Apak’tan Büyükekşi’ye…

Sesli Dinle
A -
A +

Sevgili Ömer Faruk Ünal’ın dünkü Türkiye’deki “Büyükekşi’nin altı aylık karnesi” başlıklı yazısını iki defa okudum. “Birincisi ‘normal’ okuma, ikincisi “tespitlerini düşüne düşüne” okuma…

 

Ömer Faruk Kardeşimin yazısı şöyle başlıyordu; “Sayın TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, iki saate yakın süren bir basın toplantısıyla ilk altı ayını anlattı. Hayata geçirdiklerini ve geçirmek istediklerini dile getirdi.

 

1) Teşhis koyan ve problemlerin farkında olan bir TFF Başkanı var.

 

2) Gayretini ve çalışkanlığını herkes kabul ediyor.

 

3) Konulara hâkimiyeti ve intikal gücü çok yüksek.

 

4) Kendisine her kesimden ciddi bir güven var.”

 

“İzin verirse” bu girişe ben de imzamı atarım. Şimdi geliyorum, aynı konuda “eklemek istediğim” birkaç paragrafa…

 

1955’lerde “spor yazarı olarak” gazeteciliğe başladığım günlerde Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Polat idi… Ondan sonra bugüne kadar 33 Federasyon Başkanı geldi, geçti, onlar için de yazıp geldim.

 

İçlerinden bazıları ikiden başlayarak, birkaç defa ve hatta beş-altı defa federasyon başkanı oldular!..

 

Hepsi, futbolumuza katkı yapmıştır, sporumuza hizmet etmiştir. Ama “bazıları” köklü, önemli izler bırakmakta futbol tarihimizde ayrı sayfalara imza atmışlardır!..

 

1955’ten bu yana “yazıp geldiğim” federasyon başkanları içinde bana göre “1 numaralı yeri” Orhan Şeref Apak alır!.. “Futbolumuzda amatörlükten profesyonelliğe geçiş ve Türkiye Ligi’nin kuruluşu” tam bir devrimdir!..

 

Bugün hissediyor ve düşünüyorum ki, Türk     futbolunun başında “bir devrimci” daha var; Mehmet Büyükekşi…

 

Altı ayda yaptıkları, “yapacaklarının” teminatıdır. Kulüp yönetimleri ve spor medyamız “destek verirse”, futbolumuz birkaç yıl içinde “çok şey kazanacak” ve FIFA’daki, UEFA’daki merdivenleri yukarıya doğru tırmanma hızını istikrarlı bir şekilde sürdürmeye başlayacaktır.

 

Ona inanalım ve güvenelim…

 

Okan Hoca ve takım disiplini!

 

Galatasaray’ın Keçiörengücü maçını, yorumları ekran ve sayfa ulemamıza bırakıp, “sadece ve sadece takım disiplinini ölçmek” için izledim.

 

Sözü uzatmadan Okan Hoca’ya bir soru sorayım; “Sezon başında tribünlerdeki on binlerce, TV başındaki yüz binlerce Galatasaray taraftarını çileden çıkaran ve Galatasaray’ın golcülerini, rakip kale önünde adeta ‘seyirci hâline getiren’ ve sonra tedavi edilen Kerem - Yunus egoizminin bir benzeri, Rashica ve Barış Alper tarafından oynadıkları sürece yeşil çimlerde sahneye konulmadı mı?..

 

Seferovicler, Gomisler kale önünde bomboş top beklerlerken, “alakasız şutları atanlar, rakip ceza alanında metrekareye neredeyse üç futbolcu düşerken, çalım sevdasıyla top kaybedenler” kimlerdi, Sevgili Hoca’m?..

 

Aslında, “sadece bu egoist gençler değildi” takım disiplinini bozanlar…

 

Sahada olan 11 oyuncunun 3’te 2’si “kafalarına estiği gibi oynamanın bütün inceliklerini (!) gösterdiler” ve sen de bütün bir maç seyrettin!..

 

Ve de, “1’inci bölgede geri, yan pas felaketini ısrarla tekrarlayıp, kaptırılan toplarla rakibe ‘gol fırsatı’ veren Muslera - Nelsson yönetimindeki çarkı” da seyrettin!.. Artık seyretmeye alışır olduk; elin oğlu “kaleciden çıkan pasa iki pas daha ekleyip” üç pasta gol atıyor; Galatasaraylı futbolcular “kazanılmış kornerlerde, üç pasla topu kaptan Muslera’nın ellerine teslim ediyor”; olacak şey mi?..

 

Gol atmada sıkıntı var; kaç korner kazanıldı, saydın mı; “kornerlerde ‘gol şansı olduğunu’ gösteren Abdülkerim’i kaçıncı dakikada oyuna aldın?..

 

Bir cümle ile de bir tavsiye; sakın ola Van Aanholt’u bırakma; ikinci Sacha Boey olacaktır!..

 

Bu gece...

 

Süper Lig’in şampiyonluk yarışının düğüm maçlarından ilki Trabzon’da…

 

Soru açık; başkan vekilinin açıklaması ile “bu maçtaki sonuçtan en ufak endişesi olmayan” Fenerbahçe liderliğini koruyacak mı, yoksa Trabzonspor 3 puanı alarak yarıştan kopmayacak mı?..

 

“Beraberlik” Trabzonspor’un da, Fenerbahçe’nin de pek işine yaramayacak, İstanbulspor’u yenerse, haftanın kazançlısı Galatasaray olacak…

 

Bana göre “bir beraberlik ihtimali” yüzde 51!..

 

Karacabey!

 

Türkiye Kupası 5’inci turunda, Galatasaray ve Fenerbahçe’yi hem de onların sahasında yenen ve Süper Lig’de 12’nci sırada bulunan Giresunspor’u Giresun’da 5-0 yenerek eleyen Karacabey Belediyespor’u “hak ettikleri şekilde” yazanımız var mı; nerdeee?..

 

Bu müthiş skorun sahipleri, 2. Lig Kırmızı Grup’ta lider Bucaspor 1928’in 9 puan gerisinde 32 puanla altıncı durumda…19 maçta 8 galibiyeti, 8 beraberliği, 3 mağlubiyeti var, 25 gol atmış, 17 gol yemiş…

 

Türkiye Kupası’nın 4’üncü turunda da 1. Lig’in “dişli” takımlarından Bandırmaspor’u 3-0 yenerek elemişler… Karacabey mi; Bursa’nın 9’uncu büyük ilçesi…85 bin nüfusu var…

 

Şaka!..

 

Fenerbahçe ile Anadolu Efes, bu sezonda da hem Türkiye Ligi’nde, hem Euroleague’de “şampiyonluk yarışı” yapacaklardı…

 

Bugünkü “acı” tablo, inanılacak gibi değil; “mağlubiyet üstüne mağlubiyet almakta” yarışıyorlar!

 

Bu durumdan faydalanması gereken Galatasaray da, onlardan geri kalmıyor; “Mağlubiyet yarışında ben de varım” diyor.

 

Bakalım tersine yarışı hangisi kazanacak?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.