Çok açıktır ki, "Galatasaraylı futbolcular Rijkaard'ı değil, Rijkaard Galatasaraylı futbolcuları sabote etti"; hem de "geçen yılın Fenerbahçe maçındaki mağlûbiyetten başlayarak", gönderildiği güne kadar, futbolculara karşı uyguladığı insafsız "asimetrik psikolojik harekat" ile!.. Hollandalının durup dinlenmeden "Kalitesizler, yetersizler" diyerek moralman bitirdiği ve de bazılarıyla "kedi-fare gibi oynayarak" açık açık kişiliklerini ve onurlarını paspas ettiği futbolcuların, "kendilerine güvenen" ve "bunu açıkça söyleyen" Hagi ve Tugay'la çıktıkları "Fenerbahçe maçındaki performansına bakarak", eller vicdanlara konulmadan demeye getiriliyor ki; "Bu futbolcular bugüne kadar neredeydi; Rijkaard'ı sabote ettiler!.." Bu "çirkin" iddianın, bir bumerang gibi Rijkaard'a, onun tercümanlığını yapan "sahibinin sesine" ve de "hak veren" bazı yorumculara döneceği açıktır!.. Ve asıl döneceği yerlerden biri de, "işlerine gelmeyen" iki satırlık haberleri bile tekzip eden ve hatta "yazanları ve sayfaya koyanları" resmi sitelerinde hiç sıkılmadan "ahlâksızlık" ile suçlayan Galatasaray Yönetimi'dir; "bu iğrenç iddiaya karşı" tek kelimelik bir açıklama bile yapmadıkları için!.. Geçen yıl, bu yönetim, "Galatasaraylı futbolcuları, Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray seyircisinin önüne atmış", sonra da "Seyirci haklı" demişti; bu defa "milyonlarca Galatasaraylı taraftarın önüne attı" ve de "Ey Rijkaard'ın tercümanı, haddini bil" bile diyemedi!.. Onu "bir TV programında" Sportif Direktör ve Futbol Sorumlusu Adnan Sezgin "demeye kalktı", ama sonrasında "karşılıklı" kişisel öyle "köprü altı" suçlamalarıyla seviye düşürüldü ki, programı seyreden Galatasaraylıların yüzleri kızardı!.. Ey Galatasaray'ın çok değerli kulüp üyeleri, ey Galatasaray'ın anlı ve de şanlı duayenleri, Divan Kurulu üyeleri, sizler, "bu yönetimin seçtiği" adamlara bakın; "o kanaldan o programın o bölümünün kasetini isteyin" de seyredin, bakın bakalım karşınıza çıkıp durmadan "statlı, şirketli, arsalı" pespembe dünyalı "Büyüklere Masallar" anlatan anlı ve de şanlı Başkanınız ve ona "Dur" diyemeyen yönetiminiz, Galatasaray'da "en hayati profesyonel görevlere kimleri getirmiş" ve bazılarını görevde tutmakta hâlâ nasıl inat ve ısrar ediyor?.. Onlarda "hiç ümit yok", onları bir tarafa bırakıyorum, ama "bir ümitsiz vaka olan" tarafa sormakta devam edeceğim: Ey Adnan Sezgin, durmadan "Ben istifa edeceğim ama Başkan bırakmıyor" diyorsun, bir defa "İstifa tek taraflıdır, edersin olur biter"; ne demek "Kabul edeceksen istifamı vereyim" lâfı; kimi kandırıyorsun sen?.. Söyleyin bana, "o gece", "kişiliğine yönelik" onca "çirkin" iddiada bulunan Mustafa Yücedağ'a bile haddini bildiremeyen bir kişinin "Galatasaray Futbolu'nun başında" işi ne?.. Şu alttaki birkaç satırım bile, "işin" hem de "gerçeklik payı" çok olarak mizaha, espriye "nasıl" dökülmeye başladığını gösterecektir: Gazetelerdeki haberlere göre, "Fenerbahçe-Galatasaray maçında Aziz Yıldırım, Adnan Polat'a 'büyük' bir jestte bulunmuş" ve locasına davet etmiş!.. Ey Sezgin, gülme, ağla; Aziz Başkan, "Galatasaray'ı, şampiyonluğu daha 8'inci haftada kaybedecek hâle düşüren Rijkaard'ı ve Adnan Sezgin'i inat ve ısrarla görevde tutan" Galatasaray Başkanı'na "teşekkür borcunu" ödemek istemiştir, herhalde!.. Şimdi geliyorum, işin esasına: Galatasaray'ın kuruluş yıldönümünde, Başkan Adnan Polat, "Büyüklere Masallar" anlatmaya devam etmiş ve demiş ki; "Biz stadı yapıyoruz, şirketleri birleştirdik, Riva arsası işini hallettik, birkaç kupa eksik olabilir!.." Madde bir; Galatasaray Kulübü, "stat yapmak, arsa değerlendirmek, şirket birleştirmek, borsada kağıt, mağazada forma ve aksesuar satmak için" kurulmadı, "spor için" kuruldu!.. Madde iki; Galatasaray yönetiminin "asli görevi" sporda başarılı olmaktır; zaten bütün dünyada da "spor kulüplerinin asli görevleri budur!.." Ve madde üç; "sporda başarılı olmak ve devamını sağlamak için" de zemine, zamana ve şartlara göre, "Adnan Polat'ın anlattıklarının hayata geçirilmesi" gerekmektedir!.. Galatasaray'ın tüzüğünde de, hiçbir kulübün tüzüğünde "Ya sadece stat-arsa-şirket işi ile uğraşacak başarılı olacaksın ya da sadece spor ile" diye bir hüküm yok; "Sporda da başarılı olacaksın, sporda başarılı olmak için gereken ekonomik altyapıyı da hazırlayacaksın!.." Sadece Polat yönetimi değil, ondan öncekiler de "bu hedefle yola çıktılar", stadın yapımına başladılar, şirketler kurdular, Riva'yı aldılar!.. Madde dört; nedir bu kırık plak gibi, hep aynı lâflarla "övünme"; Galatasaray'ın futbolu nerede, basketbolu nerede, voleybolu nerede, atletizmi nerede? "Paramız yok iyi kadrolar kuramıyoruz, bekleyin 3 yıl, şirket işi rayına otursun, stadımız açılsın, Riva'yı değerlendirelim, sonra en iyi hocalar ve kadrolarla başarıyı getireceğiz" deyin, anlarım, destek verir, beklerim; ama "onca para harcanmasına ve çok pahalı kadrolar kurulmasına rağmen" sporda başarısızlıklar "böylesine" sürüp giderse, söyleyin bana ne işiniz var Galatasaray'ın başında?..