4. Kuvvet'siz!..

Hep onlar soracak değil ya, bugün de benim sevgili okurlarıma üç sorum olacak!.. İşte birincisi; ama önce bir girizgâh... Bir gazetenin, hem de "ülkenin en büyük ve en iddialı gazetelerinden birinin" genel yayın müdürüsünüz. Önünüze 4 tane "polislik ve adliyelik" haber geliyor.. Birinin kahramanı, Koray Büyükasar!.. Tanıdınız mı? Yoooo!.. Gazetenin önündeki caddeye çıksanız ve oradan geçen yüz kişiyi çevirip sorsanız, acaba tanıyan çıkar mı? Kimbilir belki, "spor lotoyu tek başına bilen talihli gibi" bir tane ya çıkar, ya çıkmaz!.. Öteki haberin kahramanı; M.Ali Yavuz!.. Onu tanıdınız mı? Nerdeeee!.. Başında olduğunuz gazetenin önüne çıkıp, 100 kişiyi çevirseniz, onu tanıyan, bu defa "spor loto talihlisi gibi biri" bile çıkmaz! Peki, üçüncü haberin kahramanı; Kubilây Uygun? Hımmm... Bakın onu "bir yerlerden hatırlıyor" olabilirsiniz. Gazetenin kapısının önünden geçen 100 kişiden birkaç tanesi de "Hani şu durmadan parti değiştiren milletvekili değil miydi?" diye size sorabilir! İşte, dördüncü haberin kahramanı da geliyor, Mahmut Uslu!.. Oooo!.. Hemen hemen her hafta 3-5 TV'de arzı endam eden, gazetelerin spor sayfalarında 3-5 günde bir "çok iddialı ve sert sözler eden" bu Fenerbahçeli yöneticiyi kim tanımaz!.. Şimdi... Gazetenizin "birinci sayfasını hazırlıyorsunuz", birinci sayfanın da en tepesineki, "polislik ve adliyelik olmuş kahramanlarımızın haberlerinden derlenmiş" bizim gazeteci deyimimizle bir "sür manşet" yerleştireceksiniz ve başlığı da "Suçstar" olarak atacaksınız; adı üstünde "star"; en başa kimi koyarsınız? Elbette, "en çok tanınanı", aslında bu dörtlü içinde "star" nitelemesini "tek hak edeni" koymaz mısınız; yani Mahmut Uslu'yu!.. Hadi canım siz de... Bir de "koca bir gazetenin genel yayın müdürlüğü koltuğuna oturmuşsunuz"; hiç böyle yapılır mı? Alt başlığa koyduğunuz gibi "Suça en uzak ve örnek olması beklenen Türkiye'nin kalbur üstü üç siması 'yüz kızartıcı' suç şoku yaşadı" derken, "dördüncüyü" ve "asıl starı", asıl "kalbur üstü olanı" iç sayfalarda saklamazsanız, size nasıl "büyük gazeteci" denir ve nasıl "büyük bir gazetenin genel yayın müdürlüğü koltuğunda oturabilirsiniz?" Zira, "hiç tanımadığınız" Koray Büyükasar bir "Beşiktaş yöneticisi", M.Ali Yavuz "bir emniyet müdür yardımcısı", Kubilay Uygun da "bir eski milletvekilidir"; elhâk bunlar, "kimseler tanımasa" da "star" olarak "birinci sayfanın sür manşetinde" hem de "suçstar" olarak değerlendirilebilir!.. Ama, "bu dörtlünün tek starı olan" Mahmut Uslu öyle mi? O "Fenerbahçe yöneticisidir" ve onunla ilgili haber "ayrılarak", hem de "iç sayfalarda" geçiştirilmelidir! "Böyle" bire sür manşette yer almak için "gerçekten star olmak, kalbur üstü olmak" ve de "polislik, adliyelik olmak" yetmez, "böyle" bir "sür manşete girebilmek için" en önemli ve belki de "tek" şart, "Fenerbahçe yöneticisi olmamaktır, evet; Fenerbahçe yöneticisi ol - ma - mak - tır!." Ve... "Tarafsız medya" işte "ancak" böyle olunur! Bilmem, anlatabildim mi? Bu girizgâhtan sonra, gelelim "ilk" sorumuza: Sevgili okurlarım, acaba içinizde "samimiyetle" medyamızın "inandırıcı ve güven verici olduğuna" inananınız var mı? Şimdi de "ikinci" soru: "Statlarındaki atletizm pistleri sökülerek yerlerine futbol seyircisi için tribün yapılan" bir kente, "bu rezaleti" seyreden, izin veren, "bu statların ve sporun sahibi ve yöneticisi olan" spor teşkilatının bulunduğu bir ülkeye, Uluslararası Olimpiyat Komitesi, "olimpiyat verir mi, vermez mi?" Ve de... Üçüncüsü: Günlerdir, spor sayfalarımız ve spor ekranlarımız Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın "çok büyük" transferlerinden söz ediyor; Alex'ten Del Bosque'ye kadar; Galatasaray'daki "transfer fiyaskolarını" da haber ve yorumlarıyla verip duruyor!.. Pazartesi sabahı TV'lerde "ekonomi haberleri"nin altında "Borsa'daki hisse senetleri" bandında durum: Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın hisse senetleri tepe aşağı... Galatasaray'ınki, yükseliyor!.. Söyleyin bana sevgili okurlarım bu işte bir gariplik var, ama ne? Bütün okuyucularıma sevgi ve saygılarımı sunarım!..