Kahrolası bir su şişesinin, Türk sporuna bir "Avrupa şampiyonluğuna mal olduğunu" mu, yazayım?..
Yoksa, Karşıyaka seyircisinin yıllardan beri bitmeyen "Keskin şirke küpüne zarar verir" atasözünü adeta ispat etmek istercesine, bu kaçıncı "tribün/saha/salon" rezaletine abone oluşunun "önlenemeyen" son örneği ile, yüz binlerce Karşıyakalıyı TV önlerinde, binlerce "yeşil-kırmızı sevdalısını" tribünlerde "mahzun ve gözleri yaşlı bırakması" konusunda, aklıma ve ağzıma ne geldiyse, bu satırlara mı dökeyim?
Yok yok, acaba "İnönü Stadı'nın protokol tribününden taşan" TV başındaki çok kişiye "Kurtlar Vadisi'nden fırlamışlar" görüntüsü veren "şiddet olayının coplu kahramanlarına bakarak" , protokol tribününde "zamanın Galatasaray İkinci Başkanı Fatih Altaylı'ya saldıran" mafya şaibeli "başkan korumalarından" başlayarak alt alta örnekler ile, Şeref Tribünleri'nden kaldırılan "Şeref" sözünden sonra "Protokol" adının da silinmesini mi teklif edeyim?..
Kim bilir, belki de Gaziantep'te "sahte bilet satışı" ile başlayan olayların, "biber gazı" skandalıyla "saha içi faciasına dönüşmesindeki" sorumluların ve "özel olarak çıkarılan şiddet başta spor suçları ile ilgili kanunlara rağmen" görevlerini tam olarak yapmayan "kamu makam ve görevlilerinin" hazin panoramasını mı çizmem gerek?
Yoksa, "spor kulüplerinin gerilimden ve kaostan güç alan" başkan ve yöneticilerinin, teknik adamlarının bitmek tükenmek bilmeyen tahrik ve teşvikleri ile, "sayıları Kelaynak Kuşları gibi çok az kalan" Abdullah Kiğılı gibi "dostluk/karşılıklı saygı/spor etiği gibi" sporun "has kavramlarını hâlâ unutmamış ve yaşatmaya çabalayan" bir yöneticinin, "başkan vekili olduğu" kulübünün taraftarları ve seyircileri tarafından, kendi stadının tribünlerinde, sanal medyanın herkese ulaşan kanallarında "o son derece çirkin ve ayıp sözlerle" ne hâle düşürülüşüne isyan edişimi mi yazsam?..
Herkes seyrediyor, "Avrupa'daki maçlara kadar" uzanan "tonlarca sahte bilet basımı ve satımını", herkes seyrediyor, "protokol tribünlerine kimlerin, hem de aranmadan taranmadan girişini", herkes seyrediyor, "suç işleyenin yanında işlediği suçun nasıl kâr kaldığını", herkes seyrediyor, en sorumlu ve en yetkili olanların bile ateşteki kestaneleri kaldırmak için elini bile uzatmayarak, "başkası kaldırdın" diye bekleyişini; acaba bunları mı yazsam!..
Bitmedi, acaba, ülke "çok hassas ve kritik bir dönemden geçerken", en ufak bir provokasyonun, binlerce, on binlerce kişinin "toplu olduğu" ve "gerildiği" mahallerde "nelere mal olabileceğini düşünen yok mu bu ülkede" diye sormam mı gerek?..
Eeee, sayın ilgili ve yetkili bakanlarımız, valilerimiz, güvenlik güçlerimizin en tepelerinde oturan yöneticilerimiz, savcılarımız, hakimlerimiz, nerelerdesiniz?..
Dahası, "6222 sayılı kanunu çıkaran" Meclisimiz nerede, neden "çıkardığı kanuna sahip çıkmıyor?.."
Ey sevgili ve sayın Meclis Başkanım, "Kamer Genç'in bilinen ishâl-i kelâm hastalığından" çok daha önemsiz mi, böyle hassas bir ortam ve zamanda, "Sporda şiddeti önlemek için çıkarılan" ve "bütün Avrupa'ya örnek olan" kanununuza sahip çıkmak ve bu kanunu "süs diye çıkarıldı zanneden" sorumluları uyarmak?..