Şampiyonluk oyunu!..

A -
A +

Gazetede, TV'de, yolda, kafede, lokantada "beni tanıyan / tanımayan" kime rastlasam soran çok oluyor; "Kim şampiyon olur?.."
"Zamanım yoksa" hemen "Ben kâhin miyim?" diyor, geçiştiriyorum.
Yok, "dostlar arası" bir sohbette sorulursa, bu defa "gerçek" düşüncemi anlatıyorum:
1 - Futbol bu, "bir takım rakamsal olarak şampiyonluğu garantilemeden" çıkıp da "Bu takım şampiyon olur" demem!..
2 - Ama "Kim daha şanslı" derseniz ona cevap veririm.
3 - Galatasaray daha şanslı, hem de epeyce daha şanslı!..
4 - Dört puan önde ve kalan beş maçın (Bu satırları yazarken Elazığspor maçına 8-10 saat var) üçünü kendi sahasında oynayacak.
5 - Galatasaray'ın bu fikstür avantajına, bir de "her maçına tam bir hafta dinlenerek çıkacağını" da ekleyin. Fenerbahçe tam tersine Avrupa ve Türkiye Kupaları'nda da "çok zor yarı final maçları oynayarak" ligin son 5 karşılaşmasını sonlandırmak durumunda!..
6 - Şu anda bile, Galatasaray "daha az yorgun", Fenerbahçeli futbolcular "ne kadar daha fazla yorgun olduklarını" zaten kendileri de anlatıyorlar!..
7 - Fenerbahçe'de Emre ve Sow gibi "çok önemli iki oyuncu" hâlâ sakat!..
8 - Fenerbahçe'nin Galatasaray'a karşı "bilinen psikolojik üstünlüğü", iki yıldır "kalmadı gibi", zira hem futbolda ve hem de mesela basketbolda "sarı-kırmızılı" takımlar, "hocaları dahil" toptan yenilendi ve Fenerbahçe'ye karşı puan cetvellerinde de, maçlarda da "dengeyi kurup" hatta öne geçtiler; futbolda "Süper Kupa'yı alma, Saracoğlu Stadı'ndan şampiyonlukla çıkma ve tur atma" gibi gerçekler, neyin ne olduğunu ortaya koyuyor!..
9 - "Gitti" denilen maçlarda sarı-kırmızılı futbolcuların "herkesi şaşırtan geri dönüşleri" artık "sıradan" hâle geldi!..
10 - Real Madrid önünde ikinci yarıda oynanan futbolla bugün Türkiye'de Galatasaray'ın "kazanmayacağı, hatta farklı kazanmayacağı" bir maç yok!..
11 - Ama "bütün bunlar" Galatasaray'ın "şampiyonluğu mutlaka kazanacağı anlamına gelmez"; geçen sezon "ligin son maçlarında ve son 3 dakikada iki ayrı karşılaşmada değişen skorlar" ile Manchester United'in şampiyonluğu "inanılmaz" bir şekilde nasıl kaybettiğini unutmayalım; futbol işte böyle bir oyundur!..
12 - "Saha dışından gelecek etkilerden hiç söz etmiyorum", ama bence "işin yarısı" da "o tarafta!.."
Ve işte onun için "böyle" bir tabloda "Fenerbahçe şanslı" diyenlere, diyebilenlere de "Herhalde benim bilmediğim  bazı başka bildikleri var" demekten öteye de "söyleyecek" başka bir sözüm yok!..
 

Bir mesajım var!..

Sevgili Mehmet, Hürriyet Gazetesi'nde dünkü yazında "eksik olma" hepimize ders vermişsin; "Bal gibi gol" demişsin, "Jaap Uilenberg kriterlerinin ne olduğunu" anlatmışsın!..
Buraya kadar "yazıp söylediklerine bazı yönlerden bir çok itiraz olabilir", mesela ben de "bazılarına itiraz edebilirim"; onlar bir yana, diyelim ki; "Her yazdığın cümle kelime kelime doğru!.."
Amma, yazını sonlandırdığın cümlelere bak:
"Bu yazıya itiraz gelecek biliyorum. Öncelikle 'Ama şu maçta da bu olmuştu, niye böyle karar verilmedi' denecek. Bunu söyleyenler de haklı olabilir tabii ki. Ama amacım, o maçla bu maç arasındaki farklılığı dile getirmek ya da standart aramak değil. Ne yazık ki hakem kararlarında standart yok. Tamam, ama itiraf edin, kuralları bilmeden hakem infaz ediyoruz."
İşte itirazım, "anlayışının anlatılmasının böyle olmasına!.."
Bu cümleler tam bir "tecahül-ü ârifane (Bildiği hâlde bilmez görünme)" paragrafı!..
Herkes biliyor ki, "hakem kararlarındaki bu standartsızlık, çok büyük çoğunlukla büyükleri korumak ve kollamak için" azıyla bilinçli, çoğuyla bilinçaltı olarak kullanılan bir çark ve hatta "büyükler arasında bile sürdürülen" bir "sistemsizlik sistemi!.."
"Bilmeden infaz yapılıyor" nitelemen, belki "kahvehane sohbetleri için geçerlidir" ama, "hele" internet devrinde "Federasyonun müsabaka / hakem / disiplin talimatlarına kolaylıkla ulaşılırken" ve "Jaap Uilenberg kriterlerini" emir kabul eden Federasyon'un, teknik adamları, Hollanda başta hiçbir Avrupa ülkesinde görülmeyen bir şekilde "sustalı maymuna çevirmek isteyen" devre arasını talimatı da "TFF Resmi Sitesi'nde" birkaç tıklama ile bulabilirken, "işini ciddiye alan" hiçbir spor yazarı ve yorumcusu için geçerli değildir!..
"Geçerli" ve "aslolan" senin "standartsızlık" dediğin "ana hastalıktır" ve de bu hastalığın "nalıncı keseri gibi" hep büyük çoğunlukla "büyükler lehine" işlemesidir!..
Şimdi soruyorum sana sevgili Mehmet, elini vicdanına koy ve cevap ver:
"3 gün ara ile Fenerbahçe - Eskişehirspor maçlarında Alper'in attığı ve sarı kart da görerek sayılmayan golü ile Mehmet Topal'ın attığı ve senin 'Bal gibi gol' dediğin sayılan golü", tam tersine, "Mehmet Topal atsa ve sarı kart görerek sayılmasa, üç gün sonra da Alper atsa ve sayılsa", spor basınımızda Bülent Yıldırım ve Yunus Yıldırım ne hâle getirilirdi ve de "Bu hakemler, Fırat Aydınus'lar, Halis Özkahya'lar durumuna düşürülmez miydi?.."
Senin "infaz" dediğin şeyler, "ancak" o zaman yapılmaz mıydı?..
Demek ki, hakemlerin infazı, "verdikleri ya da vermedikleri kararlardan çok" ve asıl "hangi takımların lehine veriliyor, ya da verilmiyor" üzerine kurgulanıyor; sen bizlere "o neden goldü, bu hoca neden tribüne gönderildi" dersi vermek yerine, "ülkenin en büyük gazetesinin spor müdürü olarak", medyanın "bu çifte standardı üzerine dersler versene!.."
Bize lâzım olan işte "asıl" o!..
 

Kahvaltılık olay!..

Sevgili Ercan Güven "Fenerbahçe - Eskişehirspor maçında bıçaklanan gencin dayısının TV'deki açıklamalarına" çok şaşırmış!..
Diyor ki, yazısında; "Fenerbahçe'nin Eskişehirspor'la oynadığı maçta (bir tanesi belgeli, diğeri ortada yok) iki kişi bıçakla yaralanmış... Bir kişi olsa ne yazar... Feci bir şey tabi. Mutlaka yaptırımları olacak. Belli ki, Fenerbahçe'nin başı çok ağrıyacak. Lakin işin ilginç yanı, programa bağlanan 16 yaşındaki yaralı çocuğun dayısı Rafet... Yağlı güreş yapıyor sanki!
Olaydaki şüphe perdesini aralayacağı, yeğenin durumunu anlatacağı yerde, medya mağdurunu oynayarak şüphenin üzerine bir perde daha çekti dayı. Hem de çeneyle... Kadrosunda Ahmet Çakar, Rasim Ozan Kütahyalı, Sinan Engin gibi sözlü tartışmaların yenilmez kahramanlarını barındıran Derin Futbol programını hallaç pamuğu gibi attı, laf kalabalığı ile mat etti, hatta birbirine düşürdü adam.
Stüdyodakiler Rafet'i bıraktı birbirlerine bağırmaya başladı bir ara!.. Yeğeni yaralı... Neden suçluların cezalandırılmasını istemiyor, neden şikâyet etmek yerine olayın üstünü örtmeye çalışıyor, neden bıçaklamanın stat dışında olabileceğinin altını çiziyor anlaşılamadığı gibi, normalde sıkıştırıp ağzından laf almaya çalışacak stüdyo ekibini ters / yüz edip konuşturmayarak arkasında soru işaretleri bıraktı ve yayından gitti. Esrarengiz bir durum."
Bugüne kadar "tribünlerdeki bıçaklamalarda", takımlara gelen cezaların örnekleri ortada iken, dua et ki sevgili Ercan, o dayı "Sabah kahvaltı ediyorduk, yere düşen çatalımı almak isterken, elimdeki bıçak kazara yeğenimi yaraladı, tentürdiyot sürmüş, bantlamıştık, maç kalabalığının arasında bant düşmüş ve yara kanamış olmalı" demedi, asıl o zaman şaşıracaktın, bu söyledikleri ne ki?..
Sevgili Ercan, burası Türkiye, "Olmaz, olmaz" deme, "Olmaz, olmaz!.."
Sen şimdi, Federasyon ne yapıyor ona bak; "asıl" şaşıracağımız onların ne yapıp, ne yapmadığı; yoksa ona da mı şaşırmayacak hâle geldik, artık?..
 

Müthiş!..

Türk Milli Takımı'nın Hocası Abdullah Avcı ile ilgili olarak şimdiye kadar okuduğum "en iyi" değerlendirmeyi Galatasaray eski futbolcusu Cevad Prekazi yapmış, Levent Özçelik'e:
"Çok iyi bir milli takım kadrosunu değerlendiremedi. Ama iyi giyiniyor!" demiş.
 

Taylan!..

"Alt yapı" şampiyonu Bucaspor'da 18 yaşında bir oyuncu var; Taylan!..
İzmir'de ona emeği geçen hocaların "Salih'ten de iyi olabilir" dediği bir orta saha oyuncusu!..
Galatasaray'ın istediği, Beşiktaş'ın talip olduğu ama Fenerbahçe'nin kaptığı Salih'ten sonra, şimdi gözler gene Bucaspor'da; "Taylan kime gidecek?.."
Gazetelere göre, kulüp başkanı Mehmet Bektur; "Öncelik Galatasaray'ın ve Fatih Terim'in, onlara söz verdim" diyormuş ama Galatasaray "Çileklerle uğraşırken", Taylan "Hasan almaz, basan alır" mezadına düşebilir!..
Bakalım ne olacak?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.