Akıllı ve soğukkanlı olma zamanı!..

A -
A +

Bir taraftan "Bu komplodur, bu Blatter'in kestiği cezadır, bu olaylar İsviçre maçında değil de , Kazakistan maçında olsaydı bu cezalar verilir miydi, bu cezalar ağır çok ağır" diye kıyameti koparıyoruz!.. Öte yandan, kıyameti kopardığımız sütunların, satırların, başlıkların hemen yanında, hatta üstünde "Conrad Oteli toplantısının iç yüzünü, kimlerin katıldığını, kimlerin neleri teklif ettiğini, havaalanından stadın içine kadar nelerin yapılması ve İsviçrelilerin nasıl sindirilmesi gerektiği üzerinde kimlerin neler söylediğini açıklıyoruz" manşetleri atıyoruz!.. Bitmedi; cezanın bu kadar "ağır" olmasının gerekçesi, "soyunma odası koridorlarındaki olayların karartılması ve hastaneye kaldırılan İsviçreli oyuncuya vuranın belli olmaması" olduğu ortada iken; "Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın kasasında, bu olayların görüntülerinin saklı olduğunu" yazıp çiziyor ve adeta "olayların karartılmasının bile bile yapıldığını" iddia ediyoruz!.. Bitmedi; başta FIFA Başkanı Blatter olmak üzere teknik direktörleriyle, basınıyla İsviçrelilerin Terim'i de cezalandırmak için ellerinden geleni artlarına koymadıkları ve asıl onun cezalandırılmasını istedikleri, maçtan sonra Türk medyasında Terim'i mahkûm edecek bir yığın iddia ortaya atıldığı ve yazıldığı hâlde, "Terim'e ceza verdirecek en ufak bir ize bile rastlayamadıkları" biline biline, "İsviçreliler gibi", Teknik Direktör Fatih Terim'in hatta ondan da öte "görevde olmadığı için" olaylarla en ufak ilgisi bulunmayan "yeni" Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy'un kellesini isteyenlerimiz bile var!.. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Madde bir; "Biz bu cezayı, ister Blatter'in parmağı olsun, ister Türk düşmanlığı olsun, ister şu olsun, ister bu olsun"; tam manasıyla hak ettik!.. Ve, bugüne kadar ki "olaylarımızı, dosyalarımızı, sabıkalarımızı yok saysak" bile, açıkça görülüyor ki; ceza "böyle" olmalıdır ki, caydırıcı olsun, ceza olsun, ders olsun, örnek olsun!.. "Şiddet", sporda "doping ve şike ile beraber" en "büyük" 3 suçtan biridir; dünya "böyle biliyor" ve "böyle cezalar" veriyor!.. Bu gerçeği anlayabilsek ve "iç mevzuat ve uygulamamızda" bunun gereğini yapabilsek; zihniyetimizi "bu yönde değiştirsek"; bunlar olur muydu?.. "Bundan sonra", hava alanlarımızda, otel yollarında ve önlerinde, soyunma odalarımızın koridorlarında "hiç olmazsa uluslararası maçlarda" böyle çirkin görüntülere rastlanmayacağı ortada değil mi?.. "Rastlanmaması için" yetkililerimizin "her türlü tedbiri alacakları" ortada değil mi?.. "Bugüne kadar", kendi kendimize oynadığımız maçlardaki olaylarda, cezalar "böyle caydırıcı olsaydı", sudan "hafifletici" sebeplerle, mavi boncuklarla, koruma ve kollamalarla disiplin kurullarından başlayarak, tahkim kurullarına kadar "sulandırılmasaydı", Türkiye Ligleri'nde statlarında şiddet, küfür, kavga, kan durmaz mıydı; en azından asgariye inmez miydi?.. Spor sayfalarımızda "renkli gözlükler" takılıp, verilmiş "en asgari cezalarda bile" sütun sütun "koruma ve kollama" haber ve yorumları, her şeyden öte, ilk İsviçre maçından sonra "İstanbul'da onlara daha beterini yaşatmalıyız" diye "yol gösteren" yazılar çıkar mıydı? Madde iki; şimdi "iki" önemli sorumuz var!.. Soru: "Maazallah, Sayın Bakan'ın 'seçilmeyecek' dediği Haluk Ulusoy seçilmeseydi" ve bugün Conrad Oteli toplantısının "iz ve yol göstericilerinin başında olduğu" bir federasyon iş başında olsaydı ne olacaktı?.. Soru: Öğreniyoruz ki, "Olayların aydınlanması ve karanlıktaki suçluların bulunması için" Sayın Bakan, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu harekete geçirmek için girişimde bulunmuş!.. İyi de, "bunu" olayların hemen ardından yapsaydı ve Teftiş Kurulu "kasada saklı olduğu iddia edilen" görüntülere kadar ulaşsaydı da, "karanlıktaki suçlular bulunup", önce "kendimiz cezalandırsa" idik, sonra da "bilgileri, belgeleri, suçluları FIFA'nın masasına koyabilseydik", bu cezalar "bu kadar ağır olur mu" idi?.. Madde üç; geliyorum sadede: Şimdi "akıllı davranmak" ve "soğukkanlı olmak" zamanıdır!.. "İpe sapa gelmez" ve "ispat edilemeyen" iddia ve dedikodularla, "kendimize daha fazla zarar vermeme" zamanıdır!.. Süreçte, FIFA Tahkim Kurulu vardır, CAS mahkemesi vardır!.. İyi bir hazırlıkla, "karanlıkta kalan sürecin aydınlatılması" ve "İsviçreli hastanelik futbolcunun tekmecisinin ortaya çıkarılması", cezamızı "büyük ölçüde" indirtebilir!.. "Adil olmayan" çifte ceza; yani "tarafsız saha cezasına, seyircisiz maç cezasının da eklenmesi, 200 bin İsviçre Franklık para cezasına, seyircisiz oynamak ile çok daha büyük para cezasının eklenmiş olması", asgarisinden CAS Mahkemesi'nde "cezanın cezası olmaz" denilerek kaldırılabilir!.. Şenes Erzik'in ve CAS Hakimi Kısmet Erkiner'in açıklamalarına kulak verilmelidir!.. "Cadı kazanı kaynatmak" ve "cadı avcılığına çıkmak" yarışı ve karmaşası bitmeli, sadece ve sadece soğukkanlı ve akıllı bir şekilde "doğrulara ve gerçeklere ulaşmak çalışması" yapılmalıdır!.. Zaman bu zamandır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.