Ali Koç yanlış yolda!..

Sesli Dinle
A -
A +

Fransız basınının “Efsanevi” diye nitelediği Galatasaray Kulübü için dün yazdığım yazıya Fenerbahçeli okuyucularımdan “beklediğim” tepkiyi aldım.

 

“Sen Galatasaraylısın” diye başlayan mesajların birkaçında “çok ağır ifadeler” bile vardı…

 

Onlara… İki kulüp arasındaki bütün spor branşlarında “1905 / 1907’lerden beri farkı” yazardım ama sütunum müsait değil… 

 

Ama ve mesela Fenerbahçe Başkanı Ali Şen’in “bir lig şampiyonluğu ve bir Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın alındığı ‘1994-1998 sürecinden sonra’ başkanlığa seçilen Aziz Yıldırım’ın ve ondan görevi 2018’de devralan Ali Koç’un başkanlık dönemlerindeki futbol bilançosunu yazmak” bile farkı ortaya koyar. 

 

İşte 28 yıllık bu bilanço…

 

Fenerbahçe (1994 - 2022 dönemi / 28 yıl) … Ali Şen / Aziz Yıldırım / Ali Koç; 7 Lig Şampiyonluğu, 2 Türkiye Kupası, 3 Türkiye Süper, 2 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 1 Başbakanlık Kupası… Toplam 15 Kupa…

 

Galatasaray (1996 - 2022 dönemi / 26 yıl) … Alp Yalman / Faruk Süren / Mehmet Cansun / Özhan Canaydın / Adnan Polat / Ünal Aysal / Duygun Yarsuvat / Dursun Özbek / Mustafa Cengiz / Burak Elmas / Dursun Özbek; 14 Lig Şampiyonluğu, 10 Türkiye Kupası, 5 Türkiye Süper Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 1 UEFA Kupası, 1 UEFA Süper Kupası… Toplam 35 Kupa… 

 

Fenerbahçe’de 3 başkan, Galatasaray’da 11 başkan… İçlerinde “Kupa ve şampiyonluk görmemiş” üç başkan var:

 

Galatasaray’da “altı ay görev yapan” Mehmet Cansun ve “12 ay başkanlık yapan” Burak Elmas, Fenerbahçe’de “Beş yıldır başkanlık yapmakta olan” Ali Koç…

 

Galatasaray’da “yedi ay başkanlık yapmış” Duygun Yarsuvat’ın bile bir lig şampiyonluğu, bir Türkiye Kupası var!..

 

Ve de Fenerbahçe’de, “Türkiye liglerinin başladığı yıllardan bu yana, “5 yılda ‘şampiyonluk / kupa’ görmemiş” Ali Koç’tan başka başkan yok!..

 

Bakınız Fenerbahçeli okuyucularım; döneminde “başarısız bir başkan” unvanı ile yaşamakta olan Ali Koç’un “hedef saptırmak için Aziz Başkan’dan öğrendiği ataklara” destek vermeyiniz!..
Bizleri “Fenerbahçe düşmanı” olarak görmeyiniz…
“Rekabet” düşmanlık değildir.

 

“Rekabet”, Galatasaray’ı da, Fenerbahçe’yi de “kuruluşlarından bu yana ve bugünlerden gelecek yüzyıllara el ele ‘ilelebet’ beraber yürüten ve büyüten, yürütecek ve büyütecek olan” bir “efsanevi” dostluk yoludur ve olmalıdır!..

 

Bir düşünelim, “Fenerbahçe olmasaydı, Galatasaray, Galatasaray olmasaydı, Fenerbahçe ‘bu kadar büyük’ olabilirler” miydi?..
“Başarısız” Aziz Yıldırım’a karşı, Ali Koç’u “nasıl desteklediğimi ortaya koyan yazılarım” arşivlerde duruyor…
Ama o da “başarılı olamadı” ve Aziz Başkan’ın yolunu seçti, yazık…

Alperen!..

NBA’de Houston Rockets, sekiz maçlık mağlubiyet serisinin son maçında Sacramento Kings’e 135-115 yenilirken, “mağlup takımda oynayan” millî basketbolcumuz “10 sayı, 10 ribaunt ve 10 asistlik performansıyla triple - double yaparak NBA tarihine geçti; “Üç istatistikte de çift hanelere ulaşarak triple - double yapan en genç pivot!..”

 

Ligin en düşük galibiyet yüzdesinin sahibi olan Rockets’ta forma giyen 20 yaşındaki Alperen, NBA’de oynayan Türk oyuncular arasında “en başarılı” olarak da alkış topluyor.
Rekoruna da ona da binlerce teşekkür ve alkış…

Sorgu yasak mı?..

Hey gidi hey… Bir zamanlar Euroleague’i, Fenerbahçe ile beraber domine eden bir Anadolu Efes vardı… Şimdi bıraktım Euroleague’i, Basketbol Ligi’mizin puan cetvelinde nerelerde?...

 

14 maçta 9 galibiyet, 5 mağlubiyet ile Fenerbahçe’nin, Türk Telekom’un, Frutti Extra Bursaspor ve Pınar Karşıyaka’nın altında, Galatasaray’ın üstünde 5’inci sırada…  Attığı 1.227, yediği 1.186…
Real Madrid’in birinci durumda olduğu Euroleague’de ise “averajla 4’üncü durumda olan” Fenerbahçe’nin altı sıra gerisinde ve Kızılyıldız’ın altında 10’uncu… 18 maçta 9 galibiyet, 9 mağlubiyet. 1.470 atmış, 1.398 yemiş…

 

Peki, bunca “değerli” basketbol yorumcumuz var… Ekranlarımızda, spor sayfalarımızda “futboldan sonra en fazla yer bulan” spor dalı basketbol!..

 

Peki ama “oralarda” Anadolu Efes nerede?.. Ergin Ataman nerede?..
Her günün gecesinden ertesi günün gecesine kadar “biraz başarısız olduklarında” futbol ulamamız tarafından sorgulanan, eleştirilen Okan, Jesus, Avcı, Güneş hocalarımız ortada iken, Ergin Ataman Hoca’mız sütre (perde, örtü, siper) gerisinde nasıl rahat rahat çay kahve içebiliyor?..

 

Onun, “sorguya çekilmeme dokunulmazlığı” mı var?.. 

Asıl imtihan salıya!..

Sarı kırmızılı camiayı ve taraftarı mest eden 3-0’lık galibiyetten sonra, Okan Hoca ve takımı, “ilk imtihanı dün gece” Hatayspor önünde verdi.

 

Ben bu satırları yazarken, maça 7 saat var, elbette ben sonucun ne olduğunu bilmiyorum. 

 

Ama bana göre “asıl imtihan” salı günü Türkiye Kupası’nda Alanyaspor önünde ve Alanya’da!...

 

Trabzonspor’u 5-0 ile domine eden bir takım olacak Galatasaray’ın karşısında…

 

Bakalım ne olacak?.. 

Şaka!..

Geçen sezonu domine eden Abdullah Avcı ve bu sezonun başını domine eden Jesus için spor medyamızda “istifa” ve “sezonun sonunu getirebilecekler mi” iddia ve soruları yaygınlaşır, ligin başında “son şans maçları oynatılan” Okan Hoca zirveye yerleştirilirken, insanın aklına…
“Bu acullük neden; yaşadığımız ders alınan ‘şemsiyenin ters döndüğü’ onca sezon nasıl unutulur?” sorusu geliyor!..
Şaka köşemde nokta koyuyorum; “Bu soru” şaka değil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.