muhteremlerin hataları ve sorumlulukları vardı!.. Polat, "yeniden seçilirse", göreve devam eder, başladıklarını bitirir, "seçilemezse", teşekkür eder ve tribünde "bir Galatasaraylı olarak" yerini alır ve "takımlarını alkışlar"; o kadar!.. İnanıyorum ki, Galatasaray genel kurulunda, "liseci zihniyeti ve zaman tünelinde kalmış kişilerin beklentileri değil", aklı selim galip gelecektir!.. Sebebi, kendisi söylemiş!.. Trabzonsporlu Engin Baytar "Türkiye'de milli takım için hiçbir zaman adaletli bir seçim yapıldığını düşünmedim. Belirli futbolcular seçiliyor" demiş, sonra da devam etmiş; "İnsanlar bir kere beni isyankâr gibi gördükleri için en ufak bir tepkim bile herkese aşırı büyük geliyor. Belki biraz daha fazla tepki gösteriyorum, ama bunu kötü bir niyetle yapmıyorum. Saha içerisinde hırsımdan dolayı kendimi fazla tutamıyorum." İşte "senin milli takıma çağrılmama sebebin bu" Engin kardeşim. Hocalar, milli takımlara "güvendikleri, uyumlu olduğuna inandıkları sporcuları" çağırır, her an takımı "10 kişi bırakma riski taşıyanları" değil; bilmem "farkı" anlayabildin mi?.. Yarım kalan hamle!.. Başkan Aziz Yıldırım'ın "Emre Belözoğlu hamlesi" doğruydu, ama sonunu getiremedi!.. Aziz Başkan, ikinci ve nihai hamle olarak, "Emre'nin başkanlığında Türk oyuncuların, Alex'in başkanlığındaki Brezilyalı çoğunluklu Lâtin hakimiyetini kırmasını sağlayabilse idi", bugün Fenerbahçe takımı çok daha başka yerlerde olurdu; bunu yapamadı!.. Üstelik o Brezilyalıların bazıları "çok sıradan" ve "vurdumduymaz", dahası, "futbolculuk" bakımından ve de asıl "formasına samimi olarak hizmet duygusu" bakımından Güiza'nın tırnağı bile olamaz!.. Fenerbahçe futbol takımı şimdi "bu yalın gerçeğin acılarını" çekiyor ve hak et etmediği bir bedel ödüyor!.. Hoş geldin Tugay!.. Galatasaray gibi bir kulüpte, "eski" sporcuların, kulüplerine "nasıl dönmeleri" gerektiğini ortaya koyan "güzel" ama son yıllarda "nadir" bir örnektir, Tugay'ın "Galatasaray alt yapısının başına getirilişi!.." Galatasaray yönetimleri, nedendir bilinmez, "sarı - kırmızılı renklere büyük hizmetler etmiş, büyük başarılara imza atmış" sporcularına "bu vefayı çok zaman göstermeyerek" büyük hata etmişlerdir; Polat yönetimi de dahil!.. Köklü camialarda vefa, özellikle "başarılı sporculara vefa", camiayı camia yapan en önemli geleneklerden biridir ve ne yazık ki, Galatasaray "bu geleneği" son yıllarda büyük ölçüde aksatmıştır!.. Temenni ediyorum ki, Tugay ile "bu gelenek için, bir daha kapanmamak üzere, yeni bir sayfa açılmış olsun"; hoş geldin Tugay; başarılar dilerim!.. Acele etmek, yanıltır!.. Bir gazeteci, bir yazar olarak en sevmediğim şeylerden biri de "Ben demiştim" diyerek geriye dönüştür; ama "çok nadir de olsa" bunu yapma durumu ortaya çıkıyor!.. Değer verdiğim, yorumlarını merakla dinlediğim, yazılarını dikkatle okuduğum bazı meslektaşlarımın bile "Fos Santos" nitelemelerini defalarca tekrarladıkları dönemde, "Giovanni için" yazdıklarım arşivde duruyor; "Geleceğin en değerli futbolcularından biri olacak" nitelendirmeleriyle ve "büyük paralarla büyük kulüplere transfer edilen" bir oyuncu için, "dört - beş yüz bin dolar ya da euro ile yeni bir denemeye girmek, risk almak son derece doğaldır"; bu denemenin olumlu sonuçlanma ihtimali çoktur; "Giovanni yeni bir Ribery olabilir, Avrupa'ya gidecek Arda'nın yerini doldurabilir!.." Bir Kasımpaşa maçı, "Fos Santos" diyenleri şaşkına çevirdi ve "daha dün yazılanlar unutuldu", övgü yarışına çıkıldı!.. Ben hâlâ "aynı noktadayım"; dün de acele etmedim, bugün de etmiyorum; Giovanni, "Arda ile Ribery ile mukayese edilecek" istikrarlı bir futbol çizgisini yakalayana kadar da "aynı noktada duracağım!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.