Galatasaray'ın Telaviv'de Maccabi karşısındaki 97-81'lik hezimetinden sonra, Fenerbahçe de Barcelona'ya İspanya'da 93-73 mağlup oldu!..
Galatasaray, "çok zaman olduğu gibi" Maccabi önünde "üst üste 17 tane 3'lük atışta 0 (Evet yazı ile de sıfır) çekmesine rağmen" maç boyu "basketbol yerine sallabol oynamaya" devam etti ve hezimete uğradı.
Ama Fenerbahçe, başındaki Obradoviç gibi "dünya çapında" bir koça rağmen, Barcelona'da "ne sallabol oynayabildi, ne basketbol!.."
Neden bu duruma düştük ve düşmeye devam ediyoruz?..
Maalesef, "işte onca harcanan paraya, onca büyük hocalara, onca seyirciye, onca ilgiye rağmen" durum çok açık; Dünya Şampiyonası finallerine bile, senden önce davet edilmeyi hak edenlerin reddettiği ilkeli bir tabloda, "parayı bastırıp gitmeyi marifet ve de övünme fırsatı sayan" bir anlayışın Türk Basketbolu'nu yıllar yılı pençesi altına almasıdır; bu "nedenin cevabı!.."
Basketbol camiasına bakıyorsunuz; "bu sistemden nemalananlar hariç", ne destekleyeni, ne seveni var; hatta "nefret derecesinde" karşı olanlar çoğunlukta!..
Peki, "nasıl hâlâ Federasyonun başında?.."
"Yeni gelen" genç Spor Bakanı'nı doğal olarak hariç tutuyorum, "onun ne yapacağını yaşayıp göreceğiz"; ama "ondan öncekilerdir", bu zihniyetin kalıcılığını sağlayan ve de bu zihniyetin uygulayıcısının Türk Basketbolu'nu içine düşürdüğü uçurumu görmeyen!..
Naklen yayın sisteminden, Kulüpler Birliği uygulamasının basketbola sokulmamasına, maç naklen yayınlarında görev alanların seçiminden, dış gezilere götürülecek basketbol yazar ve yorumcularının tespitine, dahası "dağıtılan primlerin" hesabının açık açık verilmemesine, basketbol genel kurullarında "sağlıksız delege seçimi" sisteminden, açıkça "Ben seni seçerim, sen de beni seçeceksin" senaryolarına kadar, basketbol camiasının büyük çoğunluğunun "doğru olduğuna dair yemin bile edebileceği" onca iddia ortada iken, "bunlara seyirci kalan" bir spor teşkilatının, "bu tablodaki sorumluluk payı" da artık sorgulanmalıdır!..
Kimse bana "Efendim, işte federasyon özerk" masalını anlatmasın; taaa "özerk federasyon döneminin başlamasından beri" federasyonların "ne menem özerk olduklarını" çok iyi biliyoruz!..
"İstenmeyen" anında gider, "istenen" istediği kadar kalır; "bu sistemi" bilmeyen de yoktur!..
Çözüm, gitmelerinde!..
Galatasaray, Sneijder'den "onun kıratında verim almak istiyorsa", Mancini, Hollandalı'yı, Fatih Terim'in Arda'yı oynattığı gibi, "forvet arkası serbest adam" olarak oynatmalıdır!..
Fatih Terim, "böyle oynatamayacağını bildiği için", Ünal Aysal'ın "Hollandalı çileği transfer etmesinden" memnun olmamıştı ve "Başkanla Hoca arasına 'saha içi' ilk karakedi de bu sebeple girmişti!.."
Hollandalı, "serbest adam gibi oynayacağı" bir tertip ve taktik içinde sahaya çıkarılmadığı sürece "mutlu olmayacak", dahası "maç içinde kendi kendine o görevi verdiğinde" de, bu defa kenarda Mancini "mutsuz" olacak, "saha içi hesaplar" şaşacaktır!..
Sneijder'in haftalardır "verimsiz oyununun ana sebebi" ortada olduğu hâlde, takımın başındaki teknik adam, bu probleme bir türlü çözüm bulamamaktadır!..
Drogba büyüsü bozulmuştur, Sneijder sihiri de zaten "5-6 maç hariç" hep bozuk olduğu için, Galatasaray "bu ikiliden sezon sonunda kurtulmalı", yerlerine "takım / tertip / taktik uyumu sağlayacak" transferler yapılmalıdır!..
Son kullanma tarihi!..
Fenerbahçe Yönetimi, "basını hedef alan" bir bildiri daha yayınladı!. Genel anlamıyla, bugüne kadar çok defa yapıldığı gibi, "hür yorum" hakkını "sadece kendi renkleri ve özellikle Başkanı lehine kullanıldığında kabul eden", ama "böyle olmayınca" açık açık değerlendirmeyi, "ne demekse" götürüp "futbol ahlâkına" bağlamayı marifet sayan, hatta zaman zaman işi "tehdide kadar" vardıran "kulüpçü" bir anlayışa, artık alıştık!..
Ama bildiride, "asıl" Fenerbahçe'nin ve özellikle Aziz Yıldırım'ın "yılmaz savunuculuğu etiketi için" TV ekranlarında ve de spor sayfalarında "durup dinlenmeden" yarışanların bazılarına da "tokadın da ötesinde yumruk gibi" bir paragraf vardı:
"Ayrıca Fenerbahçeli olmayı Başkanımız Aziz Yıldırım'a yakın olabildiği dönemlerle sınırlayıp şu sıralarda bu konumlarından uzaklaştırılanlar ve mevcut husumetlerini, Fenerbahçe değerlerine dil uzatarak sergileyenlerin; Fenerbahçe camiası tarafından yakından ve dikkatle takip edildiği konusunu da kamuoyuyla paylaşırız."
"Birileri" bu cümleleri hak ettiler mi; hem de nasıl ettiler; "geriye dönüp 10-15 yıldır, "Son kullanma tarihiniz geçti" diye, "Aziz Başkan'ın kapının önüne koyduğu", nice anlı ve de şanlı yönetici, gazeteci, spor yazarı ve yorumcusu varken, "ders almayıp", hatta Fenerbahçe'nin de değil, "Aziz Başkan'ın basın badyguardlığına soyunanlar" için en sonunda "verilen ödül" işte budur!..
Sizler, TV ekranlarında ve gazete sayfalarında "istediğiniz kadar" çırpının, "Fenerbahçe takımının hakemler tarafından yenildiğine inandığınız haklarını çığlık çığlığa ortaya koyarken", Fenerbahçe'nin rakiplerinin "aynı şekilde yenen haklarını görmezlikten geliniz", hatta "tersine çevirmeye kalkınız", böylece "yorumculuğa da ihanet ediniz"; hiç bir işe yaramaz, iş işten geçti ve "Başkan'ın yevmiye defterinden düştünüz!.."
"Bu duruma düşmemek isteyen" herkese ders olsun!..
Bir hafta sonu mesajı!..
Milli maç gecesi, dostlarıyla "keyfetmek ve kafa çekmek için" içinde "30-40 kişi olduğunu" yazdığın bir restorana gidenlerin "TV'deki milli maç naklen yayını ile ilgilenmemeleri normaldir" ama, "bu tabloya bakıp 'Artık kimseler milli maçla ilgilenmiyor' kanısına vararak, 'Ben bile ilgilenmedim' demek", ne kadar normal?..
Eğer "sadece bir-iki dakika ilgilenip, ekrana baksa idin", görecektin ki, 19 Mayıs Stadı'nın tribünleri "hem de bir özel maçta tıklım tıklım doluydu!.."
Dahası; "çoğunluk bölümlerine katıldığım" yazında, "spora siyasetin karışmamasını öğütlüyorsun"; bana göre, çok doğru!..
"Milli Takım kaptanlığına kadar yükselmiş" bir futbolcunun "bir maçın sonunda soyunma odasına giderken Rabia işareti yapmasını" eleştiriyorsun; bana göre doğru!..
Ama birkaç paragraf sonra, futbolcuları "Gezi protestolarına katılmadıkları için" yerden yere vuruyorsun; "hangisi doğru?.."
Yazılarını, hiç kaçırmadan, büyük bir keyifle okuduğum, can dostum bir meslektaşıma, hafta sonunda sevgilerimle!..