Dört günde üst üste iki maçı kazanabilmek! İki maç üst üste moral motivasyon olarak istikrarı sürdürmek!.. İstikrarı sadece kazanmak üzerine değil, iyi oyun üzerine de oturtabilmek!.. İşte yıllardan ve yıllardan beri yakalayamadığımız standart!.. Yunanistan maçı ile Norveç maçı arasında "bu standardın şartlarını yerine getirebilmek" bakımından "akla - kara arasındaki kadar fark olacağını" söylemek ve yazmak, "şom ağızlı bir kâhinin yaptığı kötü habercilik" değildi; sadece ve sadece "çok eskilerden beri süregelen", nerede ise "gelenek hâline getirdiğimiz" bir gerçeğin ifadesiydi. Norveç maçının ilk yarısını seyrederken, tüylerim diken diken oldu. Şimdi, çok meslektaşım, "Yunan maçının kadrosu neden bozuldu, neden o futbolcu şuraya kaydırıldı, ilk on bire bu alındı, öteki takıma konmadı? İkinci yarıda yanlıştan dönüldü de beraberlik kurtarıldı" gibi eleştirilere dalacak; hatta belki de maç biterken "bu eleştiriler" başladı bile!.. "Teferruat" ile uğraşmaktan, bir türlü "işin aslını", bütünde olanı biteni ya da olmayanı göremiyoruz. Norveç önündeki "ilk yarı felâketi", ne kimin nerede oynadığı, ne de hocamızın, saatlerce Norveç'in kasetlerini izledikten, analiz ettikten sonra, sahaya sürdüğü tertip ve bu tertibe verdiği taktikle "doğrudan" ilgili idi!.. "Doğrudan" ilgi, Türk futbolcusunun "bu tip maçlarda, hocalarının bütün uyarılarına ve çabalarına rağmen gereken konsantrasyonu yakalayamamasındandı"; akıllar başa, "iki gol yenip, gerçekle yüz yüze gelindikten sonra", ancak "devre arasında" gelebildi!.. Tümer gibi, Tuncay gibi, Sabri gibi "Yunanistan maçının büyük oyuncularını" örnek göstermeye gerek yok, hiç de iyi bir gününde olmayan "kaptan" Hakan'ın "ikinci yarıdaki birazcık kıpırdanışı" bile, ilk yarıda takımın ne hâlde olduğunu gösteriyordu. Aslında "ikinci yarıdaki" fırtına bile "yenilgiyi" önleyemeyebilirdi; dua edelim Norveç kalecisine!.. Şimdi aylardan beri "Volkan bu takımda nasıl oynar" diye şamata yapıp, kalecimizin moralini "bozmak için" yarışanlara sormalıyız: Nikopolidis'i gördünüz!.. Myhre'yi gördünüz!.. Bilmem ki, Volkan'a "onca yüklenmeden" dolayı mahcûp oldunuz mu?.. "Cezalılar ve sakatlarla dolu", üstelik "üç maç cezalı" bir takım, "5 maçta yenilmeden ve 13 puanla grup liderliğinde oturuyor"; daha ne olsun?.. "Türk futbolunda büyük kriz ve düşüş var" diye konuşup, yazıp geldiğimiz bu süreçte bu başarıya şapka çıkarılır!.. Türk Milli Takımı, "büyük bir şanssızlık ve şok yaşamazsa", final vizesini almış görünüyor!.. En zor devreyi atlattık, düz yola çıktık!.. Fatih Terim'e de, talebelerine de teşekkürler!.. Yolları açık olsun!..