2. Özhan Canaydın!..

İnanıyorum ve biliyorum ki; "yeni" Özhan Canaydın yönetimi başarılı olacaktır!.. Zira, Özhan Canaydın "dostunu düşmanını tanımış", kendi yönetimi içinde "ayak sürüyenleri" ayıklamış, "hatalarını görmüş", onurlu, gururlu bir insan olarak, Galatasaray Genel Kurulu'nun kendisine verdiği "ikinci şansı çok iyi kullanması gerektiğini anlamış" bir "Başkan" olarak "görevi", büyük hatalar yapan, hemen hemen herkesi küstüren ve kıran, verdiği "önemli sözleri tutamamış" ve bu sebeple "büyük destek kaybetmiş" bir başkandan, "Birinci" Özhan Canaydın'dan devralmıştır!.. Ve çok açıktır ki; Özhan Canaydın'a seçimi, karşısındaki rakibin "Mehmet Cansun olması" kazandırmıştır! Özhan Canaydın'ın "yeni dönemde" önemli avantajları vardır: Bunların başında "Fatih Terim'in imparatorluğunun sona ermesi" gelmektedir! "Başarısız olan" ve "başarısız oldukça" daha büyük başarısızlıklara yelken açacak yanlışları ve hataları "art arda dizen" Terim'in ayrılması ile, Canaydın büyük ölçüde rahatlamıştır; "artık" takımın başında "başarılı olursa kalacak, başarısız olursa gidecek teknik adamlar dönemi" başlamıştır ve zaten "doğru olanın da bu olduğu" açıkça ortaya çıkmıştır!.. Canaydın'ın "asıl büyük kozu" Ergun Gürsoy'dur ve "futbolu ona emanet etmek" suretiyle, taraftara güven ve "iyi transferlerle iyi bir takım kurma" ümit ve beklentilerine cevap verecek yolu açmıştır! Artık Galatasaray "2-300 bin dolar için" geleceğin "büyük" yıldızlarını "büyük" rakiplerine kaptırmayacaktır! "Birinci" Canaydın döneminde, "futbolu emanet ettiği" Fatih Terim "yükü kaldıramamış", bir zamanlar Terim'den herkesin ortasında "Sizi kim tanırdı, sizi ben meşhur ettim" lâfını işiten Ali Dürüst'ün "donukluğu" da, futboldaki "başarısız" dönemin bir başka sebebi olmuştur! Şimdi Gürsoy - Hagi ikilisi, hem tribünlerde, hem TV ekranlarında ve spor sayfalarında "Galatasaray'ın kaybettiği ağırlığın ve sempatinin geri getirilmesinde" hızlı adımlar atacaklardır! Hagi, Özhan Canaydın'ın en büyük kozlarından biri olacaktır! Tribünlerde estirilen "aleyhindeki öfke rüzgârının hızı kesilecek" ve hepsinden öte "başarıya aç bir hoca", başarı için elinden geleni ardına koymayacaktır! Tıpkı, "kulüp antrenörlüğünün ilk denemelerinde büyük başarısızlıklara uğramış olan" ama "sonradan" Türk futboluna "çok büyük başarıları hediye eden" Fatih Terim gibi... Hagi hırs doludur, bilgi doludur, "yenilgiyi kabul etmez", Türk futbolunu da, dünya futbolunu da çok iyi tanır ve hepsinden ötesi "öğreticidir!" Galatasaraylı futbolcularla "tek tek ilgilenecek", eksik olan taraflarını "tamamlatmak için" özel idmanlar yaptıracaktır! Hagi, "kalıcı" olursa, mesela her maçta 2-3, bazı maçlarda 5-10 defa "kaleciyle karşı karşıya kalıp gol kaçıran" Bratu'nun, bir süre sonra "yakaladığı fırsatların önemli bir bölümünü" ağlara göndereceğini göreceğiz! Prates'in atışları haricinde, "duran toplarla gol yapabilmenin" Galatasaray'da da "mümkün olabileceğini" anlayacağız; "9-10 kornerden hiç olmazsa bir - ikisinin golle sonuçlanması için" sürekli çalışmaların yapıldığını izleyeceğiz! Takımda "istikrarlı bir iskeletin kurulma ve eldeki malzemeye göre tespit edilecek bir sistemin oturma sürecini" yaşayacağız! Ama... Dedim ya; "kalıcı olursa!.." Görüyorum ki, "Lucescu gönderilip yerine Terim getirildiğinde" Terim aleyhine başlatılan ve ayrılana kadar sürdürülen kampanyaya benzer bir kampanya "Hagi için" de ve hemen sahneye kondu!.. Ne var ki, Terim "başarılı" bir Lucescu döneminden sonra gelmişti ve "eleştirilerde bir yere kadar haklılık payı vardı!" Hagi, "son derece başarısız" evet "fevkâlade başarısız" bir Terim döneminden sonra göreve geldi; hemen başlatılan eleştirilerin "en azından" akıl ve mantık yönünden "hiçbir haklılığı yok!" Sadece "duygusal", sadece "öfkenin eseri" ve sadece "Benim dediğim olmadı" kızgınlığının sonucu!.. Meramın "üzüm yemek değil, bekçi dövmek olduğu" ortada!.. Yazık!..