Tigana'nın istifa ettirilişi rezalet!.. Gerets'in yollanışı rezalet!.. Feldkamp'ın gelişi rezalet!.. Ertuğrul Sağlam'a yapılan en rezalet!.. Say say bitmez!.. Yo, ben Tigana'nın gitmesine ya da gönderilmesine, Gerets'le yolların ayrılmasına, Feldkamp'ın gelişine ya da "Ertuğrul Sağlam'ın tecrübesiz bulunarak alınmamasına" karşı değilim!.. Ama, "usulde yapılan" hatalara, yanlışlara isyan ediyorum!.. Ülkemizin aleyhine konuşmak, yazmak için zaten "fırsat arayan" Avrupalılara futbolda "koz üstüne koz verilmesini" içime sindiremiyorum!.. Üstelik "bu ve benzeri rezaletler" yıllardır sürüp geliyor; biteceği de yok!.. Eğer bu ülkede Abdullah Avcı'lar, Hikmet Karaman'lar "Biz birinin altında çalışmayız, bu hoca Feldkamp dahi olsa" diyorlarsa, diyebiliyorlarsa ve de "kimseden ses seda çıkmıyorsa", Ertuğrul Sağlam'a yapılanın "çok büyük haksızlık olduğunu" söylemeden de geçemeyeceğim!.. Abdullah Avcı, Hikmet Karaman "Feldkamp'sız Galatasaray'a tek yetkili hoca olmak istiyor"; ama Beşiktaş yöneticilerinin "büyük" bölümü "Ertuğrul tecrübesiz, olmaz" diyor; öyle mi?.. Hadi canım siz de!.. Bugün "uluslararası" hocalarımız Fatih Terim ile Mustafa Denizli'yi çıkın bir tarafa, geriye kalan "üst düzey 5 hocanın içindedir" Ertuğrul Sağlam!.. "Türkiye şartları içinde" Gerets'ten de, Tigana'dan da, Zico'dan da iyidir ve "iyi olduğunu" da göstermiştir!.. Keşke Galatasaraylı yöneticiler "uyanabilse" ve Ertuğrul Sağlam'ı "Feldkamp'ın kısa bir süre sonra yerini bırakacağı" hoca olarak, sarı - kırmızılı takımın başına getirebilseydiler! Nerde o feraset ve cesaret, nerde?.. Ulusoy "intihar" edemez!.. "Yabancı oyuncu sınırlamasını kaldırmak", Türk futbolunun intiharı olur!.. Ve birkaç yıl sonra, Türk Milli Takımı'nın hocaları, milli takımın yarısından fazlasını "devşirme futbolcular" ile doldurmak zorunda kalırlar!.. Kulüpler ise, başta Afrikalılar olmak üzere, "dünyanın en ucuz ve kalitesiz futbolcularının istilasına uğrar", FIFA'daki "anlaşmazlık dosyaları" koca bir salona sığmaz olur!.. Aziz Yıldırım, yıllar sonra Kulüpler Birliği Toplantısı'na "bunun için gelmiş", başkan Özhan Canaydın ve diğer yöneticiler de "barışma tavizi olarak" bu isteğin "gönüllüsü" oluvermişlerdir!.. Yazık!.. Fenerbahçe'nin geçen sezon "55 milyon dolara aldığı 4 futbolcu ortada iken", hâlâ "sınır kalksın" inat ve ısrarını anlamak da mümkün değildir!.. Arjantin'deki "son sezonunda" herkesin "gelecek vaad eden en iyi 4 genç oyuncusundan biri" olarak gösterilen Carrusca'yı getirip, oynatmayan, oynatamayan, hatta körleten, genç çocuğa futbolu unutturan bir kulübün başkanı olarak Özhan Canaydın'ın "sınırlama kalksın" demeye hakkı var mıdır?.. Yabancı oyuncu sınırlamasını kaldırırsa, Halûk Ulusoy, bugüne kadar "Türk futboluna yaptığı hizmetlerin tümü kadar" bir kötülüğün altına imza atmış ve "kendi yapılandırdığı" alt yapı - gençler atılımının altına fitili ateşlenmiş bir bomba koymuş olacaktır!.. Gündüz Tekin Onay ve ekibinin yıllardır yaptığı çalışmalar çöpe gidecek, "genç Türk futbolcularının yerine takımlarımızı ucuz yabancılar dolduracaktır"; böyle bir intihara kim "evet" diyebilir?.. "Benden sonra tufan" diyen yöneticilerden başka?.. İstemezükçüler gene sahnede!.. Gazete haberlerine göre "bazı" Galatasaraylı yöneticiler "Feldkamp'a karşı çıkıyorlarmış" ve Başkan Canaydın'a "O gelirse biz istifa ederiz" diyorlarmış!.. Derhal istifa etsinler ve Galatasaray'ı "kendilerinden kurtarsınlar!.." Yeter artık, "bıraksınlar" futbol işini Adnan Polat'a da, hiç olmazsa "gelecek sezon için" ufak bir ümit belirsin!.. Devre arasında "Gerets'i göndermesine karşı çıkarak, aynı tavrı koymalarının Galatasaray'a nelere mal olduğunu" gördük!.. Gerets'in yerine "PAF takımının hocası gelse", Galatasaray bugün güle oynaya Şampiyonlar Ligi hakkını almış, belki şampiyon bile olmuş olacaktı!.. Başkan Canaydın hâlâ mı bu zat-ı muhteremlerin "ayak bağı olmasına göz yumacak" ve "istemezükçü" takıma "istedikleri" tavizi verecek?.. Başkansa "Yeter, giderseniz gidin" demeli, diyebilmeli!.. Göreceğiz; başkan mı, değil mi?.. Yoook, "Adnan Polat'ın istifa etmesini istiyorsa", elbette o da "başka" ve "güçlü" bir ihtimal!.. Kaç yönetimde, futbolun kaç güçlü adamına "aynı oyunlar oynandı"; bu defa "neden" olmasın?.. Bizans Parlamentosu'nun "karanlık" koridorları aklıma geliyor; neden acaba?.. Güzel oldu!.. Perşembe gecesi, İzmir Şirinyer Hipodromu'nda tam bir bayram vardı!.. Türkiye'de "ilk defa" pırıl pırıl aydınlatılmış bir hipodromda "gece yarışları" yapıldı; Fatih Erkoç ve Faruk Tınaz konserleriyle beraber!.. Hipodrom tıklım tıklım dolu idi ve yarışseverler, "gece yarışını" hemen ve çok sevdiler!.. Organizasyon konusundaki başarıdan dolayı Jokey Kulüp yönetimini kutlarım. Bir önerim olacak; bunca masraf ve bunca emek verilerek "gece yarışları için hazırlanan" Şirinyer'de "haftada bir gece yarış" az; hem de çok az!.. Gecenin hasılatı da "gece yarışlarının gün sayısının arttırılması gerektiğini" ortaya koyuyor!.. Sanırım, yönetim de "bu durumu" gördü ve beklentilere "olumlu" cevap verilecek. Bir de haber vereyim; Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy "Buca'da Şirinyer diye bir yer, bir semt, bir mahalle yok. Bu isim mutlaka değişmeli ve Buca Hipodromu olmalı. Olmayan bir yerin hipodromu olur mu?.. Jokey Kulüp yöneticilerinden bu değişikliği yapmalarını isteyeceğim" dedi; benden de duyurması!.. Başarılar!.. Avrupa 2008 için Bosna Hersek ile oynuyoruz!.. "Rakip sahadaki bu maçı kazanırsak", köşeyi "iyice dönmüş" olacağız!.. "Peş peşe gelen sakatlıklar" özellikle "orta sahada topa hükmeden futbolcu sayımızı azalttı" ama, Terim'in talebeleri gene de Bosna Hersek'i yenecek güçte!.. Millilerimize başarı diliyorum. İzmir ağlıyor!.. Ben futbolumuzda böyle bir trajedi hatırlamıyorum!.. Maçın bitmesine saniyeler var, galipsin; golü yiyorsun ve "Süper Lig'e çıkma şansını" uzatmalara bırakıyorsun!.. Uzatmaların bitmesine saniyeler var, galipsin; golü yiyorsun ve "Süper Lig'e çıkma şansını" penaltılara bırakıyorsun!.. Ve penaltıların iki tanesini gole çeviremeyerek, "avucunun içine kadar gelmiş olan" şansı kaçırıyor; İstanbul'a hediye ediyorsun!.. Üstelik rakibin nerede ise 70 dakikayı "10 kişi oynuyor" ve "sen 5-6 tane mutlak gollük fırsatı" da hovardaca harcıyorsun!.. Olacak şey mi?.. Ama İzmir'in Altay'ı "zoru başarıyor" ve "acı bir tarih yazarak" ikinci ligde kalıyor ve yıllardır "Süper Lig'de temsilcisi bulunmayan" İzmir yeni sezona da "boynu bükük" bakıyor!.. İstanbul ise, uzun yıllar sonra, Süper Lig'de "beş takım" ile oynama avantajını "yeniden" elde ediyor!.. Gene "Üç Büyükler" yaşadı!.. TOKİ de "Git artık" dedi!.. Toplu Konut İdaresi'nin "Proje çok pahalı, TOKİ bu projeyi kaldıramaz, başka alternatifler arıyoruz" diyerek Galatasaray Stadı ihalesini "ne zaman yapılacağı belli olmayan bir güne ertelemesi", Galatasaraylılar için tam bir "şok oldu!.." Ve de Özhan Canaydın'ın "umut bağladığı dağlara" bir defa daha kar yağdı!.. "Şehrin göbeğinde" ve "arsa değeri çok yüksek" Ali Sami Yen'e karşı yapılması beklenen nihayet "60 - 70 milyon dolarlık" Seyrantepe ihalesine "Hayır" denmesi, Galatasaray yönetiminin "çaresizliğini gören" ve hemen "tok alıcı" rolüne soyunan TOKİ'nin "yeni manevrası" oldu ve Galatasaraylıların heyecanla gerçekleşmesini bekledikleri rüyayı "erken" bitirdi!.. "Büyüklere masallar" bir defa daha iflâs etti!.. Bu karanlık tablo içinde Canaydın, hâlâ "o koltukta oturmaya devam ederse", Galatasaray belki de "yarım asır altından kalkamayacağı" bir çöküş döneminin içinde hızla "dibi görünmeyen" bir uçurumda düşmeye devam edecektir!.. Acıyorum; kendisine de yazık ediyor, ekibine de, Galatasaray'a da!.. "Yapamadığının, yapamayacağının farkında olmaması" ne kadar acı!.. Milyonlarca Galatasaraylı kendi kendine soruyor; "Acaba yüklendiği misyon; Galatasaray'ı bitirmek mi?.." Galatasaray genel kurulunun saygıdeğer ve Galatasaraysever üyeleri , "efsane başkanı" dahil Galatasaray'ın duayenleri, Divan Kurulu'nun "yaşlı başlı" üyeleri, bilmem ki "daha ne kadar" seyredeceksiniz?..