Şike soruşturması" süreci devam ediyor; bu süreci sporla ilgili herkes ve her kuruluş "soğukkanlılık ile izlemeli", şiddeti tahrik ve teşvik edecek hareketlerden, açıklamalardan, "düşmanlık oluşturacak" her türlü tavır ve faaliyetten kaçınmalıdır!.. Aksi hâlde, gerek cezai soruşturmanın sonucu ve gerekse Futbol Federasyonu'nun "idari kararları" ne olursa olsun, Süper Lig'in, hatta Bank Asya Birinci Lig'in oynanacağı kentlerde, statlarda "şike isnatlarını işaret edecek çirkin tezahüratlar" ile başlayacak olayların "şiddete dönüşmesi" önlenemeyecektir!.. Onun için Futbol Federasyonu başta, Basketbol ve Voleybol Federasyonları ile "diğer" seyircili sporların federasyonları, hem de "derhal" Disiplin Talimatları'nda değişiklik yaparak, kentlerde, statlarda, salonlarda, tribünlerde, "şike isnadı üzerine yapılacak" tezahüratları ve "açılacak" pankartları yasaklamalı, bunlara "ağır cezalar getirmelidir!.." Altını kalın çizgilerle çiziyorum; "Şike ile ilgili nihai kararlardan da önce", mutlaka ve mutlaka "bu yönde talimat değişikliği yapılmalı"; "deplasmanlara gidecek" takımların sporcuları, yöneticileri teknik adamları, taraftarları, "şiddet olaylarını tahrik ve teşvik edecek şike isnatlı" sözlü ve pankartlı saldırılardan korunmalıdırlar!.. Ne yazık ki, Fenerbahçe yönetimi, taraftar sitelerinin bazılarındaki "Sesiniz sedanız çıkmıyor, var mısınız, yok musunuz" şeklindeki tarizlerinden yılarak, "üst üste yaptığı" açıklamalarda "hatalı bir yol seçmiş" ve sonunda Bağdat Caddesi, Vatan Caddesi, Topuk Yaylası olayları art arda gelmiştir. Taraftarların "biber gazlı ve tazyikli su sıkılmalı" polis tedbirleri ile dağıtılabildiği "savaş alanı görüntüleri" yarınlar için hiç de "umut verici" sinyaller vermemiştir. Dahası, "şiddet sinyalleri", Fenerbahçe'nin spor tesislerinde sıkıştırılan ve "görevlerini yapan" basın mensuplarına "Çocuklarınız babasız kalır, bundan sonra size F.Bahçe üzerinden ekmek yedirmeyeceğiz. Çıkın bu tesisten" tehditlerine kadar uzanmıştır!.. Üst üste yapılan açıklamalar ve Fenerbahçe TV'sinden yapılan yayınlarla, "Darağacında olsak bile son sözümüz F.Bahçe" diye bağırttırılan onca fanatik taraftarın üzüntü ve öfke içinde "neler yapabileceğini" bilmem ki, Fenerbahçe'yi yönetenler hiç mi düşünmüyorlar?.. Bir şampiyonluk kutlamasında "eski" Galatasaray başkanlarından Ali Tanrıyar'ın sarf ettiği "Galatasaray'ı sevmeyen ölsün" sözü hâlâ hatırlanırken, rahmetli bir spor yazarı arkadaşımızın bir yazısında geçen "Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşanan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur" cümlesini, bugün, her türlü provokasyona açık bir süreçte Fenerbahçe'nin resmi internet sitesine koymanın anlamı nedir ve kime ne sağlayacaktır; "bu sözler" ne demektir? "Fenerbahçe Cumhuriyeti yoksa, Türkiye yoktur, Türkiye mezarlık olur" lâfı, Türkiye'nin dört bir yanında, "başka kulüplerin taraftarlarını" kışkırtmayacak mıdır?.. Bitmedi, işte "bu şekilde" tahrik edilen taraftarların TV'lerde verdiği görüntüleri izleyen Bursalılar, şimdi çıkıp Federasyon'a sorsalar; "Bize o çok ağır cezaları verdiniz, Fenerbahçe taraftarlarının yaptığı ile bizim yaptığımız arasında fark nedir; şimdi ne yapacaksınız" diye; Federasyon ne cevap verecektir?.. Dahası, "çok haklı" olarak "Hazırlık Soruşturması safhasında olması gereken gizlilik ilkesine uymayan" herkesi, basın başta olmak üzere, eleştirdiniz, suç duyurusunda bulundunuz, peki "o soruşturma safhasında Aziz Yıldırım'ın verdiği ve aynı ilke gereği gizli kalması gereken ifadeyi" resmi sitenizde "nasıl" yayınladınız?.. Duygusallıkla, öfke ile şaşkınlıkla "bir sonuca varılamayacağını" herkes bilmelidir; en çok da "bu soruşturmada adı geçen kişiler ile kuruluşların yöneticileri" bilmelidir!.. Sabırla, metanetle, soğukkanlılıkla hareket edilmeli, özellikle "şiddeti körüklemeyecek" açıklamalarla tansiyon düşürülmeli, taraftarlar, lig başlamadan "spor disiplininin istediği" çizgiye çekilmelidir!.. Bugün herkese düşen görev budur!..