3'ünde ümit var ya 2'sinde?..

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nde "1960'tan sonra Cumhurbaşkanı seçimlerinin çoğu sancılı olmuştur"; tartışmalar, kavgalar, "O olsun, bu olsun" kampanyaları, Meclis'te, "seçilemeyeceği bilinen" adaylarla yapılan seçimler, bitmek bilmeyen ve sonuç alınamayan turlar, "cumhurbaşkansız geçen" aylar ve aylar!.. İşte "bu krizli dönemlerden birinde", Çankaya Köşkü için "üzerinde ittifak edilen bir aday bulunamadığı" bir süreçte, "Görevi biten Cumhurbaşkanı'nın görev süresini bir yıl uzatalım, bu bir yıl içinde de uzlaşma sağlanacak bir aday bulalım" önerisi ortaya atılmış ve bu öneri taraftar da bulmuştu, o zaman CHP'nin lideri olan İsmet İnönü de bu öneriye "Evet" derse, Cevdet Sunay'ın "görev süresi" Meclis'te "bir yıl uzatılacaktı!.." Öneri İsmet Paşa'ya götürüldü; onun cevabı şu oldu: "Görev süresi uzatılırsa ne yapacak Sunay Paşa, bugüne kadar yaptığını, ben bu öneriyi desteklemem!.." Sunay'ın görev süresini uzatma önerisi, Meclis'te yeterli oyu bulamadı, aylar sonra "Fahri Korutürk bulundu" ve cumhurbaşkanı oldu!.. Bütün bunları neden yazdım?.. Yeni sezon "eli kulağında" açıldı, açılıyor!.. Bursaspor'un hocası Ertuğrul Sağlam, "geçen sezonu şampiyon olarak kapayan" bir teknik adam!.. Bütün Bursalılar arkasında, Türkiye'de de milyonlarca güveneni, inananı, sempatizanı var!.. Trabzonspor'da Şenol Güneş, "geçen sezonun sonlarında göreve gelmesine rağmen" Türkiye Kupası'nı müzesine götüren ve bu yıl da "transferi kendisi yapan" bir hoca; bütün Trabzonlular arkasında, destek, sevgi, saygı 10 üzerinden en az 9!.. Beşiktaş, "Schuster gibi" bir hoca ve "flaş transferler" ile sezona giriyor; yönetim ümitli, taraftar heyecanlı ve coşkulu, futbolcular açılan yeni sayfasının farkında!.. İyi de ya Fenerbahçe ve Galatasaray?!.. İşte "onların durumu", tam da "Fahri Korutürk bulunana kadar" Türkiye'nin yaşadığı "cumhurbaşkanlığı krizinin zirve yaptığı" sürece benziyor!.. Fenerbahçe'de Aykut Kocaman tam bir soru işareti; Oğuz Çetin ve Rıdvan Dilmen olayların hatırlayanlar için, "Aykut onlar kadar futbolcu da değil, onlar kadar popülaritesi de, ünü de yok, koca Fenerbahçe'yi nasıl yönetecek, Brezilya klânına nasıl söz geçirecek, Aziz Başkan'ın futbol ve soyunma odası tutkusunu nasıl kıracak" sorularının cevabı "şu an için" yok!.. Dahası, "hem de iki şampiyonluk, iki de ikincilik almış, bu iki sezonda da şampiyonlukları son maçlarda şanssız bir şekilde kaçırmış ama Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını kazanmış" bir Daum'un "ipe çekiliş şekli", Aykut Kocaman'ın başında "Demokles'in kılıcı gibi" sallanıp durmayacak mı?.. Dahası, başarısız birkaç sonuçta ki, her hocanın ve takımın başına gelebilecek bir olaydır, "Aykut Kocaman'ın hocalıktaki kariyeri, karizması tartışılmaya başlamayacak mı?.." Dahası, "az" konuşarak "maske takmış, donuk bir yüz ifadesi" ile kulübenin kenarında durarak bugüne kadar "işi idare eden" Aykut Kocaman'ın, Fenerbahçe Teknik Direktörlüğü'nde "aynı mahareti göstermesi" ne kadar mümkün?.. Bütün bu soruların ve hatta onlarca dahasının cevaplarını yaşayıp, görerek alacağız!.. Bu gerçeklere karşı, bir de "duygusal" sorumuz var; "Türk antrenörlüğü için", Aykut Kocaman'ın "başarılı olması" milyonların dileği, bu dileğe katılmamak mümkün mü?.. Galatasaray'da Rijkaard ise, işte tam da İsmet Paşa'nın "Ne yapacak bir yıl daha, bugüne kadar yaptı ise onu" sözüne tam da uygun bir örnek!.. Futbolcularına karşı "iletişim fukarası" ve "pedagoji cahili", takımda "disiplin yoksulu", kulüpte "sporcularını, kendini kurtarmak için bir dakika bile düşünmeden taraftarın önüne koyan" bir hoca!.. Hiçbir hocaya yakışmayacak ama kendisine "çok yakışan" bir tutumla, "kalitesiz" diye nitelediği, Türk Futbol Tarihi'nin "en pahalı, en derinlikli ve en yıldızı bol" ekibini "ancak birkaç futbolcu ile takviye ederek yeni sezona sürmek zorunda olduğunu" düşünemeyen ve "yöneticiliğin temel ilkelerinden birini pas pas eden" bir zat!.. Böylece, "futbolcularına inanmayan, güvenmeyen bir hoca" profili çizen ve futbolcularının da, "artık" ona "inanmamak ve güvenmemekte çok haklı oldukları" bir kişi!.. Sezon başının fırtına kadrosundan "sezon sonunda" Arda'dan, Elano'ya kadar bir tanecik "ayakta kalabilen" futbolcu bırakmayan, hepsini darmadağın eden, takımdaki arkadaşlık - sevgi - saygı duygularını bitiren bir teknik adam!.. Taraftarlar başta herkesin sorguladığı ve "acaba" dediği bir Rijkaard!.. Sezona girilirken sarı - kırmızılı camiada cevap aranan soru şu; "Bu hoca, ne yapacak Galatasaray'da ve ne yapacak Galatasaray, onunla?.." Ümitli olan var mı?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.