Hakemlerle ilgili yazı yazmak istemem, genelde ve "çok nadir yazarım"; ama inanın, futbolda da, basketbolda da "Ya sabır" sürecini çoktan aştılar!..
Videosunu izledim, hem de defalarca; Türkiye Erkekler 1. Lig müsabakasında lider Tofaş, kendi sahasında Melikşah Üniversitesi takımı ile oynuyor. Tofaş'ın Bulgar oyuncusu İvanov, Melikşahlı oyuncu Barbaros Bozkurt'un suratına dirseğiyle öyle bir vuruyor ve nakavt ediyor ki, onu değil sahadan, salondan bile atmak gerek. Amma velâkin, hakem Abdullah Koputan sadece "sportmenlik dışı faul kararı" veriyor ve oyun devam ediyor. Üstelik İvanov ve Barbaros Melikşah potası altında yalnızlar, top boyalı alan dışında ve Tofaşlılar tarafından oynanıyor ve pozisyon da tam hakem Koputan'ın önünde!..
Tam bir "hakem skandalı"; Melikşahlılar maçtan sonra "bu pozisyona yazılı olarak itiraz etmişler" ama, geçmiş ola!..
Sadece "gaddar" oyuncuya "ibretlik bir ceza" o kadar!..
Biraz meraklıysanız, internette, "benzer" videoları, futbolda, özellikle Süper Lig ve PTT 1. Lig müsabakalarında da bol bol bulursunuz!..
Mesela Başakşehirspor-Beşiktaş maçının ilk devresinin uzatma dakikalarının sonunda, Başakşehirli Mahmut'un "top yokken", hem de hakem Ali Palabıyık'ın önünde, Beşiktaşlı Oğuzhan'ın ayağına, tarak kemiğine bir basışı var ki, "hakem düdüğünün vicdanı", o hakeme "cebindeki kırmızı kartı çıkar ve bu kasıtlı faulü yapan futbolcuya 10 defa göster" der, ama "ne yazık ki, MHK'nın "gözde hakemi" , değil kırmızıyı, sarıyı bile göstermeden düdüğü çalıp, devreyi bitirir ve ikinci devrede "aynı Mahmut" bu defa takımının ikinci golünü atar ve bu maçta Beşiktaş "iki puan kaybeder!.."
Değil maça, şampiyonluğa bile etki edecek bir hakem kararı!..
"Benzer" bir olay da Mersin İdman Yurdu-Galatasaray maçında yaşanır. Hakem Yaşar Kemal Uğurlu'nun, hem de önünde olan pozisyonda, Mahmut, "pardon" Vederson, Oğuzhan'ın "pardon" Selçuk'un ayağına basar ve de hakem, Levent Tüzemen'in tabiri ile "bakar körlük" yapar!..
Dahası sevgili Levent bu iki hakemi eleştirirken, Merkez Hakem Komitesi'nin "hakem atayıcısı" Bünyamin Gezer'e de bir mesaj yollar:
"Selçuk ile Oğuzhan'ın tarak kemikleri kırılsaydı Fatih Terim'in iki yıldızı Paris'te olmayacaklardı... Dilerim birileri Palabıyık-Uğurlu ikilisinin ayağına basar da acının ne olduğunu anlarlar... Ancak önce Gezer'in ayağına basmalı... Yaşar Kemal Uğurlu'nun Ümit Özat'la samimi öpüşmesi beni şaşırtmıştı. Gelen bir bilgi beni şeytanın avukatı yaptı... Hakem dünyası şimdi Ümit Özat'ın eski hakem olan kardeşi Murat Özat'ın hakem Yaşar Kemal Uğurlu ile olan 'Kanka'lığını konuşuyor..."
Daha çok örnek var ama ben "bir tane daha vererek", yazıma noktayı koyayım:
Beşiktaş-Mersin İdman Yurdu maçında, "gazetelerdeki istatistiklere bakarak yazıyorum"; Beşiktaş maç boyu 6, Mersin ise 28 faul yapmış!..
Ben maçı izlerken, sadece ikinci yarının son yarısında "gol peşinde koşan" Beşiktaşlılara üst üste yapılan faullere takılmıştım ve "Bu kadarı da olmaz, artık bir sarı kart çıkar bari Barış Şimşek" diye de mırıldanmıştım. Zira "Ümit Özat'ın talebeleri, geçileceklerini hissettikleri an, Beşiktaşlı futbolcuları çekerek, iterek, ayak takarak indiriyorlar, futbol oynamalarına müsaade etmiyorlardı ve de hakem "sadece faul düdüğü çalıyordu!.."
Sonuç; Beşiktaş'ın iki stoperi 57 ve 59'uncu dakikalarda üst üste "sarı kart görüyor", buna karşılık "o iki stoperin yaptığı faullere benzer faulleri defalarca tekrarlayan" Mersinliler de maçı "toplam iki sarı kart ile" bitiriyordu!..
Evet, Barış kardeşimiz, maçın sonucuna etki edecek bir düdük çalmıyordu ama, "6'ya karşı 28 faul dengesizliğinde gösterdiği 2'şer sarı kart ve de çıkardığı ve çıkarmadığı kartlar ile" neredeyse "Beşiktaş'ın iki puanının daha gitmesinin yolunu" açıyordu!..
Hakemlerle ilgili yazı yazmak istemem, genelde ve "çok nadir yazarım"; ama inanın, futbolda da, basketbolda da "Ya sabır" sürecini çoktan aştılar!..