' Levent Nazifoğlu, hem hakem hatalarından yakınıyor, hem de uyarılarına rağmen bunların devam ettiğini… Demek ki, yönetici olarak sizi ciddiye alan yok! '
Şu sözlere bakın; “Ben artık hakem hatalarının kasıtlı olduğuna inanmaya başladım. Bunlar hata olmaktan çıktı. Medyada Galatasaray temsilcileri az derecede var. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Bunları spor müdürleri ile konuştuğumda ‘Çok haklısınız’ diyorlar ama bir şey değişmiyor. Tıpkı hakemlerde olduğu gibi. Artık hakem hatalarının kasıtlı olduğuna inanmaya başladım. Bunlar hata olmaktan çıktı. Pozisyonlar çok net. Bundan sonra daha sert davranacağız, bunu söyleyebilirim. Ortamı germemek için hafiften dokundurarak bugünlere geldik ancak hiçbir şey değişmiyor. Bu kadar mı denk gelir? Hep bizim aleyhimize, rakiplerimizin lehine. Artık burada hatadan çok başka şeyler olduğunu da düşünüyorum.”
Kim söylüyor, bu sözleri; Galatasaray futbolunu resmi olarak yöneten kişi, Levent Nazifoğlu!..
Madde / 1; “Medyada Galatasaray temsilcileri az derecede var” ne demek?..
Basındaki “Galatasaraylı olarak tanınan” gazetecilere, yorumculara, spor yazarlarına “Galatasaray temsilcisi” olarak baktığını söyleyen “bu yöneticiye gereken cevabı verecek” kimler var, merakla bakıyorum gazete sayfalarına ve TV ekranlarına!..
Bir gazeteciye, bir yorumcuya, bir spor yazarına “bundan daha büyük hakaret” nasıl olabilir; nerede insaf, izan ve vicdan, ey Nazifoğlu!..
Ben kendimi bildim bileli, Galatasaraylıyım ve de 61 yıldır spor yazıp gelen bir gazeteciyim, ama “hiçbir zaman basında Galatasaray temsilcisi olmadım” ve de “olmam!..”
Sen ne demek istiyorsun, “ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu”; bak, “eğer Galatasaray futbolunun resmi yöneticisi isen” ki, öyle görünüyor, sana derim ki; “Önce aynaya bak, sonra başkanın baksın ve de yönetici arkadaşların baksın”, eğer “dediğin gibi” Galatasaray’a bir haksızlık yapılıyorsa, “bunun sorumlusu” sizlersiniz, sizler!..
Ortada “basketboldan, futbola kadar” gözde ve kamuoyunu etkileyen ne kadar spor branşı varsa hepsinde “ağlıyor, sızlıyor, bağırıyor” hatta “Şöyle yaparız, böyle yaparız” açıklamaları yapıyor, ama, “işte zatıâlinizin sözlü itirafınıza göre” haksızlıklar devam ediyor, çırpınıyor, çırpındıkça da batıyorsunuz!..
Bu ne demektir; bu şu demektir; evet, Galatasaray “ülkenin en büyük kulüplerinden ve camialarından biridir” ama, “yöneticilerinin sözlerini, yakınmalarını, uyarılarını pek ciddiye alan yoktur!..”
İşte, açıklamanızın, “düşünmeden, tartmadan” ve de “sözlerinizin nereye gideceğini hesaplamadan” yaptığınız açıklamalardan çıkan ikinci sonuç, yani “Madde / 2” de budur!..
Bu arada bakınız, bir örnek de ben vereyim; Fenerbahçe maçında “o çok kızdığınız” Cüneyt Çakır, eğer “acımayıp” göstermesi gereken sarı kartları çıkarsa, “en az 3 futbolcunuz” Bursaspor maçında oynayamayacak ve de belki de “Galatasaray, Bursaspor’u yenemeyerek”, sizleri tam bir kaosun içinde bırakacaktı!..
Seyredin o maçın kasetini, iyi seyredin, bakın hakem, kaç futbolcunuzun “görmesi gereken kartları göstermemiş” ve onları “ikinci, hatta doğrudan kırmızı kartlarla soyunma odasına göndermemiş”; göreceksiniz!..
Aslında Cüneyt Çakır’a teşekkür etmeniz gerek; açıklamalarınıza cevap olacak “Madde / 3” de işte bu!..
Bakınız Levent Nazifoğlu Beyefendi, Sayın Başkanınız kendini “ishal-i kelâmdan kurtardı”; anlaşılıyor ki, “bu hastalık” size sirayet etti, dikkat; bu da “Madde / 4!..”