Ali Baba'nın çiftliği!..

A -
A +

Kulüplerimizi "amatörler yönettiği" sürece, "en büyükler dahil" hiçbir kulübün "Oh, dünya varmış" denilecek bir düzeye ulaşacağını sanmıyorum!.. "Amatörler" sözü, elbette "her iki anlama da geliyor" ve ben, ikisini de kastediyorum!.. Bir; kulüplerimizde "sporu, spor işletmeciliğini, yönetim bilimini bilen" ve de "sorumluluk - yetki dengesi son derece açık olarak çizilmiş" üst düzey yöneticiler yok; "büyük holdinglerin CEO'ları gibi!.." İki; ne yazık ki, başkanlar da, en etkili ve yetkili yöneticiler de, "kendi işlerinde ne kadar profesyonel davranıyor ve şirketlerinin daima iyi yönetecek, kâr çizgisini daima yukarı doğru çıkaracak profesyonel yöneticilerle çalışıyorlarsa", başında oldukları "kulüplerde tam tersini yapıyorlar" ve "En iyisini ben bilirim, her şeye ben karar veririm" zihniyetiyle "Benden sonra tufan" oyununun baş rolüne soyunuyorlar!.. Sen, "Real Madrid gibi bir kulübün futbol takımını şampiyon yapan, başarıdan başarıya koşturan" bir teknik adamı "bin bir rica ile" ve elbette "kapı gibi bir sözleşmeye razı olarak" takımının başına getirecek, sonra da "adamı, sıradan bir kulüp personeliymişçesine kapı önüne koyacaksın"; bitmedi; "Verin bir milyon euro, hesabı kapatalım" dediğinde gülecek ve "Ne bir milyonu, metelik vermem, bizim senden alacağımız var, nereye gidersen git" diyeceksin ve asıl "şenlik" orada başlayacak, adam "nereye gitse" bir milyon euronun 7 - 8 mislini hak eden sonuçlar alacak, bitmedi; "mahkeme - avukat masrafları, faizler" derken önüne nerede ise "15 trilyon liralık bir fatura gelince" ne yapacağını şaşıracaksın; olacak şey mi?.. Ama, oluyor; burası Türkiye!.. Kim ödeyecek bu faturayı?.. Bitmedi; "Del Bosque olayından hiç ders alınmamış gibi", bu defa da Tigana'da "benzer" hatalar yapacaksın, "adamın profesyonel menajerinin eline", bol bol koz vermekte yarışacaksın; olacak şey mi?.. Burası Türkiye olur, oluyor!.. Bitmedi; bu "sadece" Beşiktaş'ta olmuyor; Galatasaray'ından, Çatladıkapıspor'una kadar bütün kulüplerimizde oluyor!.. Adı "büyük" kulüplerimizde "onca hukukçu, onca işletmeci, onca uzman" var; üye olarak, hatta yönetim kurulu üyesi olarak!.. Peki, "bu hatalar neden oluyor"; bu perişanlık neden?.. Bizde "başkan ne derse o olur" sistemi işlediğinden!.. İşte son örnek: "Beşiktaş'ın hanım yöneticisinin başına gelen" ortada!.. Daha dün "adı sanı bilinmeyen" bir başka yönetici çıkıyor "Ya o ya ben" diyor, bu hanım yönetici için!.. Başkan da "Hanım yöneticiyi istifa ettiriyor!.." Nerede kaldı, koca Beşiktaş Genel Kurulu'nun bu hanıma verdiği oylara saygı!.. Celal Kolot'un "parası mı fazla", yoksa "erkek" olduğu için mi "hanım yönetici" feda edildi?.. "Erkek adam" öyle "ya o ya ben" demez, "hanım yönetici ile çalışmak istemiyorsa", istifa eder, çeker gider!.. İşte ne yazık ki Türk Kulüpleri "böyle" yönetiliyor!.. "Ali Baba'nın çiftliği" gibi!.. Tabii bazıları da "Ali Baba'nın babasının çiftliği" gibi!.. > Yakışmadı!.. Kayserispor İdari Menajeri Süleyman Hurma'yı hem sever, hem takdir ederim!.. "Futbol yorumculuğu" döneminden beri!.. Ne var ki, "bazen" çok hatalı işler yapıyor, kendisine hiç yakışmayan "sözler" söylüyor!.. Bir defa "sen profesyonel kulüp yöneticiliğini" meslek olarak seçtin!.. Dün Trabzon'daydın, bugün Kayseri'de, yarın pek âlâ "bugün aşağıladığın Üç Büyükler'in birinde görev yapabilirsin!.." Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz'a Galatasaray da, Fenerbahçe de, Beşiktaş da tâlip olabilir, Trabzonspor da ; Kayserispor da bu oyuncuları satmayabilir; son derece normal bir durum!.. Ama, "bu iki futbolcuya tâlip oldular ve transfer etmek için çeşitli teklifler hazırlayıp, transfer yolunu açmak istediler" diye, "Bütün bir takımı verseler bile bu oyuncuları vermeyiz. Dışardan Üç Büyükler'in hayal bile edemeyecekleri teklifler geliyor, satmıyoruz" lâfları niye?.. Roberto Carlos'u alan, Lincoln'ü alan, Kuranyi'ye tâlip olan, Kezman'a 15.5 milyon dolar ödeyen; Kleberson'ları, Ricardinho'ları getiren Üç Büyükler'in "hayal edemeyecekleri" fiyatlar ne ola ki?.. O fiyatlar "gerçekten" verilmişse, bu oyuncuları satmamak "iyi yöneticilik" mi?.. Sevgili Hurma, "haber olmak" ya da "olacak" haberin başlıklarını ve sayfadaki yerlerini "büyütmek uğruna" kendini harcama!.. "Açık olan" önünü kapatma!.. Benden sana ağabey tavsiyesi!.. > Garip!.. Feldkamp, "çok haklı sebepler" yüzünden Lincoln'ü "hazırlık maçlarının yurt dışı etabında oynatmadı", spor medyamız kıyameti koparıyor; "Neden oynatmıyorsun, böyle şey olur mu; ayrıcalığı mı var?.. Takıma nasıl alışacak, takım arkadaşları ona nasıl alışacak?.." Ve daha bir çok "saçma sapan" eleştiri!.. Zico, "Roberto Carlos'u oynatmıyor"; tıssss!.. Feldkamp oynatmaz; haksız!.. Zico oynatmaz; haklı!.. Elbette "oynatmayacaklar" ve "tam hazır olduklarında" hem de İstanbul'da "40 - 50 bin taraftar önüne çıkaracaklar"; bundan "daha doğru bir karar" olabilir mi?.. Hele hele Galatasaray?.. Galatasaray seyircisi takımını ligde 5 İstanbul maçında cezası sebebiyle izleyemeyecek!.. Hiç olmazsa "İstanbul'daki hazırlık maçları" görkemli olmalı ki, takım moral kazansın!.. "Lincoln merakı ve hevesi", Avrupa'daki maçlarda tüketilir ve "TV ekranında kalırsa", bu transferde harcanan bunca emeğe ve paraya yazık değil mi?.. Ya bir de "o hazırlıktan öte hiç bir şey ifade etmeyen" maçlarda "Hakan Şükür gibi" sakatlanırsa?.. Canım "bunlar da sebep mi; oynatmalıydı efendim"; oynatmalıydı!.. Görüldü ki, hayatının 60 yılını futbolun içinde geçirmiş Feldkamp, "25 - 30 yaşındaki spor yazarı arkadaşlarımız kadar" bile bu işleri bilmiyor, düşünemiyor!.. Canım, kim getirdi "bu bilgisiz adamı", kim?. > Necati olayı!.. Gülüyorum!.. Açın bakın gazetelerimizin spor sayfalarını ya da TV'lerdeki "Gece yarısı Gevezelikleri" kasetlerini, Galatasaraylı Necati "geçen yıl bir sezon boyu" nasıl yerden yere vurulmuş!.. Şimdi, "Vay efendim, Necati gönderilir mi" yaygarası!.. Gönderilir arkadaş, gönderilir!.. Necati, "geçen sezon ve bu sezonun başı" kayıp!.. Geçen yıl, "özel hayatı" konusunda İzmir'in Karşıyaka'sında oturan spor yazarı arkadaşlarımız çok şey anlattılar; yazdılar, bir de "şifreleri var", diyorlar ki; "Eski hakem Mutlu Çelik'e sorun, bakalım nasıl bir olayı hatırlayıp anlatacak?.." "Formsuz olduğu, form tutamadığı için" devamlı sinirli, arkadaşlarıyla geçinemiyor, saha ortasında Hasan Şaş ile yaptığı "horoz dövüşü" unutulacak gibi değil!.. "Bu yıl" Galatasaraylılar "ondan ümitli idi"; ama Feldkamp gibi tecrübeli bir hocayı bile çileden çıkaracak bir "laubalilik içinde" görününce, iş bitti!.. Bitmesi de gerekirdi!.. Galatasaray, parayı basınca "Necati gibi" çok oyuncu bulabilir ama Necati'nin "bu kafayla" Galatasaray gibi bir kulüp bulması çok zor!.. "Her gün içerden, dışardan bir yığın teklif alıyorum" diyor; görelim bakalım nereye gidecek?.. > Appiah!.. Ganalı kafasına koymuş; "Ben gideceğim" diyor!.. İlâve ediyor; "Schalke ile anlatım!.." Bugüne kadar çok örneğini gördüğümüz gibi, adam "gitmeyi kafasına koymuşsa", ondan hayır gelmez!.. "Tam" koymasına bile gerek yok, "yarım yamalak" koysa bile, gitti gider; Galatasaraylı Ümit Karan gibi!.. "Kafasına kurt düşmüş" futbolcuyu takımında tutmayacaksın; çıban olur, yara büyür, kansere çevirir; takımı sarar!.. Kulüp için "en iyi imkânı" sağlayıp, göndereceksin!.. "Sen bizim evlâdımızsın" devri çoktaaan geçti!.. Başkanlığı döneminde, "Sen bizim evlâdımızsın" lâfını ağzından eksik etmeyen Ali Şen bile diyor ki: "Ondan artık hayır gelmez. 'Top Fenerbahçe yönetiminde' diyen Appiah'a 'Topunu da al, hemen git' denilmeli!.." Doğru söze ne denir?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.