Arda şımartılıyor!..

A -
A +

"Şımarmıyorum, şımarmayacağım" diyor ama Arda şımartılıyor ve de şımarıyor!.. Saha dışını bıraktım, zira bilmiyorum neler olduğunu; ama görüyorum ki, saha içinde "şımartılıyor" ve "şımarıyor"; hem "oyun" olarak, hem de "görüntü" olarak!.. Oyun olarak "şımardığı" o kadar açık ki!.. Bir futbolcu neden "çalım" atar?.. "Çalım atmış ve alkış almış olmak" için mi?.. Yoksa, "takımın sonuca gitmesine yararlı olacağı" için mi?.. Etrafında 3 - 4 tane rakip oyuncu var, birine atıyor çalımı, yakınında "bomboş" arkadaşları var; vermiyor pası, dönüp çalımladığı adama bir çalım daha atmaya kalkıyor ya da etrafındaki rakip oyuncuları "ipe dizmeye" çalışıyor ve "çoğunlukla" kaptırıyor topu. Bir maçta, hem de kaç defa!.. Anlarım, karşında "tek oyuncu vardır", onu geçince doğru kaleye gideceksin ya da "bomboş orta yapma, gollük pas verme şansı bulacaksın"; atarsın çalımı!.. Ama, Arda'nın çok zaman yaptığı bu değil!.. Ve "bu sevdası yüzünden", Allah göstermesin, "ağır sakatlıklar geçirmesi" mümkün; sakatlanma riskini azamiye çıkaran bir top egoizmi içinde!.. Zira, "ipe dizme" rakipleri gerer, sinirlendirir ve "ağır" fauller yapmalarına sebep olur!.. Dikkat edin, Arda'ya "bu tip" fauller yapılmaya başlandı!.. İkincisi, "görüntü" şımarıklığı!.. O "forma şortun dışında" başlanan ve 90 dakika devam eden pejmurdelik de neyin nesi oluyor?.. Efendim "öyle rahat ediyormuş"; yatak odandaki gibi "pijamanı giyip" sahaya çıksan daha da rahat edersin, sevgili Arda!.. Milli Takım formasına da, Galatasaray formasına da "bu saygısızlığı yapma" hakkı hiç kimseye verilmemiştir; yöneticileri, hocaları ve özellikle hakemler bunu Arda'ya anlatmalı; müsamahakâr davranmamalılar!.. Ona "bu hak tanınırsa", yarın kaç futbolcu "hakem talimatlarına aykırı olarak" böylesine bir adam sendecilik ve pejmurdelikle sahalarda görünecektir; tahmin etmek zor mu?.. Arda kardeşim, bir de bu çirkinliği "haklı olarak eleştirenlere" lâf yetiştirmeye çalışıyorsun; olacak şey değil!.. Anlaşılıyor ki, 19 yaşına ve bunca "büyük takım ve milli takım" tecrübene rağmen daha çocuksun!.. Ne var ki, "çocuk kalarak" büyüyen yıldız görülmemiştir!.. Seni beğenen ve "büyük olmanı" isteyen bir ağabeyin olarak derim ki: "Büyük" olmak istiyorsan, şimdiden "büyük olmanın gereklerini yapmaya çalış"; Sergen'leri değil, Hakan'ları örnek al; yoksa "kötü" bazı alışkanlıklar hayatının sonuna kadar senin önünde gidecektir!.. > Telaşe Kemal!.. 1940'lı yılların sonlarıydı!.. Üsküdar'da Doğancılar yokuşunun bitimine yakın bir yerlerde inişe göre solda bahçe içinde iki ev vardı.Biri içeride, diğeri tam bahçenin cadde ile bitiştiği yerde!.. İçerdeki evde halamlar otururlardı, caddeye bitişik evde de yakın görüştükleri bir aile!.. Bandırma'da ilk okulun son sınıflarında ve orta okulun ilk sınıflarında okurken, sevgili kardeşim Hıncal ile yaz aylarında İstanbul'a giderdik, halamlara!.. İşte sonradan Türk Futbol Tarihi'ne "Gençlerbirlikli sağ açık Telâşe Kemal" olarak geçecek olan ve yıllarca Türk Futbolu'na "kalıcı ve iz bırakan" hukukçusu olarak büyük hizmetler veren Kemal Kaya'yı orada, o bahçe içinde tanıdık; caddeye bitişik evde de onun ailesi oturuyordu!.. "Çocukluk" arkadaşlığı, çok sonraları Ankara'da o "futbolcu" biz de "spor yazarı" olarak buluştuğumuzda devam etti, sonra o futbolumuzun hukukçusu ve sonunda da "baş hukukçusu" oldu, ben İzmir'e taşındığım için "çok az görüşür" olduk!.. Bir sabah, bir gazetedeki "tek sütunluk" bir haber, bu dünyada artık "onunla bir daha görüşemeyeceğimizi" anlattı bana; haberi gözlerim nemli okurken, eskilere, çok eskilere gittim; Üsküdar'daki günlere. Hey gidi Telâşe Kemal hey!.. Nur içinde yat, elbet bir gün "bir yerlerde" gene buluşacağız!.. > Değişik bir bakış!.. Hangi gazeteyi açsam, Hakan Şükür'ün "rekorlarını" okur oldum!.. Elbette "iftihar edeceği ve iftihar edeceğimiz" bir kariyer!.. Yakında Türkiye Liglerinde "en çok gol atan futbolcu" ve "Galatasaray'ın liglerde en çok gol atan futbolcusu" rekorlarını da eline geçirecek!.. Çok değil, 5 - 6 gol daha atarsa tamam!.. Ama, Hakan'ın "asıl" büyük taraflarını unutuyoruz!.. O, örnek bir sporcu!.. "Kendisine bakması" ile, "profesyonellik anlayışı" ile!.. "Çok büyük" bir yığın futbolcuyu "bitiren" kötü alışkanlıkların hiçbiri onda yok; kumarı yok, içkisi yok, hovardalığı yok, adı hemen hemen hiçbir skandala karışmamış!.. İyi bir aile babası, eşine, çocuklarına bağlı ve onlara "nasıl değer verdiğini" herkes biliyor!.. İyi bir ağabey. İyi bir kaptan. Yardımsever; üstelik "kimselerin duymasını istemeden" yardım eden, bir yardımsever!.. Saygılı ve saygın!.. Samimiyetle, laûbaliliği çok iyi "ayıran" ve "ayarlayan" bir kişiliğe sahip!.. Görünenin ve düşünülenin aksine, "kendine güveni var" ve "Hakan Şükür'ün kim olduğunu" çok iyi biliyor!.. Başarılı bir iş adamı ve yatırımcı!.. Kısacası, bütün sporculara "örnek olacak" bir sporcu!.. Neticede "rekorlar" birer istatistik!.. Yaşayan ise, Hakan Şükür'ü Hakan Şükür yapan nitelikleri!.. Onun için "kıskanılıyor" ve başına gelenlerin "önemli" bir bölümü de bu yüzden!.. > Şu mesaj meselesi!.. Ali Şen "cin" gibi. "Gündeme oturmak için", ne zaman, ne yapacağını çok iyi biliyor!.. Şimdi de, Hakan Şükür'ün attığı "4" gole ortak çıktı!.. Aslında "4" gole ortak çok da, ben Ali Şen'inki için "gerçek" perdesini aralayayım!.. Ali Şen'in Hakan'a "doğrudan" mesaj çektiği falan yok!.. Mesajlara aracı olan telefonun sahibi Rüştü; telefon konuşması ile mesajlara Rüştü'nün telefonu Hakan'a verip "zorunlu" olarak ortak olmasını sağlayan da Rüştü!.. Kötü mü yapmış; bana kalırsa iyi yapmış; Ali Şen iyi moral hocasıdır!.. İşte mesele bu; peki "neden" Almanya'da ve İstanbul'da "bunları yaşayanlarla beraber olan" spor yazarları "gerçeği" değil de, birilerinin "olayı anlattığı ve yazılmasını istediği" şekilde yazarlar?.. Yoksa maksat, Ali Şen'i, "4 goldeki pay" için, Fatih Terim'in de, Halûk Ulusoy'un da, Hakan'ın yanında ve arkasında duran milli futbolcuların da, hatta "bizzat" Hakan'ın da önüne koymak mıdır?.. Gülüyorum!.. > Üslûp, ah şu üslûp!.. Önce, Bursaspor Başkanı Levent Kızıl çıktı ortaya. Sonra "başka" kulüp başkanları da onu takip etti!.. Son derece "yanlış" bir üslûp ve taktik ile "İDDİA'da isim hakları" konusunu çorbaya çevirdiler!.. "Akıllı, mantıklı, olgun ve unvanlarına yakışır" bir tutum içinde, "ilgili bütün yetkililerle oturup konuşacaklarına", medya kanalı ile "ağızlarına ve akıllarına gelen her türlü sözü", nereye gideceğini, nasıl karşılanacağını, nerelere sebep olacağını düşünmeden söylediler!.. "Kavga üslûbu" ve "tehdit" ile kalktılar, açıkça ifade edeyim ki; "böyle" devam ederlerse, "hava alarak" oturacaklar!.. İnsan "esasta haklı olduğu bir davayı", böylesine "şarklı" bir tavırla "usûlde kaybeder" mi?.. İşte kaybediyorlar!.. "Devlete tehdit" sökmez, "devletle kavga" olmaz!.. Adam gibi oturacaksın, adam gibi konuşacaksın; "haklı isen" öyle ya da böyle hakkını alırsın!.. Ey Levent Kızıl kardeşim, hem "Bize verilen az, arttırılmalı" diyorsun, hem "haklı" olarak "dört büyüklerin havuzdan aslan payını almalarını adaletsiz buluyorsun", sonra da çıkıp "hemen hemen İDDAA'dan kırıntı kadarını bile zar zor alan, alt liglerdeki kulüplere verilen paranın biraz arttırılmasına" tepki gösterip "siyasi baskılardan" söz ediyorsun; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?.. Ne oldu; "Spor Toto yetkililerinden aldınız cevabı" oturdunuz!.. Bilmem ki, "Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da olmayı" göze alacak mısınız?.. > Yalan mı?.. Fenerbahçe'nin eski oyuncusu Anelka, Fransız basınına konuşmuş ve "satırbaşları ile" şunları söylemiş: " * Kulüp başkanının sık sık soyunma odasına girdiğini sadece Türkiye'de gördüm. * Hocanın hiçbir başarısı yok. Kadro yapısı ise tam felaket. Avrupa'da başarılı olamaz. * Takımı Alex yönetiyor. Bu birçok oyuncuyu rahatsız ediyor, çoğu gitmek istiyor. * Teknik adam Brezilyalı, kadro Brezilya ağırlıklı. Brezilya futbolunun halini biliyorsunuz. * Eleştiriler Daum'u bıktırdı, gitti. Futbol için değil artık tatile bile Türkiye'ye gitmem." Spor medyamızın "yazmaya korktuğu" gerçekleri, böylesine açık bir şekilde anlatıveren Anelka'yı "futbolu bıraktıktan sonra" futbol yorumculuğu yapması için Türkiye'ye çağırsak mı acaba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.