Seçimlerde "iktidar değişirse, Futbol Federasyonu Başkanı mutlaka değişecekmiş" böyle yazıyor, çiziyor, konuşuyor, "Üç Büyüklerin İstanbul futbol medyası"; garanti bile verenler var!..
"Kanunları yönetmelikleri değiştirerek, Futbol Federasyonu'nu seçime bağlayan" Türkiye'de, "hükümetlerin seçimlere, federasyon karar ve uygulamalarına müdahalesinin, FIFA ve UEFA nezdinde nelere mal olacağını" artık ortaokul çağındaki çocuklar bile" biliyorken… Futbolun içinden gelen koca koca insanlar, "nasıl "Federasyon seçiminin sonucunun iktidar değişikliğine bağlı olduğunu, 'hem de açık açık' yazabiliyor, konuşabiliyor?..
Çünkü; "başkanlar ve yönetimler, hatta hocalar bazında 'birbirini yiyen' Üç Büyükler", bir konuda birleşiyor; "Büyükekşi Federasyonu gitmeli!.."
Ey Süper Lig'in, 1'inci - 2'nci - 3'üncü liglerin Anadolu kulüplerinin başkan ve yönetimleri, "artık 'aklınızı başınıza alın' ve de 'Üç Büyüklerin emrinde Federasyonlardan bir yenisinin' işbaşına gelmesinin" önünü kesin!..
Anadolu Futbol Birliği "resmen" kurulmasa da, "masada kurulmalı" ve Türk Futbolu, "Üç Büyükler egemenliğinden" kurtarılmalı!..
Ben bildim bileli ve yazmaya başladığımdan beri (68 yıl) hep "küçük" denilen Anadolu kulüplerine karşı "Üç Büyükler" bir iki "istinası hariç" korunmuş ve kollanmıştır, Federasyonlarca ve kurullarınca… "O istisnalar" da İstanbul medyasının da "Üç Büyüklere verdiği destekle" çok yaşatılmamış, yaşayamamıştır!..
Şu tabloya bakın; "Anadolu kulüplerinin hemen her maçta canları yanıyor, yakılıyor"; ama kıyamet spor sayfalarında, TV ekranlarında "Bir büyüğün maçında 'gösterilmeyen" bir sarı ya da kırmızı kartta kopuyor" koparılıyor; medyamızdaki, futbolumuzdaki adalete bakın siz!
"Bu devir 'artık' sonlanmalı", daha doğrusu sonlandırılmalıdır!
Eskişehirspor'u hiç soramıyorum; futbolumuz adına, "bir zamanlar millî takıma yedi sekiz futbolcu veren" kırmızı siyahlıların bugünkü durumu, yüreğimi yakıyor…
Durmadan "Federasyona giden" ve neredeyse "Federasyonda birer oda isteyebilecek kadar pişkin olan" Üç Büyüklerin başkanlarını, "disiplin kurullarına gidişler bile" utandırmıyor!
Şaştığım şu; "Bunca disiplin sabıkaları varken, cezalar 'sinek vızıltısından öteye geçmezken' neden 'talimatlar değiştirilip' rahmetli Murat Sertoğlu'nun 'bitmek bilmeyen güreş tefrikalarından ilham almış gibi süregelen' disiplin sabıkalarının önünü kesecek" hükümler konulmuyor?
Mesela, "Üç defa ceza alan" bir başkan / yönetici, dördüncü defa disipline giderse, gene Federasyonun Disiplin Kurulu ceza versin de… Neden Spor Genel Müdürlüğünün Disiplin Kurulunun kulüplerinin bütün branşlarının başkanı ya da yöneticisi o başkan ve yöneticiye 'spor etik ve disiplinini sürekli çiğnemeden dolayı bütün spor branşlarında uygulanacak bir cezayı vermesi" düşünülmüyor?..