İşte gazetemin haberi: "Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, geçen sezon Trabzonspor ile Beşiktaş takımları arasında oynanan müsabakada ortaya çıkan yaş ihlaliyle ilgili başlattığı inceleme sonunda, dönemin federasyon başkanı Haluk Ulusoy ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, 'Görevin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterdikleri' kanaatine vararak, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunma kararı aldı. Ulaşılan belge ve bilgiler ışığında, ilgili bölüm yetkilisi hakkında da idari soruşturma başlatılmasına ve soruşturma sonuçlanıncaya kadar yetkiliye görevinden el çektirilmesine karar verdi. Sivasspor, Trabzon-Beşiktaş maçında Beşiktaş'ın, esame listesinde bulundurması zorunlu olan futbolcuları bulundurmadığını ve hükmen yenik sayılması gerektiğini, bunların yapılmamış olması nedeniyle de kendilerinin ligde 3. olamadıklarını iddia ederek federasyona başvurmuştu. Federasyon ise itirazların, zamanında yapılmamış olması nedeniyle bu başvuruyu reddetmişti." Durum çok açık: "bugünün" Futbol Federasyonu, "dünün" Federasyon Başkanı ve yönetimi için "savcılığa suç duyurusunda bulunuyor"; buraya kadar tamam da, eksiği var; hem de "büyük" bir eksiği!.. Ne diyor karar; "ilgili bölüm yetkilisi hakkında idari soruşturma başlatılmasına ve soruşturma sonuçlanıncaya kadar yetkiliye görevden el çektirilmesine." Kimdir "bu zat?.." "İlgili bölüm yetkilisi!.." Olur mu efendim, olur mu?.. Bakınız 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un 18'inci maddesine göre kurulan "genel sekreterlik" için Türkiye Futbol Federasyonu ANA STATÜSÜ ne diyor: "Madde 56 - Genel Sekreter Yönetim Birimi YETKİLİSİ VE SORUMLUSU olup, teknik yönetici ve öğreticiler ile İDARİ ve teknik PERSONELİN AMİRİDİR. Genel Sekreter, Federasyonun ve üst kuruluşların kararları uyarınca, Federasyon Yönetiminin gerektirdiği İDARİ, mâli ve teknik BÜTÜN HİZMETLERİN YÜRÜTÜLMESİNİ SAĞLAMAKLA GÖREVLİ VE YETKİLİ OLUP, Yönetim Kurulu'na karşı SORUMLUDUR." Neymiş efendim; kimmiş sorumlu; "sadece" bölüm yetkilisi mi, yoksa, "Yönetim Birimi yetkilisi ve sorumlusu" Genel Sekreter mi?.. Hiç kimse kem küm etmesin ve de "İstifa etti ama, biz kabul etmedik" oyalamalarına gitmesin; son derece "sevdiğim, inandığım" ve "görev yapmasından mutluluk duyduğum", hatta "Federasyon Başkanı olmasından da mutluluk duyacağımı yazdığım" bir isim var ortada "idari 'asıl' sorumlu olarak"; Lütfi Arıboğan!.. "O günün" Genel Sekreteri, "bugünün" Federasyon Başkan Vekili!.. "Bölüm yetkilisi" ile beraber "Onun" da "soruşturma sonuçlanana kadar görevden el çektirilmesi" gerekmiyor muydu, sevgili başkanım Mahmut Özgener?.. Daha da doğrusu, "olay ortaya çıkar çıkmaz" sevgili Başkan Vekilim Lütfi Arıboğan, istifa etmeniz gerekmiyor muydu?.. Bakınız, "bu iki şıktan biri uygulamaya konulmadığı sürece", benim bir spor insanı, bir spor yazarı olarak "bu federasyona güvenim kalmayacaktır", haberiniz olsun!.. "Efendim, Öcal Uluç'un güveni olsa ne yazar, güveni olmasa ne yazar" diyebilirsiniz ve de çok haklı olursunuz!.. Ama, "bir defa yol oldu" mu, "Öcal Uluç gibi düşünenlerin" sayısının büyük bir hızla arttığını göreceksiniz!.. Zaten "benden bir gün önce" Milliyet'te sevgili Nilay Yılmaz "bu konuyu çok açık şekilde yazdı ve Yakan Top'ta kibriti çaktı" bile; onu kutluyorum!.. Demek ki neymiş; "bugün iki kişi olduk" bile!.. Geliyorum sevgili Halûk Ulusoy'a!.. Olay ortaya çıktığından beri, sus pus!.. "Bir Karadeniz delikanlısından beklenmeyecek kadar" acı bir durum bu!.. Ulusoy, "baş sorumlusu olduğu" bu olayın "hesabını veremediği sürece", bir daha değil "Futbol Federasyonu'nun kapısından içeri girmek", saygın ve ciddi spor toplantılarının yapıldığı mahallerde bile bulunmamalıdır!.. Savcılık ne yapar bilmem, ama "kamuoyunun kanaati", Savcılığın kararlarından da önemlidir ve Ulusoy bir "spor adamı" olarak "bu gerçeği" anlamak ve "gereğini yerine getirmek" zorundadır!.. "Haklarında suç duyurusu yapılanlar, devlet memuru olmadıkları için" belki Savcılık "takipsizlik kararı" verebilir; "hukukun boşluklarından yararlanabilirler" ama, Ulusoy konusunda sorulacak "asıl soru" şudur; "üstüne sürülen bu lekeyi" kamuoyu vicdanında temizleyebilecek midir?..