Utanmıyorlar; izanları, insafları yok da, düşünüyorum; "Acaba vicdanları var mı"; bir psikolog heyeti, "bu insafsızların ve izansızların, neden böyle yaptıklarını" araştırmalı!.. Kompleksleri yüzünden mi, kıskançlıktan mı, paranoyayı çok geçen "ruhsal bir hastalıkları olduğu" için mi, yoksa "gündemde kalabilme, öne geçme" hırsı ve ihtirası yüzünden "ağızlarından çıkanı, kulaklarına duyurmama histerisi" içinde yarışmalarından mı?.. Arda Turan, bu ülkenin son yıllarda yetiştirdiği "en kabiliyetli" ve "en gözde" genç sporcularından biridir!.. Onun "Türk Milli Takımı'na da, Galatasaray'a da katkısı" çoğu zaman oynadığı maçlarda "ortaya çıktığı gibi", asıl "oynamadığı maçlarda" çok daha iyi anlaşılmaktadır!.. Ne yazık ki ve görüyoruz ki, "böyle" bir yeteneği "yok etmek isteyenler" vardır; zaten "onlar gibiler" her devirde vardılar, bundan sonra da olacaklardır!.. 55 yıldır "gazeteci olarak" yaşadım, gördüm, izledim, yazdım; Metin Oktay'lardan Hakan Şükür'lere kadar "yok etme muhterislerinin gadrine uğramamış" dünya standartlarında "futbolcumuz" yoktur!.. Adı üstünde "genç futbolcu", adı üstünde "delikanlı", üstelik şöhretli, cebi ve banka hesabı paralı, çoğu yakışıklı, "aslan gibi", elbette "özel hayatları" çokça "parıltılı", zaman zaman "patırtılı" olmuştur, olmaktadır ve olacaktır!.. Bu durum sadece "Türk futbolcusuna ait bir görmemişlik özelliği değildir"; üstelik çok iyi biliyoruz ki, "yabancı" futbolcuların yanında, "bizimkiler" nerede ise "ana kuzularıdır!.." Roberto Carlos'un "sezon ortasında palas pandıras taaa Brezilyalara kaçmasının arkasındaki, doğru dürüst yazılamayan ve bir yığın şöhretli ve de çoktan olmuş futbolcuların da adlarının karıştığı olaylar ve özel hayat görüntüleri", genç Türk futbolcularının rüya fantezilerinde bile yoktur!.. "Böyle" olduğu hâlde, üstelik "baba" ve "ağabey" pozlarında, dahası "timsah gözyaşları dökerek", onların özel hayatlarını "abarta abarta, bire bin katarak" kamuoyuna aktarmak, "yalan yanlış deşifre etmek", yaptıkları ve her gencin yapacağı, hepimizin gençliğimizde "benzerlerini çok yaptığımız" yanlışları "onları bitirmek" istercesine TV ekranlarına ve gazete sayfalarına "durup dinlenmeden taşımak", dahası "nasihat ediyorum" edasıyla, oradan buradan duyulan "çoğu zehir katkılı" ve de "iftira" sınırlarına varmış iddiaları "doğru kabul edip", onlara "yüz yüze konuşup savunma hakkı bile tanımadan" infaz etmek, bilmem ki, kimlere yakışır?.. Arda Turan, "pahalı ve gösterişli" bir araba almıştır; elbette alabilir; bu onun "anasının ak sütü gibi hakkıdır!" Arda Turan, "benzer yaşıtlarından" çok daha "düzgün" bir özel hayat yaşamaktadır; büyük bir ihtimalle "hayatını birleştireceği" bir sanatçı genç hanımla arkadaşlığı vardır ve bu arkadaşlığına "o kadar saygı göstermektedir" ki, "sanki evlilermişçesine", özel hayatına, ilişkilerine dikkat etmekte ve eğlencede de, dinlencede de "son derece kaliteli ve bir Galatasaray Kaptanı'na uygun" mahallerde görünmektedir!.. Dillere dolanan "sinema kapatma" olayında bile Arda Turan haklı, hem de çok haklıdır, onun "oradaki" yanlışı, "bu işi Türkiye'de yapmış olmasıdır" ve "şekil olarak medyanın diline düşeceğini" düşünmemesidir!.. Onu "bu olay sebebi ile yerden yere vuran" medya, kamuoyuna şunu bile anlatmamış, "gerçeği" yazmamıştır; o sinemaya Arda Turan ve hanım arkadaşı "yalnız" gitmemişlerdir; "bir grup arkadaş beraberce gitmişlerdir"; sebebi de ortadadır; "bazı Beşiktaşlı" taraftarların, bir başka gün Arda Turan'ın hanım arkadaşı olan sanatçıya rastladıklarında nasıl sataştıkları, "hangi sözlerle lâf altıkları" aynı medya tarafından ballandıra ballandıra kamuoyuna aktarılmamış mıdır?.. "Böyle tatsız ve büyüme istidadı gösterecek" olaylardan kaçınmak için, Arda Turan'ın hanım arkadaşı ve arkadaşları ile beraber "sadece onların bulunacağı" küçük bir sinema salonunda film seyretmelerinin "yazılacak haber tarafı vardır" da, "büyütülecek" nesi vardır, acaba?.. Keşke "Arda kadar şöhretli ve de cebi para gören" her genç futbolcumuz, her sporcumuz, "Arda Turan gibi" yaşasa, yaşayabilse!.. Bakınız, bir gazeteci olarak yaşadığım öyle dönemler ve olaylar var ki, "sporumuzun, futbolumuzun her sporcu, her futbolcu gencimize örnek olarak gösterdiğimiz, üzerine toz kondurmadığımız" bir çok sporcumuzun, futbolcumuzun özel yaşantıları ile ilgili "öyle şeyler" biliyorum ki, üstelik "bunlar, kulaktan duyma iddialar da değil", onların yanında "Arda Turan'ın özel yaşantı çizgisi" böylesine "çirkin" yakıştırmalar bir tarafa ancak "saygı ile söz edilecek" bir seviyenin, kalitenin, düzgünlüğün ve dürüstlüğün "örneklemesi" sayılacak cinstendir!.. Hele hele "gençlik yıllarında", özel hayatlarındaki "rezaletler ve seviyesizlikler" sonucu, "spor hayatlarını", onca uyarıya ve nasihate rağmen berbat edenlerin, bugün gazete sayfalarında ve TV ekranlarında "neler söylediklerini" duydukça ve okudukça kahkahalarla gülüyor ve "Kedilerin uzanamadıkları ciğere ne dediklerini" hatırlıyorum!.. Kendilerine de hatırlatırım; "onlar" kendilerini çok iyi biliyorlar!..