Ah, "bu" kafa!..

A -
A +

Ayıptır, insafsızlıktır, iz'ansızlıktır!.. Her türlü hatayı yapan, her türlü çirkinliğe başvuran futbolcuları koruma altına alanlar, menecerlerin, teknik direktörlerin tacizlerini görmemek için direnenler, hakemlere saldırmaya, gözdağı vermeye devam ediyorlar!.. Bu aynanın bir yüzü!.. Aynanın öteki yüzünde de "hata yapan" hakemleri, sadece ve sadece "kulüp renklerinin gözlüğü ile seyredip, yorumlayan", hatta daha da önemlisi "bu taraflı yorumları" spor sayfalarındaki "Haftanın Panoramaları'na kadar götüren", onları "Haftanın hakemi seçen" ve böylece "bu hataları yapmaya devam et, ama benim tuttuğum takımın maçlarında değil, rakibimiz olan o takımın maçlarında" mesajlarını vermek isteyenler var!.. Yıllar var ki, "hakemler üzerine" onların, hakemlikleri, kişilikleri üzerine yorum yapmıyorum; özellikle de "olumsuz" yorum!.. Maçlarda yaptıkları hatalar üzerine yaptığım yorumlar da iki cümleyi geçmiyor!.. Bu hafta Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın maçlarında "iki hakemin de verdiği penaltı kararları" komikti!.. Ama, çok yorumda "satır aralarında bile" değinilmedi; acaba "bu penaltılar Beşiktaş ve Fenerbahçe aleyhine verilse, anlı-şanlı futbol ûlemamız ne yapardı, ne yazardı?" Galatasaray - Trabzonspor maçında ise, hakemin "çaldığı değil, çalmadığı düdüklere, gösterdiği değil, göstermediği kartlara bakan olmadı, bir iki yorumcu dışında!.." 90 dakikalık "dikkatli" bir kaset seyri ve analizi, "o maçın hakeminin bir takımın futbolcularını ve seyircilerini adeta çileden çıkarmak için" bilerek ya da bilmeyerek nasıl "kararlı bir tutum izlediğini" ortaya koyacaktır!.. Mesela... "Tam kendisinin önünde", hem de kameralar "pozisyona baktığını" çok iyi yakalamışken, Fatih Tekke'nin, "Ortega'nın kırmızı kart gördüğü pozisyonun aynını yapmasına" faul bile vermeyen "bir hakem için" bilmem ki "haftanın hakemi" demek, kime ne kazandıracak? Ve "bu hakem", bazı gazeteler tarafından "haftanın hakemi" seçiliyor; kutlamak (!) gerek; yoo hakemi değil, seçenleri!.. Üstelik nerede, günlerce "bir su poşeti için anons yaptırılır mı?" diye kıyamet koparan spor medyamız; anlı-şanlı ve de hatta "unvanlı" spor yazarlarımız? Demek ki; yaptırılırmış... Yaptırılması da gerek!.. Olaylar "ancak" böyle önlenir!.. Başka bir şey daha ilave deyim: Fatih Terim'in de, Hasan Şaş'ın da maç sonrasında hakeme karşı yaptıkları hareketler "fevkalade çirkindi!.." Evet, hakem kötü olabilir, hatta "herkesi çileden çıkaracak" kararlar da vermiş ya da vermemiş olabilir; ama "Teknik adamların, futbolcuların" tribündeki on binlerce, TV başındaki yüz binlerce gözün önünde hakemlere "öyle davranmaya hakları yoktur"; olamaz!.. Yaparlarsa, "müstehak oldukları" cezayı almalıdırlar!.. Bunu zaman zaman Lorant da yapıyor, Lucescu da yapıyor, Sinan Engin de yapıyor, taraftarı da tahrik ve hakeme saldırıya teşvik ediyor; hep "es" geçiliyor!.. Neden? Ya Ali Dürüst'ün ekranlarda yaptığı tehdit? "Bu ayıplı taktiği", Fener yöneticisi de yapıyor, Beşiktaş yöneticisi de, Galatasaray yöneticisi de yapıyor; "tıss yok!.." Üç büyük kulübün dokunulmazlığı mı var, yöneticilerinin "işlerine gelmediğinde" herkesi tehdit etme yetkisi mi var? "Amigo ağzı ile konuşmak" büyük kulüplerin yöneticilerine yakışıyor mu? "Taraftarı" bundan iyi tahrik olur mu? "Bu tehdidin ardından", bir hakem "o yöneticinin takımı aleyhine gösterilmesi gereken bir kartı göstermeyince" ya da "o takımın lehine hatalı bir düdük çalınca", bu defa rakip takımların taraftarları ayağa kalkıyor; "Bizim yöneticiler uyuyor mu, bak elin oğlu tehdit etti, korkuttu" diye.. Tam bir "yumurta - tavuk" fasit dairesi var etrafımızda ve bizler içinde dönüp duruyoruz!.. Bu kafadaki yöneticilerle, bu kafadaki yorumcularla işimiz zor, hem de çok zor!.. "Penaltılık en ufak bir hareket yokken lehime penaltı verilirse, o hakemi alkışlar, hatta 'en iyi hakem' diye alkış tutarım, ama rakibime aynı kıyak yapılırsa ya da penaltı aleyhime verilirse kıyameti koparırım" çifte standardını değiştiremediğimiz sürece, "futbolu ve sporu savaş olarak yapmaya devam edecek", tribünlerden "binlerce seyirciyi kapı dışarı etmeyi" sürdüreceğiz!.. Yazık; hem de çok yazık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.