‘Köprüaltı'na çevrilen TV'ler!..

A -
A +

Spor, elbette yarışmadır, rekabettir ama... Spor, aynı zamanda sevgidir, saygıdır, barıştır, kardeşliktir, dostluktur, doğruluktur, dürüstlüktür, heyecandır, coşkudur, keyiftir, eğlencedir!.. Peki; pazar akşamları bir çok TV'mizin ekranına çıkan "spor programları, futbol programları" nedir? Bütün bir hafta boyu, okuyucunun eline geçen irili ufaklı çok gazetenin spor sayfaları nedir? Çoğu "yalan çıkan" haberlerle ve "bu haberlere dayanan" yorumlarla dolu "bu sayfalar" ve "bu ekranlar", gözlerini, "kulüplerinin renklerinde kanlar bürümüş" fanatik yöneticiler ile el ele, kucak kucağa, "karşılıklı birbirlerini kullandıkları" sonu olmayan bir yarışta, Türk insanına, Türk sporseverine, Türk futbolseverine ne veriyorlar?.. Kavga... Sevgisizlik... Saygısızlık... Kardeşi kardeşe düşürmeye, tribünleri "küfür" koroları hâline getirmeye, zaman zaman "kan akıtmaya kadar varan" düşmanlıklar oluşturmaya kadar uzanan, "köprüaltı üslûplu" bir reyting ve tiraj yarışı!.. Peki, buna karşılık, ne yapılıyor? "Şiddeti ve şikeyi önlemek için", sözüm ona "komisyonlar oluşturan, kanunlar çıkaran" benim devletimin yetkilileri de, "bu acı ve karanlık" tabloyu "sadece" izliyorlar ve de "arada bir" tutmadıkları, tutamadıkları sözleri yan yana getiren nutuklar atıyorlar; o kadar!.. "RTÜK" denilen "önemli" kuruluşumuz, TV spor ekranlarındaki, savcılarımız da "önlerinde kanun olduğu hâlde" gazetelerin spor sayfalarındaki "bu çirkin hâl ve gidişe" alkış tutmuyorlarsa bile, "ses çıkarmayarak" yeşil ışık yakıyorlarsa, işin sonunun nereye varacağını tahmin etmek, çok kolay değil mi? Bana açıkça sorabilirsiniz; ne "nereye kadar varacağı; daha varmadı mı?" Bunca yılın futbol yorumcusu, bunca yılın milli futbolcusu ve kaptanı, "futbol ekranında ve canlı yayında, sinkaflı sözler sarf edecek kadar" kendini kaybederse... Bunca yılın yorumcusu, eğitim seminerleri konuşmacısı, uluslararası hakem "futbol ekranında ve canlı yayında günün maçında 3 gol atmış bir futbolcuya, gerdek gecesi ile ilgili çok çirkin bir imâ taşıyan sorular soracak" hâle gelmişse ve bunca gafa, skandala rağmen "bu çığırından çıkmış" programlar, "aynı kahramanlar(!)" ve "aynı üslûp" ile yarışa devam ediyorlarsa, bunun daha "nereye varacağı kaldı mı?" Pazar geceleri, TV ekranları "sözüm ona futbol ve spor programları" ile dolup taşıyor!.. Gerçek ortada; çoğu "İsmail Dümbüllü'nün orta oyunu ile Hacivat'lı - Karagöz'lü gölge oyunumuzu" aratmıyor!.. Aslında "bunları yazarken", rahmetli Dümbüllü'ye de, orta oyunumuza da, Hacivat - Karagöz'e de "hakaret kastım yok"; hem de hiç yok!.. TV futbol programlarının çoğunun "seviye ve üslûbunu anlatmak" için, kullanacağım üslûbun seviyesini düşürmek istemediğimden, "bu örnekleri" verdim; yoksa, TV ekranlarında olanlar "çok ama çok düşük düzeyde!.." Bir defa, "konuşma ve tartışma adabını bilmeyen", onları izleyen on binlerce seyirciye "saygı duymadıklarını" ekrana "bazıları" sakalları "bir karış uzamış olarak çıkan", enselerinde "kirli yakaları" görülen, yakası, bağrı açık bu "ünlü(!)" kişiler, gençlerimize, çocuklarımıza "en kötü şekilde örnek olacak" kalitesiz bir tartışma gösterisiyle, "reyting avcılığı yapıyorlar!.." Birbirlerinin sözünü ne kadar fazla keserlerse, birbirlerine ne kadar daha çok hakaret ederlerse, program arkadaşlarını küçültecek ne kadar iğneli sözler sarf ederlerse, o kadar çok izleneceklerini sanıyorlar ya da çok daha tehlikelisi "öyle yönlendiriliyorlar!.." Yazıklar olsun!.. Sporu "o üslûp ile, o kelime ve cümlelerle" her pazar gecesi "kurşuna dizdiklerinin farkında olamayacak" kadar "spor nosyonundan uzak olan" bu kişilere bilmem ki, ne demem gerek? Yoo, eksik söyledim: "Daha" ne demem gerek?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.