Adam!..

A -
A +

Tam "küçük bir takımı yöneten adam" konumunda görüyor, kendini; "Galatasaray'ın büyüklüğünden hâlâ haberi yok"; dahası, "haber almaya da niyeti yok!.."

Bu satırları Chelsea maçından 12 saat önce yazıyorum, gazetem maç saatinde henüz basılmadığı için Londra'daki ekipte olanlar okuyamamış olacaklar; onun için muhtemelen yapılacak olan "Maç günü bu yazı da yazılır mı" eleştirilerini kabul etmiyorum!..
Dahası, "Galatasaray 12 saat sonra Chelsea'yı elemiş de olsa, bu yazımdan bir virgülü bile değiştirmem"; o maç başka, benim yazdıklarım başka!..
"Adam", (Karabükspor maçının 89'uncu dakikasında "Drogba'yı çıkarıp, yerine Ceyhun'u aldığı dakikadan itibaren", benim ona hiçbir yazımda "Teknik Adam" dememem gerektiğini, ama meslek nezaketi içinde bu hitabı, sadece "bir defalık bu yazımda kullanacağımı, okuyucularımla paylaşmayı görev sayıyorum), açık açık Galatasaraylılarla alay ediyor, başkanıyla, yönetimiyle, takımıyla, camiasıyla, milyonlarca taraftarıyla sarı-kırmızılı kulübü "küçük görüyor" ve ciddiye almıyor!..
Tam "küçük bir takımı yöneten adam" konumunda görüyor, kendini; "Galatasaray'ın büyüklüğünden hâlâ haberi yok"; dahası, "haber almaya da niyeti yok!.."
Siz, maçtan sonra "İşimiz zorlaştı ama şampiyonluğu kovalamaya devam edeceğiz" gibilerden söylediği ninnilere bakmayın; bizleri ve Galatasaray camiasını "uyutmaya çalışıyor!.."
"Adam", kafasına yerleştirmiş; "Bize ikincilik yeter, Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'ne gidemiyor, biz ikinci olarak gideceğiz, hedefim bu olmalı!.."
İşte "onun için, 89'uncu dakikada ve durum 0-0 iken, Drogba'yı çıkarıp, Ceyhun'u aldı, o dakikada hedefi, çok  açık ki, 0-0 beraberliği korumak ve bir puanı alıp, İstanbul'a dönmekti!.."
"Savunma tutkulu" olmanın ötesinde, "hesabını da İtalyan usulü yapan" bir "Adam" idi o; "Bir puanla dönersem, Beşiktaş ertesi gün kazansa dahi, averajla ikinciliğimi korurum, ama yenilirsem ve Beşiktaş yenerse, ikinciliği elimden alır, ben üçüncülüğe düşerim, kıyamet kopar!.."
İşte "Benim takımım büyüktür, benim takımım her maçta, her hal ve kârda galibiyete oynar, yediğinden fazlasını atar" diyerek sahaya çıkan Fatih Hoca ile "kafasının içinde, korkunun dağları beklediği, Adam'ın farkı!.."
İftihar edebilir Ünal Aysal, "böyle bir Türk Hoca yerine böyle bir İtalyan Adam getirdiği" ve Galatasaray'ı ona teslim ettiği için!..
Ne ruh kaldı takımda, ne arkadaşlık, ne cesaret, ne defans, ne forvet!..
Kendinden önceki döneme, "5 aydır gelişiyoruz" palavralarıyla hâlâ "iğne batırmaya çalışan" Adam'a, "Bir deplasman maçını da kazan be Adam" diyerek, sormak gerek; "rakiplerin de yardımı ile 'zarın şeş geldiği' iki 6'lık maçı çıkar aradan", bak bakalım,bu beş aydan  ortada kalacak tablo nedir; bu nasıl gelişmedir?..
Adam, "kendisinden önceki dönemi iğnelerken, aslında kendi dönemine çuvaldız batırılması gerektiğini" hâlâ göremeyecek kadar pişkin ve de ne yazık ki, bu pişkinliğinin kaynağı, "Elbette elemanıyım" dediği Galatasaray Başkanı!..
Ne var ki, "GSTV ekranlarını sevenler" başta, "Günaydııın" dediğim, onu göklere çıkaranların da "Adam" konusunda ayaklarının yere basmaya başladığını göremezse ve  tez elden aynaya bakıp "kendine gelmezse", onu Başkanı da kurtaramaz, haberi olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.